Osman AYDIN
Birleşmiş Milletler 20 Haziran’ı “Dünya Mülteciler Günü” olarak kabul etmiştir. İki gün önce bu yazıyı yazıp paylaşmak istemiştim ama rahatsızlığım nedeniyle ancak bugün yazabildim.
Her yıl 20 Haziran’da etkinliklerle kutlanan “Dünya Mülteciler Günü” için yapılan ilk etkinlik, 20 Haziran 2001’de, 1951tarihli Mültecilerin Durumu Konvansiyonu’nun 50. yılında düzenlenmişti. Bu etkinlik daha önce “Afrika Mülteciler Günü” olarak isimlendiriliyordu.
Bugünün uluslararası bir gün olması ve “Dünya Mülteciler Günü” olarak anılması, Aralık 2000’de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından alınan karara dayanmaktadır.
Birleşmiş Milletlerin 1951 yılında düzenleyip kabul ettiği “Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme” çok uluslu bir Birleşmiş Milletler belgesi olup; mülteci statüsünü, sığınma hakkı almış şahısların haklarını ve sığınma hakkı veren ülkelerin sorumluluklarını düzenlemektedir.
146 devlet tarafından imzalanan sözleşme, 28 Temmuz 1951 tarihli Birleşmiş Milletler konferansında onaylanmıştır. Sözleşme ilk olarak Danimarka tarafından 4 Kasım 1952 yılında kabul edilmiş ve 22 Nisan 1954 yılında yürürlüğe girmiştir. Mülteci Sözleşmesi, insanların zulüm ve işkenceden dolayı sığınma talebini koruma altına alan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 14.maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
Bu sözleşmenin hükümlerini yerine getiren, izleyen ve denetleyen Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu UNHCR, uluslararası en saygın ve işlevsel kurumlardan biridir. Bu kurumun amacı, tüm dünyada mültecileri, ülke içinde göçe zorlananları, ilticacıları, vatansızları ve ülkelerine geri dönenleri korumak ve onlara destek olmaktır. Pek çok ünlü insan bu kurum nezdinde gönüllü olarak çalışmakta ve maddi olanaklar sağlamaktadır. Audrey Hepburn Angelina Jolie, Leonardo DiCaprio, Emma Watson, George Michael, Ashton Kutcher bunlardan bir kaçıdır.
UNHCR 2021 yılı Dünya Mülteciler Günü temasını “Birlikte iyileşelim, öğrenelim ve parlayalım” olarak duyurdu.
UNHCR’ e göre 2020 yılı sonu itibariyle, dünya genelinde:
82,4 milyon insan zorla yerinden edilmiş,
26,4 milyon mülteci olmuş,
48 milyon kendi ülkeleri içinde yerlerinden edilmiş,
4,1 milyon kişi sığınmacı olmuş.
Mülteci Kimdir?
Mülteciler hakkındaki hukuki, siyasi ve fiili korumayı sağlayan uluslararası belgeler, 1951 tarihli Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi ile 1967 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Protokol’dür
1951 tarihli Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi’nin 71/A-2. maddesi mülteciyi, “Vatandaşı olduğu devletin ülkesinde meydana gelen olaylar sonucunda ve ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen her şahıs”şeklinde tanımlar.
Sözleşme, daha müsait hükümler saklı kalmak kaydı ile mülteciyi genel olarak yabancı ile eşit hukuki statüde kabul eder.(m.17) Ayrıca sözleşme bütün mültecilere, ırk din, menşe farkı gözetilmeksizin uygulanacağı hükmünü de düzenlemiştir.
İltica eyleminin doğasında bir kaçış vardır. İnsanlar, gidilen yerlerin cazibesi için değil, hayatlarını ve değerlerini koruma altına alma adına yaşadıkları yerleri terk etmektedirler. Göç etmek zorunda kalan bu insanlar için, menşe ülkede koşulların değişmesi halinde topraklarına tekrar geri dönme, vazgeçmedikleri hayalleridir ama pek çok kişi için bu sadece bir hayal olarak varlığını sürdürür ve koşullar değişse bile geri dönüş olmamaktadır.
Mültecilerin dışında bir de sığınmacılar kategorisi vardır.
Bunlar, uluslararası koruma arayışında olan ancak, mülteci statüleri karara bağlanmamış kişilerdir.
Sığınmacılar, nitelik olarak mülteci kapsamına girse de mülteci statüsünü almaya yönelik başvuruları karara bağlanıncaya kadar sığındıkları ülkede sığınmacı konumundadır.
Kendi ülkesini terk ederek başka ülkeye sığınan kişiler, sığındıkları ülkede genellikle siyasi, sosyal, kültürel ve en önemlisi de hukuki açıdan büyük sorunların nedenidirler. Sığınmacılık beraberinde sığınılan devlete, sığınan kişi veya aile bireylerinin beslenme, barınma, sağlık, eğitim, iş, sosyal güvenlik gibi temel insan haklarını ve insancıl hukuku ilgilendiren problemleri çözme yükümlülüğü getirmektedir. Bu durum, o devletleri iç ve dış sığınmacı politikalarını oluşturmaya zorlamaktadır.
İltica ve sığınma olgusu genel olarak devletlerarası savaş, etnik çatışmalar, sivil çatışmalar, baskıcı rejimler, doğal afetler ve çevre sorunları gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır.