Osman Güdü: Diyarbakır Suriçi eski Diyarbakır evleri ve tarihi kültürel miras yok ediliyor

.

Mimar Osman Güdü

Diyarbakır tarih boyunca, bulunduğu coğrafi konum gereği, birçok kültürü yaşamış, binlerce yıllık geçmişin tarihsel ve kültürel değerlerini günümüze kadar ulaştırabilmiştir. Mezopotamya’nın kuzeyinde bölgeye hayat veren Dicle nehrinin kıyısındadır. Karadağ’dan Dicle’ye uzanan bazalt platosunun üzerindeki bu kent, döneminde dünya ticaret yolları üzerinde olması nedeni ile birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bu dönemlerden günümüze kadar ulaşan eserler kentin tarihi ve kültürel miras zenginliğini de ortaya koymaktadır.  

Diyarbakır’ın çok eski dönemlerinden kalan arkeolojik ve tarihi değerlerinin yanı sıra bölgedeki doğal etmenler içindeki iklim koşullarının belirleyici olduğu ve tasarımı doğrudan etkilediği eski Diyarbakır evlerini ele alacağım. Diyarbakır’da yer alan evlerin iklim ilişkisi açısından Suriçi evlerine baktığımızda; yapının konumu, biçimi, malzeme seçimi, duvar boşlukları, yapı zemin ilişkisi, topografik ve jeolojik durumunun çok önemli olduğu görülmektedir. Güneş etkisi, nem, yağış ve rüzgâr yapı tasarımında büyük rol oynar. Bu aynı zamanda sokak dokusunun mekân, biçim ilişkisi, duvarlar ve doğrama kanatları ile karakteristik bir oluşumu sağlar. Yapıların yer aldığı yerleşim alanlarında sokaklar, bir insan ve hayvanın geçeceği ölçek içinde ve hâkim rüzgâr doğrultusunda düzenlenmiştir. Hava akımının sağlandığı bu tasarımda yüksek duvarların oluşturduğu gölge alanlarının serinliği hissedilir. Evler sıcak ve kuru iklimin bir sonucu olarak geniş avlulara açılan, içe dönük bir plana sahiptir. Dış çevrelere kapalı tutulan eski Diyarbakır evlerinde doğal çevre, yaşam alanı, havuzu, ağaçları ve düzenlemeleri ile iç avluda yer alır. İklimin koşulları ile evlerin planlamasında yazlık, kışlık ve hatta mevsimlik yaşam alanları vardır. Yazlık bölümler hemen önünde yer alan eyvanlarla bütünleşerek tamamı kuzeye yönlendirilmiştir. Bu mekanların avluya açılan pencere boşlukları geniş, mekân tavan yükseklikleri ile diğer mekânlara göre daha yüksek olarak planlanmıştır. İç avlu eyvan ve geniş açıklıklı pencerelerin oluşturduğu hava sirkülasyonu ile yazın sıcaklığında doğal bir koruma sağlar. Kışlık bölümünü oluşturan mekânlarda ise, güney yönü seçilmiş, küçük boyutlu ve iç içe iki doğramanın yer aldığı pencereleri ile, kat yükseklikleri alçak korumalı bir mekân olarak tasarlanmıştır. Bölgenin iklimine göre düzenlenen bu odalara, avlu, eyvan, servis kısımları işlevsel olarak yerleştirilmiştir. Binalarda çatılar düz olup “Dam” adı verilen ve üst örtü ana malzemesi toprak olan bir düzenleme ile yapılır. Damı taşıyan ahşap kirişlerin ara boşlukları ahşap, hasır, taş gibi malzemeler ile doldurulup üzerine toprak serilir. Bu doğal malzemelerin sağladığı izolasyon hem sıcak hem de soğuk için ideal bir çözümdür. Yapı duvarları, iç avlu zemini bölgenin karakteristik siyah bazalt taşı ile yapılır. Bu ana malzeme yapı taşıyıcı duvarı olarak kullanılan bölgelerde ele alındığı gibi yapının boyutlarına ve alanlarına göre de duvar kalınlıkları tayin edilir. Ara duvar malzemesi olarak kerpiç, tuğla ve ahşap da kullanılır. Eski Diyarbakır evlerinde yerleşim alanı içinde yapının şekli, yerleşim biçimi ve ince işçiliği yapı sahibinin statüsüne göre değişir. Ancak yapı planlama esasları aynıdır. Yazın sıcak günlerinde iç avlu zemininin su ile yıkanması, ortada havuzu ve yapıya su tedariki sağlayan kuyu veya akarlarıyla yapı tamamı kendine has çözülmüş mimarisi ile günümüze dek yaşatılmıştır.Bugünün Diyarbakır evlerine bakıldığında, kentin nüfusunun artmış olması, Suriçi’ne sığmayan yeni yoğunlukları ile sur dışında yeni yapılanmalar olmuş, Diyarbakır halkının binlerce yıllık yaşam geleneğinden damıtarak ortaya koyduğu değerlerden uzak yeni yapıları ile kent büyümüştür. Diyarbakır kültür ve mimari değerlerinden çok uzak bu yeni yapılanmalar kentin tarihsel belleğini de yok sayacak şekilde devam etmektedir. 

