Birleşmiş Milletler eğitim bilim kültür örgütü olan UNESCO 17 Kasım 1999 tarihinde 21 Şubat gününün ana dil olması için karar aldı.2000 yılından itibaren dünyadaki kültürel çeşitliliği korumak ve zenginleştirmek için 21 şubat Ana Dil Günü olarak kutlansa da kökleri bir hayli gerilere gitmektedir.
21 Şubatın ana dil günü olmasının asıl nedeni,1952 yılında tek bir devletin yönetimi altında yaşamakta olan Pakistan ve Bengladeş halkına rağmen devlet Urducayı resmi dil olarak ilan edince Bengal halkı tepki gösterir ve tepki neticesinde ortaya çıkan Bengal dil hareketine mensup bir çok öğrencinin 21 şubat 1952 de Bengal'in resmi dil olarak tanınması için bugünkü Bengaldeş'in başkenti Dakka'da gösteri yaparken öldürülmelerine dayanır.
UNESCO'nun tespitine göre Dünyada 7000 dilin konuşulduğu ve bunların %40’nın yok olma tehlikesi altında olduğu ile ilgilidir. Bu nedenle 21 şubatta dünyanın birçok ülkesinde hem Kuzey Kore gibi hiçbir dil çeşitliliği olmayan ülkelerde, hem de Papua Yeni Gine gibi 8.000.000 nüfusuna göre 800 dilin konuşulduğu ülkelerde ana dillerin yaşatılması ile ilgili duyarlıklar dile getirilir.
Yine UNESCO ‘ya göre Türkiye’de 18 dil yok olmuş veya yok olma tehlikesi altındadır. Kuzey Kürdistan’,da araştırmalar yapan RAWEST'in araştırmasına göre Kuzey Kürdistan’da ana dilin öğrenilmesine evet diyenlerin oranı %88 iken, hayır diyenlerin oranı %12 ‘dir. Yine aynı araştırmaya göre Kuzey Kürdistan halkının %72.8’i anadilin resmi dil olmasını istiyor.
Boğaziçi Üniversitesi’nin araştırmasına göre ilkokul öğretmenlerinin %81’i çocukların Türkçesinin yetersiz olduğunu söylüyor. Bahçeşehir Üniversitesi’nin araştırmasına göre ana dili Kürtçe olan nüfusun %46’sı ilköğretim mezunu değil.
Tüm bilimsel çalışmaların ışığı altında PAK kendi programını oluştururken, programının güncel demokratik hedefler bölümünde ana dil konusunda şunları yazar. ’’Devletin bir görevi olarak, Kürtçe (Kurmanci ve Zazaca) anadilde eğitim başta olmak üzere düşünce, inanç ve örgütlenme özgürlüğü yasal ve anayasal güvenceye kavuşturulmalıdır.’’
PAK, programından hareketle bir yandan milli, coğrafik, siyasi bir statü konusunda mücadele ederken, diğer yandan statüden önce gerçekleşme olasılığı olan milli demokratik taleplerini gündemleştirerek mücadele eder. Bu temelde Kürt Dil Platformunu'nun (PZK)kurulması için çaba sarf etti. Hiç kuşku yok ki dil konusu bütün toplumu ilgilendiren ve bugün artık uluslar arası hukukun konusu haline gelen ve uluslararası hukuk tarafından meşru kabul edilen bir konudur. Bir çok uluslararası sözleşmeyi Türkiye’de imzalamış ama uygulamamış ya da çekice koymuştur.
Kuzey Kürdistan'da PZK ve TORA ZIMAN 22 Şubat 2021 günü Kürt dilinin eğitim dili ve resmi dil olması için en az 1.000.000 imza toplama kampanyası başlattılar. Bu kampanyayı PAK da destekledi . Çünkü yasaklı bir dilin özgürlüğü aynı zamanda siyasi bir taleptir. Bu kampanyanın başarılı olması için bütün PAK’lılar yaşamın her alanında, her yerde yoğun çalışma halindedir.
Talebimiz, bu kampanyaya HAKPAR’ın, HÜDAPAR, AKP , CHP, DEVA PARTİ, GELECEK PARTİSİ ,İYİ PARTİ içindeki Kürtler’ inde katılmaları ve partileri üzerinde baskı kurmalarıdır. Sözü geçen partilerin milletvekillerinin sorunu TBMM’de dile getirmeleri iktidar üstündeki baskıyı artıracaktır. Ve hiç kuşku yok ki Kürtler demokrasi mücadelesine kendi milli demokratik talepleri ile katılacaklardır.
Bu kampanyaya destek vermeyeceğini açıklayan Kürt partilerinin yöneticilerinin kendi tabanlarının baskısı altında ezileceğini biliyoruz. Ama bu topraklarda, kendi ülkemizde, bütün Kürtler birlikte yaşayacağız, hepimiz ekmeğimizi bu topraklardan birlikte kazanmaya devam edeceğiz. Özgür bir gelecekte yine tüm bileşenleri ile halkımız bu topraklarda birlikte yaşayacak bu bilinç ile dostça, kardeşçe.
27.02 2021