Çoğunluğu Iğdır ve bağlı köylerinde ikamet eden Gêloî Aşireti mensubu Mela Ûsiv (Yusuf) Erciş’te görevli bulunduğu sırada 1885 yılında doğan çocuğunun adını Numan koyar.
Numan öğrenim çağında çalışkan bir öğrencidir. İdadi (lise) öğrenimine 1903 yılında Erzurum’da başlar. Dönemin Mülkiye Mektebi (Siyasal Bilgiler Fakültesi) sınavını kazanarak İstanbul’da öğrenimini tamamlar.
Kürt Teavvün ve Terakki Cemiyeti içinde yer alır.
Kısa süre sonar Bayazid Vilayetinin (Doğu Bayazid) Vali Yardımcısı görevine atanır.
Resmi kayıtlarda ismi “Numan Feridun Es”, “Numan bin Yusuf” ya da “Numan Dündarzade” olarak geçmektedir. 1914 yılında Bayazid Vilayetine Vali olarak atanır.
Bayazid Ruslar tarafından işgal edilince 1915 yılında Numan Efendi Ruslar tarafından tutuklanarak Sibirya’ya sürgüne gönderilir ve dört yıl Sibirya’da sürgünde kalır.
Sibirya sürgününden kaçmayı başaran Numan Efendi 1920 yılında tekrar Beyazıte gelir ve orada Vali yardımcısı olarak görevlendirilir.
Sürgündeyken dördü oğlan, yedi çocuğu Ermeni Komitacılar tarafından katledilir.
Iğdır, 14 Kasım 1920 tarihinde, Büyük Millet Meclisi Hükumetinin egemenlik sınırlarına dahil olunca geçici kaymakam olarak Iğdır’a gönderilir.
Bu dönemde Erzurum’da görev yapan Miralay Cibranlı Halit Bey ile ilişki kurar ve gizli çalışan Azadi örgütünün Iğdır temsilciliğini üstlenir.
1923 yılında Iğdır’a asıl kaymakam gelince, Tapu Müdürü olarak görevlendirilir.
1926 yılında çıkarılan 885 sayılı Sürgün yasasıyla Balıkesir’e sürgün edilir.
Balıkesir’de Semiha isimli kızı olan Arnavut asıllı dul bir hanımla evlenir.
Numan Efendi af kanunu çıkınca Iğdır’a döner ve Dava Vekili olarak halkına hizmet etmeye devam eder.
1930 Ekim ayında karanlık bir cinayete kurban gider ama onu öldüren kurşunların askerlerin tüfeklerinin namlularından çıktığı bilinir. Numan Efendi vurulduğunda yardımına giden Sait Zor onu kucaklayıp, götürürken, onun kucağında hayata veda eder.
Öldüğünde 45 yaşındadır ve ne yazık ki mezar yeri bilinmemektedir.
Ağrı Ayaklanması sırasında Numan Efendi ile İhsan Nuri Paşa arasında sonsuz güvene dayalı önemli bir dostluk mevcuttur.
Ayaklanma boyunca İhsan Nuri Paşa’nın özel kuryesidir aynı zamanda. ayaklanmanın dış dünya tarafından tanınmasında çok önemli rol oynar. Dışarıdaki diplomatik misyonlara yazdığı mektuplarla Ağrı Ayaklanması’nın amacını ve sorunlarını iletmede önemli rol oynar.
Özellikle Cemiyeti Akvama bu konuda yazdığı mektuplar çok etkili olur. Katlimdan kaçan, yaralı, hasta, çocuk, kadın velhasıl mağdur insanlar için İran sınırları içinde Cemiyeti Akvama bağlı bir kampın kurulmasını sağlar.
Numan Efendi sorunun devletle anlaşarak çözülmesi için görüşmelerin yapılmasından yanaydır. Diplomatik müzakereciliği önem veriyor ama İhsan Nuri Paşa bu görüşte değildir.
Numan Efendi ile ilgili bir anekdot:
“Ali Mirze Bey’in oğlu Hacı İsa Bey bir keresinde başından geçen şu olayı anlatmıştı: ‘Bir iş için Erzurum’a gidecektim. O zamanlar Iğdır’da Tapu Müdürlüğü yapan Numan Efendi, Cibranlı Halit Bey’e ulaştırmam için bana gizli bir mektup verdi. Ben de her türlü tehlikeye karşı bu mektubu uçkurlu külotumun içinde sakladım. Erzurum’a varınca, orduda görevli olan Cibranlı Halit Bey’in huzuruna çıktım. ‘Size Numan Efendi’den mektup getirdim.’
Beni özel odasına alıp kapıyı kapattı. Sonra da mektubu nerede sakladığımı sanki tahmin etmiş gibi, bana yan odayı işaret edip, ‘Gidin mektubu çıkarın!’ dedi. Önsezisi ve duyarlı davranışı beni çok etkilemişti.
Mektubu eline aldıktan sonra, bana baktı: ‘Numan Efendi Kürdistan’da bir tanedir. Ona sahip olun!’.
Bu olaydan kısa bir süre sonra Cibranlı Halit Bey yakalanıp idam edildi.
(Kaynak : Mücahit Özden Hun, Anlatan Aziz Güney)