OSMAN AYDIN: BU DA KÜRT

.

Osman AYDIN

Kırk milyonluk Kürt halkı içinde bütün halklarda olduğu gibi, onurlu insanlar olduğu gibi, onursuzluğu temsil edenler de vardır. Bunlar da Kürt halkına aittir ve bir başkasına ihale etme şansı da yoktur. Sadece tanıyıp, değerlendirmek gerekir.

Bunlardan biri Hüseyin Vasıf Çınar’dır.

Kimdir Hüseyin Vasıf Çınar?

Hüseyin Vasıf Çınar, büyük Bedirhan Bey’in abisi Salih Bey’in torunu ve Abdullah Hulusi Bey’in oğludur.

Bedirhan Bey Girit’e sürüldüğünde, bu sürgüne Abdullah Hulusi Bey de tabi tutulur. Bu nedenle Hüseyin Vasıf, 1896 yılında Girit’in yönetim merkezi olan Kandiye’de doğar.

39 yıllık ömrüne devlet adına büyük başarılar sığdıran biridir ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyet’in has adamıdır.

Kürtler’in özgürlüğü için mücadele eden Miktad Mithat Bey, Abdurrezak Bey, Celadet Bey, Kamuran Bey gibi daha nice kuzeninin aksine o, bütün bilgi, beceri ve enerjisini Kürtleri asimile eden, süren, yok eden devlete sunmuştur.

Kartvizitinde eğitimci, siyaset ve devlet adamı, milletvekili, bakan, diplomat gibi unvanlar vardır.

Başarıları ve devlete hizmetleri nedeniyle Atatürk kendisine ÇINAR soyadını verir.

2. ve 5. İsmet İnönü hükumetlerinde Milli Eğitim Bakanıdır.

İlk bakanlığı döneminde (6 Mart 1924- 22 Kasım 1924) 3 Mart 1924 tarihinde Tevhidi Tedrisat Kanunu’nu uygulayan eğitim bakanıdır.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu maddelerinde mahalle mektepleri ve medreselerin kapatılmasına ilişkin bir ifade bulunmuyordu ancak Bakan Hüseyin Vasıf Çınar, Mayıs ayında yayınladığı bir genelge ile “Bakanlığı'nın elindeki ilkokulların hiç birinde meslek dersleri okutulamayacağı, bunun öğretimin birleştirilmesine aykırı olacağı gerekçesiyle” mahalle mektepleri ve medreseleri kapattı.

Yerine yeni eğitim kurumları konmadığı için, bu kararla Kürdistan derin bir cahaletin içine itildi. Sonradan Kürdistan’da yapılan okullar ise Kürtleri asimile etme amacıyla hizmet görüyordu.

Yasa çıktığında ülkede 479 medrese ve 18.000 medrese öğrencisi vardı. O dönemde 46.000 köyün ancak 3 bin köy ve ilçesinde okul vardı ve bunlar da Batı Anadolu kent ve köylerinde hizmet veriyordu.

2. defa bakanlık yaptığı dönemde ise (2 Mart 1929 – 13 Nisan 1929) Ağrı Kürt Hareketi devam etmekteydi ve bu dönemde Kürtler hakkında çıkarılan Hükümet Kararnameleri ile uygulamalarında payı vardır.

Prag, Paris. Roma, Budapeşte ve Moskova Büyük Elçisi olarak devlete hizmet eder. 2 Haziran 1935 günü Moskova’da büyükelçi iken hayatını kaybeder.

TBMM kürsüsünde yaptığı bir konuşmasından aldığım küçük bir paragraf, onun görüşlerinin özetidir. “Arkadaşlar! Yeni Türkiye Devleti herhangi bir kabile serdarının, herhangi bir kabile reisinin taca mazhar olmak için kurduğu bir devlet değildir. İstiklalini kurtarmak isteyen, hür yaşamak isteyen, Türk milletin doğrudan doğruya ruhundan doğan bir devlettir. Türk milleti asırlardan beri ruhuna, seciyesine tevafuk eden bir devlete ilk defa kavuşuyor. Bununla daima müftehir olacaktır.”

 

Kurdistan Haberleri

Van’da binlerce yıllık obsidyen atölyeleri
Diyarbakır Barosu, ‘Ermeni Soykırımı’ davasından beraat etti
Arif Qurbani; Bölgedeki savaşın gölgesinde Kürdistan seçimleri: Siyasi kriz ve gelecek belirsizliği
Ortadoğu'daki savaşlar ve Tukidides Tuzağı - Faik Bulut *
Başbakan Barzani, Erbil'de Uluslararası Sanayi ve İnşaat Fuarı’nı açtı