Osman AYDIN
Elâzığ Lisesinde öğrenciyken, dünya çok çalkantılı bir dönemi yaşıyordu. 1960’lı yıllarda özellikle Afrika’da ulusal kurtuluş mücadeleleri son derece yoğundu ve büyük bir ilgiyle izliyordum. En çok da Kongo ve Cezayir’i o zamanın basınından takip etmeye çalışıyordum. 30 Haziran 1960’ta Kongo Demokratik Cumhuriyeti ismiyle Afrika’nın göbeğinde bir bağımsız devlet kurulunca, ilgim Cezayir üzerine yoğunlaşmıştı. O da 5 Temmuz 1962’de bağımsızlığını kutladı.
Kongo’yu bağımsızlığa ulaştıran efsanevi lider Patice Lumumumba, benim için önemli bir siyasi idoldü.
1963 yılında Lise son sınıf Edebiyat bölümü öğrencisiyim. Bir gün Edebiyat hocamız, Kompozisyon dersinde bizden serbest konulu bir kompozisyon yazmamızı istedi. Ben Lumumba ve Afrika Ulusal Kurtuluş mücadeleleri konusunda o zamanki bilgimle bir kompozisyon yazdım.
Bir hafta sonra Dersimli olan Edebiyat hocamız notlarımızı okumadan evvel şöyle demişti: Bir arkadaşınız çok harika bir kompozisyon yazmış ama ben ona 5 verdim. O zaman en iyi not 10’du. Notlar okundu bana 5 vermişti. Ders çıkışında neden beş verdiğini ve kompozisyonumun daha yüksek bir notu hak ettiğini söylediğimde, hocamız bana,
- Seni polise de verebilirdim ama vermedim 5 verdim dedi ve gitti.
O yazımı, “Bizim de bir Lumumbamız olacak ve bizi bağımsız kılacak” cümlesiyle bitirmiştim.
Lumumba kimdi?
Patrice Émery Lumumba (2 Temmuz 1925 - 17 Ocak 1961), Kongolu siyasetçi. Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin kurucu lideri ve ilk başbakanı. Bir misyoner okulunda eğitim gördü ve Kinşansa ve Kisangan'da rahip ve gazeteci olarak çalıştı. 1955'te bir sendikanın başkanı seçildi ve Belçika Liberal Partisi'ne katıldı. 1957 yılında çalıştığı postahane de zimmete para geçirme iddiasıyla tutuklandı ve bir yıl hapis yattı. Aslında bir zimmet suçu yoktu. Postahenedeki paraya el koyarak bağımsızlık mücadelesine aktarmıştı.
1958'deKogo Ulusal Hareketi'ni kurdu.1959 Aralık ayında yapılan yerel seçimlerde Lumumba hapiste olmasına rağmen, kurduğu Kongo Ulusal Hareketi büyük çoğunlukla seçimi kazandı.Seçim sonrasında Belçika, Kongo'ya bağımsızlığın verilme tarihini Haziran 1960 olarak açıkladı. Kongo 30 Haziran 1960’ta bağımsızlığını ilan etti ve Kongo Ulusal Hareketi iktidara geldi. Kuduluan hükumetin Başbakanı Lumumba, Devlet başkanı da Joshep Kasavubu oldu.
Yeni kurulan devlete Belçika’nın, CIA’nın ve orada bulunan uluslararası şirketlerin büyük zorluklar yaratmaları, gerekli yardımları yapmamaları ve Çombe’nin liderliğinde ayrılıkçı iç savaş çıkarmaları yüzünden Lumumba SSCB’nden yardım istemek zorunda kaldı ve bu onun sonunu hazırladı. Adı komüniste çıktı ama değildi.
14 Eylül 1960’ta Albay Mobutu, Devlet başkanı Kasavubu’nun desteğini de alarak bir darbe yaptı ve Lumumba’yı tutuklattı. Patrice Lumumba tutuklu bulunduğu başkentteki hapishaneden alınarak, Kongodan ayrıldığını ilan eden ve Lumumba'nın siyasi alandaki baş düşmanı olan Tshombe'nin yönetimindeki Katanga bölgesine arkadaşları Maurice Mpolo ve Joseph Okito ile birlikte sevk edildiler ve aynı gün öldürüldüler. Acele gerçekleştirilen bu infaz halka iki ay sonra duyuruldu.
Lumumba ve iki arkadaşı tutuklanırken, içerdeyken, bir yerden bir yere nakledilirken devamlı çok ağır işkencelere ve her türlü insanlık dışı uygulamalara maruz kaldlar. O işkenceler öldürüldüğü ana kadar devam etti.Kemikleri kırıldı, dişleri söküldü. O ve iki arkadaşı öldürüldükten sonra asit kazanında eritilerek, onlardan geriye iz bırakılmadı.
