Nusaybin'de bir köylü öldüğü bir köylünün yaralandığı ve askerlerin 'Hiltiyi silah sandım' diye savunma yaptığı olayla ilgili 10 yıl sonra karar çıktı: 'Yaşam hakkı ihlali'
Anayasa Mahkemesi, Mardin'in Nusaybin ilçesindeki Heybeli köyünde 20 Aralık 2011 akşamı Jandarma Özel Harekat (JÖH) timi tarafından vurulan iki köylü hakkında yapılan başvuruda yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine hükmetti. Yeniden yargılama yapılması için kararın bir örneğini Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderen AYM, başvurucular Fatma Akın ve Mehmet Eren'e ayrı ayrı 175 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
Gazete Duvar'da yer alan habere göre, operasyona katılan ekipteki üsteğmen Y.T.K., olaydan bir gün sonra alınan ifadesinde kendilerine tabur komutanları tarafından "Heybeli köyündeki bir evde birden fazla terörist olduğu" bilgisi geldiğini ve operasyona çıkma emri verildiğini söylemişti. 15 kişilik bir ekip olarak yaya olarak akşam 20.30 sıralarında köye gittiklerini belirten Y.T.K., o civarda bulunan kule üzerindeki termal kameralar sayesinde evin karakoldan izlendiğini ve kendilerine 2 kişinin dışarı çıktığı bilgisinin geldiğini ifade etmişti. Bu bilgi üzerine yanında bulunan termal kameradan evden çıkan 2 kişiyi izlediğini söyleyen Y.T.K., öldürülen köylülerden birisinin elinde şekli silaha benzeyen bir şey olduğunu ve bu bilgiyi öncü gruba telsizle bildirdiğini anlatmıştı. Öncü grupta 3 uzman çavuş ve 1 jandarma başçavuşun bulunduğunu söyleyen Y.T.K., sonrasında silah sesleri duyulduğunu, silah seslerinin ardından 2 köylüden birinin hareketsiz şekilde yattığını, diğerinin yaralı olarak kendilerine yaklaşarak yardım istediğini söylemişti.
Y.T.K., sonrasında yaşananları, "Y.A. denilen şahsın hareketsiz vaziyette, başından yaralı olarak yerde yattığını gördüm. Hemen yakınında da hilti denilen bir inşaat aleti vardı. Onu görünce daha önce termal kameradan silah olarak düşündüğüm şeyin aslında bir hilti olduğunu anladım. Hemen 112 acil servisini aradık. Çok geçmeden komşu köy olan Göllü köyünden bazı vatandaşlar olay mahalline geldiler. Yaralı şahısları oradaki şahsi araçlara nakledip hastaneye yönlendirdik" diyerek anlatmıştı.
Öncü grupta yer alan 3 uzman çavuş ve 1 jandarma başçavuşu ise verdikleri ifadelerde 'dur' ihtarında bulunduklarını ve kendilerine karşıdan ateş edildiğini, bu ateşe karşılık verdiklerini söylemişlerdi.
Hastaneye kaldırılan inşaat ustası Yusuf Akın kurtarılamazken diğer yaralı Mehmet Eren tedavisinin ardından taburcu edilmişti. Akın'ın otopsisinde birisi alnından, ikisi şakak kemiğinden olmak üzere vücuduna 3 merminin isabet ettiği belirlenmişti.
İKİ AY ÖNCE KİME OY VERDİĞİ SORULMUŞ
Yusuf Akın'ın eşi Fatma Akın, 24 Ocak 2012'de Cumhuriyet Savcılığı'nda verdiği ifadesinde eşinin pusuya düşürülüp öldürüldüğünü söylemişti. Akın, eşinin olaydan iki ay kadar önce Göllü Jandarma Karakolu'na çağrıldığını, seçimde kime oy verdiğinin sorulduğunu ve askerler için maaşlı çalışmasının teklif edildiğini ancak eşinin teklifi kabul etmediğini belirtmişti.
Ceza mahkemesi, 20 Aralık 2016 tarihinde sanıklara ceza verilmesine gerek olmadığına karar vermişti. İstinaf başvurusu da 23 Şubat 2017'de reddedilmişti. Fatma Akın ve olayda yaralanan Mehmet Eren, 6 Haziran 2017 tarihinde ayrı ayrı AYM'ye başvurmuştu.
AYM, başvuruyla ilgili kararında yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğine, yeniden yargılama yapılmasına ve Fatma Akın ve Mehmet Eren'e ayrı ayrı 175 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.