Osman AYDIN
Size giderayak bir yazı bırakıyorum.
Kürt toplumunun sosyal ve tarihsel hafızasında yer etmiş ve Kürt dengbêjlerinin dile getirdiği, sözlü tarih anlatımının ve devlet arşivlerinde bulunan bazı resmi kayıtların günümüze aktardığı iki trajik olayın tarafları ve ilgilileri Kürtler ve Ermenilerdir.
Birinci olayın kahramanları:
1- Hacı Musa Bey (1853 yılında Muş şehri yakınında Hoyt Kazası’na bağlı Cinyar köyünde doğan, Muş ve Bitlis yöresinde etkin bir Küt aşiret reisidir. M. Kemal tarafından Erzurum ve Sivas Kongrelerine davet edilen, hatta Sivas Kongresine Heyeti Temsiliye üyesi sıfatıyla katılması mümkün olduğu halde her iki kongreye de katılmaz. Azadi örgütü ile ilişkisi nedeniyle Cibranlı Miralay Halit Bey ile birlikte tutuklanır ancak yargılama sonunda berat eder. 1928 yılında vefat eder.)
2- Gulizar (Muşa bağlı Dêrxas (Hasköy) köyünde yaşayan bir Ermeni kızı. Hacı Musa Bey onu kardeşi Celayir’e ister. Kızı vermezler, bunun üzerine kızı kaçırtır. Ermeni kaynaklarında Musa Bey’in Gulizar’ı kendisi için kaçırdığını, ancak dört karsı olduğu için nikahlayamadığını, o yüzden kardeşi Cezayir’e nikahladığını söyler. Ancak bu izam gerçek değildir. Gulizar, kaçırıldıktan dört yıl sonra ailesine kavuşur. 1892 yılında Keğam Der Garabedyan adında bir Ermeni aydını ile evlenir. Bu eşler uzun yıllar Muş, Diyarbakır ve İstanbul gibi değişik illerde yaşamlarını sürdürür ve 1947 yılında vefat eder. Daha sonra ölen Keğam Der Garabedyan ve Gülizar’ın mezarları Şişli Ermeni Mezarlığı’na bulunuyor. Gülizar’ın anılarını kızı Arménouhie Kévonian sonradan Paris’te yayımlar.
Bu trajik olayı Gülizar’ın anıları yayımlanmadan ve kızının bunu Avrupa kamuoyunda Kürtlere karşı daha propaganda malzemesi yapmadan çok önceleri Kürt dengbêjler olayı toplumsal hafızaya yerleştirmişlerdi ve çoktan ölümsüzleştirmişlerdi. Gülizar olayı üzerine şimdiye kadar birçok Kürtçe şarkı söylenmiştir. Dikkat çeken çok önemli bir nokta, Kürt dengbêjlerin anlatımlarında hep Gülizar’dan yana ve Hacı Musa Bey’e karşı bir tavır sergilenmiştir. Bu konuyla ilgili olarak M. Emin Bozarslan, Naci Kutlay, Mehmet Gültekin ve Evdilhadî Mihemed tarafından dört ayrı sitran derlenmiştir.
Kürt dengbejlerinin ölümsüzleştirdiği bu olayla ilgili sitranları Kürt halkı hala büyük bir beğeni ve hüzünle dinlemektedir.
İkinci Olayın Kahramanları:
1. Îbo Begê Parsinî (Serhed bölgesinde bir Kürt aşiret lideri.)
2. Xaçik (Ermeni, küçüklüğünden beri İbo Beg’in yanında büyümüş ve aileden birisi gibi yetişmiştir.)
İkinci trajik olay şöyle gelişir:
Ruslar, Ermeni çetelerinin desteğiyle Serhat bölgesindeki Kürt illerini işgale başlayınca, birlikte Kürtlere yönelik büyük katliamlara girişirler. Yöre halkı göç etmek durumunda olur. Îbo Beg de göç etme hazırlıkları yapar. Yıllardır Îbo Begin yanında ailenin bireyi gibi yaşayan Xaçik isimli Ermeni İbo Bege; “Yerini yurdunu terk etme. Ben sana yardımcı olurum. Gelen Rus ve Ermenilerden seni korurum.” Der ve İbrahim Begi kalmaya ikna eder.
Bir süre sonra Ermenilerin de yardımlarıyla ilerleyen Ruslar, Îbo Begin köyüne gelip yerleşirler. Xaçik, Îbo Beg ve ailesini kurtarmak amacıyla aracı olmak için Rus komutanına gider ancak ekmeğini yediği, evinde büyüdüğü Îbo Bege ihanet etmekte tereddüt etmez ve Rus komutanına şunları söyler: “Bu Îbo Beg denilen kişi çok cesur bir adamdır. Bu nedenle buralardan gitmedi. Onun çok güzel bir karısı (Medine Xanim) var Komutanımıza layıktır. Bir de gelini (Ayşe Xanim) var, o da komutanın yaverine münasiptir. Ancak ben yıllardır onun kızı Adîle Hatuna aşığım. Komutanımız onu da bana alırsa o zaman Îbo Begi bağışlayalım.”
Komutan bu istekleri Îbo Bege ilettir. Îbo Beg büyük bir açmazın içindedir. Hanımı, gelini ve kızı ile görüşüp, birlikte ölmeyi kararlaştırırlar. İbo Bey karısını ve gelinini öldürür ama kızını öldürmeye eli varmaz fakat kızı silahı babasının elinden alıp kendisini öldürür. O sahneyi dengbêjler şöyle anlatır:
“Derdê kezebê derdeki bêlome ye
Tilîya wi tetikê nagirê û naşuxli ne”
İbo Beg, ev halkının canına kıydıktan, Rus komutanına gider, onu, yaverini ve Xaçik ile birlikte orada bulunan tüm heyeti öldürür, bu arada kendisi de öldürülür.
Bu iki olaydaki trajik yoğunluğu, ihaneti ve sonlarını, empati kurup, mukayese etmeyi sizlere bırakıyorum.
Gülüzar olayı ile ilgili olarak Kürt, Türk, Ermeni, hatta Avrupalı ve Amerikalı bir sürü insan onlarca makale ve roman yazdıkları halde İbo Begê Parsînî olayı ile ilgili olarak Ermeni cenahında yazılmış bir tek satır okudunuz mu? Agos, Gülüzar olayını çarşaf çarşaf sergilerken, Xacik’ın ihaneti ve yarattığı onulmaz trajediye neden ısrarla sırtını dönüyor? Kürt Dengbejler insanı tavırlarını anında sergilerken Ermenilerin sessizliğini nasıl okumak gerekir?
Not: Bu konuda Dengbej Yakup Yazıcı’dan Îbo Begê Parsînê parçasını dinlemenizi ve Yakup Meşe’nin Destana Çemê Çetelê (Îbo Begê Parsînî) isimli kitabını okumanızı öneririm.
Îbo Begê Parsînê Gulizar