Osman Aydın yazdı:İki Kürt Hamal

Hamallığı meslek edinen ve mesleklerinde yükselerek hamalbaşı olmuş iki Kürt insanını anmak istiyorum.

 

Osman AYDIN

Hamallığı meslek edinen ve mesleklerinde yükselerek hamalbaşı olmuş iki Kürt insanını anmak istiyorum.

ZARO AĞA: Bitlis’in Mutki ilçesinin Meydan Mahallesinde doğmuş. Kaynaklar doğum tarihini 1774 veya 1777 olarak gösterir. Ama ölüm tarihi kesin: 29 Haziran 1934. 160 yıllık bir ömre, yoksulluklar, acılar, mutluluklar sığdırmasını bilen bu adam asıl olarak İstanbul’da hamallık mesleğini icra etmiş ve Hamalbaşı olarak uzun bir dönem Hamallar Topluluğunun başkanlığını yapmıştır. Bunun yanı sıra İstanbul’da pek çok cami ve kışla inşaatlarında işçi olarak da çalışmıştır. Yaşamının son yıllarında ise kapıcı olarak hayatını sürdürmüştür.

Yaşamı boyunca 10 Osmanlı padişahı, 28 sadrazam, 1 cumhurbaşkanı, 5 başbakan görmüş, 6 savaşa katılmış biridir.

1925 yılında İtalya'yı, 1930'da alkol karşıtı bir derneğin daveti üzerine Yunanistan'dan hareket ederek Amerika'yı, 1931'de İngiltere'yi ziyaret etmiştir. Amerika ve gittiği Avrupa ülkelerinde toplumun her kesimi ve siyasi çevreler tarafından ilgi görmüş ve hayatının kısa ama en renkli karelerini bu dönemde yaşamıştır.

Zaro Ağa, 29 Haziran 1934 tarihinde Şişli Etfal Hastanesi'nde hayata veda etti. Yapılan otopside Zaro Ağa'nın oldukça uzun yaşamasına rağmen tüberküloz, kalp büyümesi, beyinde damar tıkanıklığı ve üç böbrekli olma gibi sağlık sorunlarına sahip olduğu tespit edilmiştir. Şişli Etfal Hastanesi başhekimi Rıfat Hamdi “Zaro Ağa’nın, ölmeden önce kendisine 162 yaşında olduğunu söylediğini basan mensuplarını bildirmiştir. Mezarı Eyüpsultan Mezarlığı’ndadır.

***

Diğeri ise benim için hep abi olan ÖRFİ AKKOYUNLU’dur. Örfi Abi,1333 (1917) yılında Malatya’nın Pötürge ilçesine bağlı Keferdiz (şimdi ilçe konumundadır). Nahiyesindendi. Genç yaşta İstanbul’a gelmiş ve Tahtakale’ de toptancı tüccarların bulunduğu Mahmut Paşa Yokuşunda uzun yıllar hamallık yapar. Daha sonra Hamalbaşı olur. Bu arada Kürt hamalları örgütler, sol çevrelerle ve sosyalist düşünce ile tanışır. Öğrenim görmemişti ama kendisini çok iyi yetiştirmişti. Çoğunu okuduğu zengin bir kütüphanesi vardı.

1946 yılında kurulan Türkiye Sosyalist Partisinin kurucularından biridir. Bu nedenle 1949 da tutuklanır ve bir yıl sonra parti kapatılır o ve arkadaşları bir yıllık tutukluluktan sonra salıverilirler.

Cezaevinden çıktıktan sonra bir Yahudi iş adamı ile ortaklaşa madeni eşya imalatı yapan küçük ölçekli bir işyerini çalıştırır. Fanus, el feneri, anahtar ve köc, korniş gibi madeni eşyaların üretimini yapardı. Bir süre sonra ortağının payını da alarak ve işyerini büyüterek işverenler arasında yerini alır.

1955 yılında 6-7 Eylül olayları nedeniyle bazı “müseccel – sicile kayıtlı- solcular” tutuklanır, bunlardan biri de Örfi Abidir. Hücrede yaşadığı zorlu şartlar nedeniyle böreklerinden rahatsızlanır ve bu rahatsızlık bir ömür boyu onu terk etmedi.

1959 yılında bilinen 49’lar davasının sanıklarından biri de oydu ve yargılama sonunda ceza alanlardan biriydi.

O hep ülkesini ve insanını düşündü ve elindeki bütün imkanları Kürt insanının yararlanmasına harcadı. Bir ara İstanbul’un Vezneciler semtinde Kürt öğrenciler için güzel bir lokanta açtı. Çok ucuz fiyatla Kürt öğrencilerin yararlandığı bir aşhaneydi. Ama Kürtler o işte onu iflas ettirmelerine rağmen bunun sözünü hiç etmedi.

Birisiyle tanıştırıldığında “Fabrikatör Örfi Bey” denilince, hemen müdahale eder “ben hamalım” derdi.

1971 yılında böbrek yetmezliğinden aramızdan ayrıldı.

Çok güzel bir insandın. İkinizi de rahmetle anıyorum.

 

YAZARLAR Haberleri

Önemli Bir Portre: Numan Efendi
Aziz Özdemir yazdı: Irkçılık Ya Da Işıl Özgentürk
İrfan Aktan: Işıl Özgentürk’ün çukuru
Yeni Amedspor yönetimi ve transfer politikası
Binbaşı Kasım Ataç: Bir Ajanın Anatomisi