Irak’ta 12 Mayıs'ta gerçekleşen seçim sonrası yeni hükümet kurulmuş değil. Taraflar arasında yapılan görüşmeler henüz, toplumsal barışı sağlayacak olgunluk ve demokratik yaklaşım yok. Üstün gelme ve iktidarı elinde bulunduran gücün, güçlünün diğerlerini ezme mantığı egemen. Kurdler Şiilerin bu durumunu iyi irdelemeleri gerekiyor!
Irak’la Kurdistan arasındaki sorunların çözü için atılacak adımlarda Kurdler henüz ulusal cephesini gerçekleştirmiş değil. Yeni kurulacak hükümet görüşmelerinde Kurdler, yamalı bir bohça gibi göründüğü sürece, Irak devleti karşısında Kurd Ulusu’nun eli zayıf kalacak.
Irak anayasasında uygulanmayan Kurd ve Kurdistan hakları; gündemde olan Tartışmalı bölgeler sorunu, Petrol sorunu, Kerkuk işgalı sorunu, bütçe payı sorunu, Pêşmerge ordusu sorunları çözümsüz olarak önümüzde durmaktadır.
25 Eylül 2017 de Kurdistan bağımsızlığı için yapılan referandum ve ortaya çıkan Kurdistanlıların iradesi, Kurd siyasi partileri tarafından hiçe sayma ve bu iradeyi ayaklar altına alma ve çiğneme rehaveti devam ediyor!
Suriye’de sular bulanık akiyor:
ABD’nin İran’a karşı ilan ettiği ekonomik savaş, bölgeyi kasıp kavuruyor. İdlip mudahalesi ile gelişecek yeni hamlelerin doğuracağı sonuçlar ve Suriye iktidarının elini güçlendirme ile birlikte sonuçların ne olacağı, bütün hızı ile önümüzde duruyor..
İsrail, Şam rejimi ve İran arasında imzalanan askeri işbirliği anlaşması ile ilgili tavizsiz bir duruş sergiliyor. İsrail ordusu, Suriye’de İran’nın askeri ve gelişmiş silah sistemleri konuşlandırma girişimlerine karşı “güçlü ve kararlı bir şekilde çalışmaya devam edeceği”ni bildirerek; “Suriye’deki İran mevzilerini hedef almaya devam edeceklerini”(!) bildirdi.
Türkiye ve İran arasında İdlib’e müdahale ve Suriye sorununa ilişkin hızlı bir görüşme trafiği devam ediyor. 29.08.2018’de alel acele Türkiye gelen İran Dişişleri bakanı Cevat Zarifi’nin Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşme gündeminde yine Kurdler ve Suriye dosyası vardı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Suriye hükümetine destek ve İdlib müdahalesine ilişkin Türkiye’nin bölge politikasını alt-üst edecek çok sert açıklamalarda bulundu. Sergey Lavrov çok net bir dille; Türkiye’nin beraber çalıştığı silahlı terör gruplarını “iltihaplı bir çiban”a benzeterek; “yok edilmeleri gerektiği”ni vurguladı. Bu hamle Rusya ve Türkiye’nin ilişkilerini nasıl etkiliyeceği önemli bir konu olarak önümüzde duruyor!
Ayrıca Rusya’nın Akdeniz'e yoğun askeri yığınak yaptığı da gelen haberler arasında.
Buna bağlı olarak Suriye’nin Türkiye'ye ilişkin açıklamaları ve olası İdlib müdahalesi ile ortaya çıkacak mülteci sorunu; Türkiye’nin Batı Kurdistan’da işgal ettiği topraklardan çıkışı yine bu konulara paralel olarak önümüzde durmakta.
Bu hamleler, Suriye’nin yeni bir sürece gireceğini göstermektedir. Suriye’deki sıcak gelişmeler, Rusya ve ABD’nin dirsek teması ile yürümektedir. Anlaşılan, Rusya ve ABD, “yeni Suriye değil, eski iktidarın yeniden güçlendirilmesi sürecine ilişkin anlaşmiş”(!) görünüyor. Bu noktada en çok zarar görecek iki ülke İran ve Türkiye olacak. Türkiye ve İran’nın bölgedeki manevra alanlarının daralması Kurd siyasetini yakından ilgilendirmektedir.
Bu anlamda Güney Kurdistan hükümeti mutlak surette 30 Eylül 2018’de kararlaştırdığı parlemento ve başkanlık seçimlerini yapmalı. Güçlü bir hükümet ve sağlıklı işleyen ulusal bir parlemento ile yeni süreci karşılamalı. Kurdistan’daki siyasi güçler parti ve grup çıkarlarını bir tarafa bırakarak, güçlü olan diğer Kurd siyasi aktörlerin etrafında bir toplumsal barış sözleşmesiyle kenetlenmeli.
Irak’ta yeni kurulacak iktidardaki “Kurdlerin kilit rölü avantajı”, Kurd ve Kurdistan çıkarlarına göre ulusal bazda, birlikte hareket ilkesine dayalı yürütülmeli.
Bölgede gelişen yeni hamleler, güçlü ve itifak halinde ulusal duruş gösteren bir Kurdistan’ı zorunlu kılıyor. Bu duruşun sorumluluğu da Kurdistani siyasi-askeri ve mali aktörlerin omuzundadır.