Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne dek gündemden düşmeyen ihtiyacı demokrasi olmuştur.
Siyasal yelpazede değişik yerlerde kendisini konumlandıran ve değişik programlara sahip siyasal partilerin iktidarda veya muhalefette bulundukları dönemde en az ciddiye aldıkları konu, bütün hak ve özgürlüklerin gereği gibi kurumlaşmasını sağlayan demokrasi konusunda yeterince istekli olmadıklarıdır.
Demokrasi istem ve mücadelesini perdelemek konusunda siyasi partilerin zımni olarak anlaşarak, ön planda tutmakta oldukları iki kavram var: DEVLET ve CUMHURİYET.
Bu nedenledir ki yüz yıldır Türkiye Cumhuriyeti hala demokratik bir devlet kimliği kazanabilmiş değildir.
Her dönemde Türkiye’nin ilişki kurduğu veya yandaşı olduğu rejimler çoğunlukla antidemokratik devletlerdir.
Basın demokratik yaşamın turnusol kâğıdıdır.
Bunun iki ölçütü var: Basının tarafsızlığı ve basının özgürlüğü.
İlginç bir örnek:
Yıl 1942'den bir örnek ve bunun sayısız benzer örneklere bu tarihten önce de sonra da hep tanık olma şanssızlığına sahibiz.
Vatan Gazetesi’nin 7 Aralık 1942 tarihli sayısında Charlie Chaplin’in New York Radyosu'nda Hitler'i alaya alan konuşmasını haber olarak yayımladı. Chaplin, konuşmasında Nesreddin Hoca’ya yollama yaparak, "Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, biz de kime inanacağımızı şaşırdık. Eşeklere mi? insanlara mı?"
Bu haberin yayımından sonra Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti Nazi Almanya'sına hoş görünmek için Vatan Gazetesi 60 gün süreyle kapatıldı.
İşte Cumhuriyet, işte Demokrasi. Nereden yakarsanız yakın