Öldürüleceği zaman çok zorlukla konuşabiliyordu ama şunları söylemekten geri durmadı: “Kutsal amaca varmak için girişilen savaşa engel olamazsınız. Beni öldüreceğinizi biliyorum.Haklı olan benim. Siz Kongo’ya ihanet ettiniz. Siz sömürgecilere satılmş kölelersiniz.Yarın sizi yargılayacak olan halka karşı gelemezsiniz.”
Lumumba’nın infazı sırasında hazır bulunan Belçikalı eski asker olan Gerard Soete, 2000 yılında Belçika Televizyonu'nda katıldığı bir programda, Lumumba'nın cesedinin sülfürik asit içinde eritildiğini anlattı. Ayrıca "Mezarsız kahraman" olarak adlandırılan Lumumba'yı öldüren kurşun ile ondan geriye kalan iki dişini sakladığını belirterek, bunları kameraların karşısında gösterdi. Soete, aynı yıl Alman ARD Televizyonu tarafından hazırlanan belgeselde de, Lumumba'dan geri kalan dişlerini gösterdi. Bu programı ben de izlemiştim.
Temmuz 2002'de ABD hükûmetiCIA’nın, Lumumba karşıtlarına para ve politik destek yardımında bulunarak ve Mobutu'ya silah ve askeri eğitim sağlayarak Lumumba'nın öldürülmesinde rol oynadığını ortaya çıkaran belgeleri açıkladı. Lumumba'nın ailesinin talebi üzerine 2012 yılında Belçika'da cinayet soruşturması başlatıldı. Federal savcı Frederic De Leeuw 2016 yılında Godelieve Soete'nin evinde yapılan aramada Patrice Lumumba'dan geriye kalan dişlerin de bulunduğunu açıkladı.
Belçika Parlamentosu Soruşturma Komisyonu, 2000'lerin başında yaptığı araştırmada, Belçika hükümetinin Lumumba cinayetinde "inkar edilemez bir sorumluluğu" bulunduğu sonucuna varmıştı ama Belçika yönetimi, cinayetle ilgili resmi olarak sorumluluk üstlenmedi ve sadece Lumumba'nın ailesinden "ahlaki özür" diledi. Ne anlama geliyorsa.
Lumumba tutuklu iken eşine yazdığı son mektubunda şöyle diyordu:
Sevgilim,
Bu mektubu yazarken sana ulaşıp ulaşmayacağını ya da ulaştığında hala hayatta olup olmayacağımı bilemiyorum.Ülkemin bağımsızlığı için yürüttüğüm mücadele boyunca, ben ve arkadaşlarımın uğrunda hayatlarımızı verdiğimiz kutsal davanın zafere ulaşacağına hiç kuşku duymadım. Ama bizim ülkemiz için istediklerimiz; onurlu bir yaşam, parlak bir saygınlık, kısıtlanmamış bir özgürlük gibi vazgeçilmez değerler, o güvendiğimiz ve yardım istediğimiz BM’deki önemli görevliler tarafından asla istenmedi. Çünkü farkında olsun ya da olmasınlar, doğrudan ya da dolaylı olarak Belçika ve batılı dostlarının sömürgeciliğini destekliyorlardı.
Yalnız değiliz. Afrika’da, Asya’da ve bütün dünyadaki özgür insanlar, bu topraklarda bir tek sömürgeci ve paralı asker kalmayana kadar savaşacak olan milyonlarca Kongolunun hep arkasındalar.
Ayrıldığım ve bir daha asla göremeyeceğim çocuklarıma anlatılmasını istiyorum ki; Kongo’nu mükemmel bir geleceği olacak. Bağımsızlık ve egemenliğimizi tekrar kazanmak görevi kendilerinin ve bütün Kongolularındır. Saygınlık olmayan yerde özgürlük yoktur.
Adalet olmayan yerde saygınlık yoktur. Bağımsızlık olmayan yerde tek bir özgür kişi yoktur.
Hiçbir barbarlık, hiçbir acı ve hiçbir işkence, beni merhamet dilemeye zorlamadı. Başım dik olarak, sarsılmamış bir inanç ve ülkemin kaderine dair derin bir güvenle ölmeyi, kutsal ilkelerimizin küçümsenmesini izleyerek yaşamaya tercih ederim. Tarih bir gün sözünü söyleyecek. Brüksel, Paris, Washington ya da Birleşmiş Milletler’in öğrettiği tarih değil; bizim sömürgecilik ve kukla hükümdarlarından kurtulmuş, özgürleşmiş ülkelerimizde öğretilecek tarih. Afrika kendi tarihini yazacak, sahra’nın kuzeyinde ve güneyinde, bu zafer ve saygınlığın tarihi olacak.
Ağlama sevgilim; biliyorum ki, benim çok acı çekmiş ülkem kendi bağımsızlık ve özgürlüğünü savunacak. Yaşasın Kongo! Yaşasın Afrika!
Lumumba’nın tutuklandığı an