Osman AYDIN
Şêx Sen’an, Kürtler, Türkler ve Farslar tarafından işlenmiş anonim bir hikâyenin kahramanıdır. Ancak bu hikâyenin kaynağı ve ilk ortaya çıktığı tarih kesin değil ve bu konuda değişik görüşler ileri sürülmüştür. Hikâyenin ilk olarak Abbasiler döneminde ortaya çıktığı ve Ebu Hamid el Gazzali’nin Tuhfetül Mülük isimli eserinde nesir olarak yazıldığı görüşünün yanı sıra bu hikâyenin, içkinin kötülüğünden bahsederken Hz. Muhammed tarafından anlatıldığı da söylenir. Her durumda hikâyenin bizim coğrafyada veya çevresinde ve büyük olasılıkla İslamiyet’in hemen öncesinde veya ilk yıllarında ortaya çıktığını düşünmek mümkündür.
Bu hikâyeyi Kürt Edebiyatı’nın ölmez eserleri arasına katan Feqîyê Têyran’dır. Feqîyê Têyran’ın yazdığı Şêx Sen’an hikâyesi Arap ve Türk anlatımlarından bazı isimlerin dışında farklıdır. Hatta bu hikâyede geçen platonik aşkın kendi başından geçtiğini çağrıştıran bir yorumla anlattığı kolayca sezilmektedir.
Onun anlatımında hikâye Kürdistan, Gürcistan ve kısmen Ermenistan coğrafyasında geçmektedir.
363 beyitten oluşan Feqîyê Têyran’ın platonik bir aşkı konu edinen bu eserinde, şiirdeki lirizmi büyük bir zenginlikle kullanmış, mecazi ve hakiki aşkı harmanlayarak vermiştir. Ayrıca bu eserinde aşkı, sevgiyi, felsefeyi, kozmosu, tabiatı, azmi, iradeyi, kavuşmayı kabul ve reddi büyük bir ustalıkla ve halkın anlayabileceği yalın bir dille işlemiştir.
Hikâye Kürt Edebiyatında yer ettiği kadar Türk ve Fars edebiyatında yer etmemiştir.
Bu hikâye, Feqîyê Têyran tarafından yazılı edebi ürün olarak Kürt Edebiyatına kazandırılmış olmakla birlikte diğer Kürt edebiyatçıları da bu hikâyeden haberlidirler. Nitekim Melayê Cizîrî bu konuya iki beyitle şöyle değinmektedir:
Mey nenoşî Şêxê Sen‘an! Xelet
Ew neçû nêv Ermeniitan! Xelet
Mislê Mûsa Wî tecellaya Te dî
Ê Tu dî kanê xeta hane xelet
Keza Ehmedê Xanî de bir beyitle bu konuya değinmektedir.
Şêxê we ku pênce hec bijarî
Dîn kir Te bo keça kufarî