1
2012' de cezaevlerinde bir gurup PKK/KCK'lıların sürdürdüğü açlık grevlerinin bir an önce bitirilmesi için Abdullah Öcalan kardeşi aracılığıyla bir çağrı yaptı. Çağrı' da Öcalan eylemin "amacına ulaştığı "yönde bir açıklamada bulunmuştu ve eylem böylece sonlandırılmıştı.
Öcalan, bir açıklamada da bulunmuştu:
"Açlık grevi eylem tarzı olarak genel itibariyle doğru bulmamakla birlikte, açlık grevleri yapılacaksa bile içeridekilerin değil dışarısının yapması gerekir. Açlık grevi eylemi çok anlamlıdır" demişti. Öcalan kendinden emin "kerameti kendinden menkul" bir şekilde "devlet projelere hazır ise sorun 6 ayda çözüleceğini" söylemişti o zamanlar.
2016 yıllında HDP, DBP, DTK ve KJA'lı 50 kişilik bir Öcalan hayranı Diyarbakır da Öcalan' ın "sağlık sorunu" için başlattığı açlık grevi, yine Öcalan'ın isteği üzerine sona ermişti. Öcalan'ın sağlık durumu gayet iyiydi.
Bu seferki Öcalan için açlık grevi HDP'nin eski ve yeni milletvekilleri ile HDP'nin önde gelenleri tarafından süresiz-dönüşümsüz" olarak sürdürülüp "direniş" büyütülmek isteniyor. ( KCK, eylemlerin "Öcalan özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşana kadar" devam edeceğini duyurdu. HDP' de açlık grevin Öcalan'ın ailesi ve avukatları ile görüşmelerin bir takvime bağlanıncaya kadar devam edeceği yönünde açıklamaları var.)
Açlık grevi haksızlığa karşı şiddet içermeyen ahlaki bir eylemdir. Ağırlaştırılmış tecrit, yürürlükte olan yasalara aykırıdır ve insan haklarına aykırıdır.
Yasalara aykırı olarak Öcalan üzerinde sürdürülen ağırlaştırılmış tecridin biran önce sona erdirilmesi, avukatları ve ailesi ile görüşlerin başlatılması haklı bir istektir.
Öcalan bizzatihi başından itibaren ağırlaştırılmış tecritin kalkması için açlık grevi eyleminde bulunmuş olsaydı kazanacağı kesindi. Hak sahibin eli güçlü ise bu tür eylemin başarısızlıkla sonuçlanması mümkün değildir.
2
Polemik yaptığım konu ise; neden Öcalan'ın kendi şartlarının düzeltilmesi için bizatihi kendisi açlık grevi eyleminde bulunmuyor? Ya da temsil ettiği tutuklu KCK/PKK mensupları neden eskiden olduğu gibi liderleri için öyle bir eylemde bulunmuyor da neden HDP'nin önde gelenleri KCK’nin direktifi ile başlatılmış olan açlık grevi, “Tecridi kıralım ve faşizmi yıkalım” direniş eylemine önayak oluyor? PKK ile "organik" bağım yok diyen HDP Öcalan ile bağıllık derecesi hangi ölçüdedir? HDP yetkililerin bazıları tecridin kalkması "halkın bir talebi" olduğu yönde açıklamaları var. O zaman akla başka bir soru geliyor: Açlık grevi halkın talebi ise, neden "dışardaki halk" topluca Öcalan için açlık grevine girmiyor!? Bu tür bir eylem daha etkili olmaz mı?
3
HDP, seçim öncesinde Diyarbakırda düzenlediği "Demokrasi, özgürlük ve adalet” mitingini, neden alakası olmayan bir "Öcalan'ı kutsama" gösterisine dönüştürdü?
Mitingde konuşanlar, baştan aşağı Öcalanın "dehasına", "önemine" atıflarda bulundu.
DTK Eş Başkanı Bedran Öztürk,
“Sayın Öcalan bir kişi değil, Kürt halkının iradesidir" dedi. Leyla Güven mektubunda, Öcalan'ı "toplumsal barışın" bir garantörü gibi sundu.
HDP Eşbaşkanı Buldan: Çok emin şekilde tecrit kalkarsa"demokratikleşmenin önünün açılacağı" ve "her türlü kriz ve kaosun sona ereceği, "kanın akıtılmayacağı" ve "savaşın sona ereceği", insanların "geleceğe umutla ve güvenle bakacağı bir "barış " ortamı dönemi tekrardan başlayacağını vaadediyordu!
HDP, yöneticilerin yaptığı Öcalan'ın "Demokratik Siyaset'teki" rolünü ortadan kaldıran süreci yeniden canlandırarak, bir "direniş" hamlesi ile öcalana yeniden liderlik rolünü tekrardan kazandırma peşinde olduğu görülmektedir.
4
HDP neden Öcalana "öncü kurtarıcı" bir rol biçiyor? HDP Eş Başkanları Kürt sorunu için; Öcalan'a uygulanan tecrit bitmeden "barış" konusunda adım atmanın mümkün olamayacağını, Kürt sorunun "çözüm muhatabı Öcalan" olduğu, başka muhatapların ( her kimse) aranması ile sorunun çözülemeyeceğini söylüyor.
HDP çifte mesaj veriyor.
HDP, bir yandan "AKP ile( faşist iktidar diyor) müzakere değil mücadele etmek için yola çıktık" diyor. Bu mücadele "kazanıla kadar sürecek"deniyor ( kazanma ile ne kastediliyorsa?! .) Öte yandan tecrit kalkarsa, Pervin Buldan'ın deyimi ile "İmralı’nın kapısında koca bir kilit" açılırsa ( serbest bırakılma mı yoksa tecrit durumu ortadan kalkma durumu kastediliyor belli değil) barış ve müzakere süreci başlayabilir, görüşünde. Peki hangi iktidar ile sürdürülecek bu "müzakere görüşmeleri"?
HDP "2. bir Oslo sürecin" başlatılması çabası içinde olduğu görülüyor. Bu ne kadar gerçekçi olur o ayrı bir konu. Bu konuda çelişkili açıklamalar var. Öcalan'ın PKK'nin kaderi üzerinde, örneğin PKK'nin statüsu konusunda, silahsızlandırılması konusunda etkisi olabilir. Ama kürt sorunu çözümü konusunda son sözü o söyleyemez.
En çok dikkatimi çeken durum ısrarla Öcalan'ın ihtiyaç ve muhtaç duyulan biri haline getirilmek istenmesidir!