Bugün Suriçi eski Diyarbakır evlerine baktığımızda da tarihi kültürel varlıklara büyük bir saldırıyı görmekteyiz. Merkezi hükümetin aldığı kararlar çerçevesinde Suriçi eski Diyarbakır evlerinin büyük bir bölümü yıkılmış, yerleşim alanları tamamen yerle bir edilerek düz bir boş alan yaratılmış ve buraya da Diyarbakır evleri ve yerleşim düzenine hiç uymayan geniş bulvar ve caddeler üzerine dünya markalarının yer aldığı alışveriş mağazalarının konuşlandırıldığı yeni Sur evleri adı altında tam bir felaket projesi uygulanmıştır. Bölge halkının hakları gasp edilircesine uygulanan bu projede ne yazık ki Diyarbakır Suriçi sakinleri yar alamamıştır. Ayrıca tescilli birçok yapı da bu yeni yerleşim düzeni içinde yıkılmış veya yeni planlara göre parçalara ayrılacak şekilde yapılandırılmıştır. Diyarbakır’daki bu kültürel ve tarihi mirasa saldırılar hala devam etmektedir. Halkın seçtiği yerel yöneticiler görevden alınmış, yerine atanan kayyumlarla kent yönetimi koruma kurulları, alan yönetimleri tamamen merkezi idarenin noteri gibi çalıştırılacak şekilde düzenlenmiş, Diyarbakır’a ait günümüze kadar gelen birçok değer de yok edilmiştir. Yapılan yeni yapılarda ve yerleşim biçimlerinde Diyarbakır kentine özgü hiçbir özellik bulunmamaktadır. Bu tarihi kentin uzun yıllara dayalı değerleri tek tek yok edilirken yaşatılması adına verilen mücadelede bir taş koyabilmek adına, Suriçi eski Diyarbakır evlerini ve günümüz gerçeklerini bu yazımda paylaşmak istedim. Her şeye rağmen içimizdeki umuda dayalı olarak bir an önce bu kültürel ve tarihi miras değerlerinin korunması için yapılacak çok şeyler olduğuna da inanıyorum. 

Kaynak: Jineps Gazetesi

https://jinepsgazetesi.com/2023/01/diyarbakir-surici-eski-diyarbakir-evleri-ve-tarihi-kulturel-miras-yok-ediliyor/

Kurdistan Haberleri

Üçüncü Dünya Savaşı - Arzu Yılmaz*
Eğer Danielle Mitterrand bugün burada olsaydı
Myles Caggins: Kürdistan petrolünün yeniden ihracatı için birçok adım atıldı
Dersim ve Ovacık belediyelerine kayyum atandı
Mesud Barzani: Her türlü barış girişimine destek veriyoruz