Osman AYDIN: BAŞKA BİR BABANZADE: İSMAİL HAKKI BEY

.

Osman AYDIN

İsmail Hakkı Bey,1876’da Bağdat’ta doğar, 1913’te İstanbul’da çok genç yaşta (37 yaşında) hayata veda eder.

Osmanlı’nın son döneminin saygın bir hukukçusu ve devlet adamıdır. Önemli bir Kamu Hukukçusu ve özellikle Anayasa Hukuku dalında görüşleri bilim çevrelerince hala tartışılan çok önemli bir hukuk adamıdır.

Babanzade Mustafa Zihni Paşa’nın oğlu olup, yazar Ahmed Naim Babanzade ile Ord. Prof. Dr. Şükrü Baban’ın kardeşidir.

Galatasaray Sultanisi (Lisesi) ve Mülkiye Mektebi (Siyasal Bilgiler Fakültesi) mezunudur.

Çok genç yaşta II. Meşrutiyet (1908) döneminin etkili bir aydını, politikacısı, gazetecisi ve hukukçusu olarak isim yapar.

Hukuk Mektebi’ni (Fakültesini) bitirdikten sonra Mülkiye ve Mühendis Mektepleri’nde hocalık; İkdam, Tanin, Şura-yı Ümmet gibi gazetelerde köşe yazarlığı yapar. Onun dış siyasetle ilgili yazıları dikkat çekicidir.

Meşrutiyetle birlikte si­yasete atılır. 1908 seçiminde Divaniye, ve 1912 seçiminde Bağdat Milletvekili olarak Meclis-i Mebusan’da yer alır. Meclisteki konuşmalarıyla ünlenir.

1910 yılında Maarif Vekili (Eğitim Bakanı) olur.

Hukuk ve Mülkiye mekteple­rinde Anayasa Hukuku dersleri verir. Bir gün sınıfta ders anlattığı sırada hayata veda eder. Bayezid Camisi’nin avlusunda gömülüdür.

Irak Mektupları (Makaleler), Bismark’ın Hayât-ı Siyasiyyesi,(Bismark’ın Siyasal Yaşamı) Dreyfus Meselesi ve Esbâb-ı Hafiyesi (Dreyfus Olayı ve Gizli Nedenleri) (Bu kitabı Ali Reşad Bey ile birlikte yazmıştır 1897) ile Hukuk-ı Esâsiye (Anayasa Hukuku

Onun siyasi düşüncelerini şu başlıklar altında tanımlamak mümkündür: Sükûnet, doğal gelişim, meşruluk, parlamenter sisteme bağlılık, oturmuş gelenekler ve uzlaşma kültürü.

1909 Ağustos ayında devletin yayınladığı Şeyhülislamlık Beyannamesi’ni değerlendiren yazılar yazar ve bu yazılarında siyasal ve hukuksal görüşlerini şu ana ilkeler üzerinde temellendirir: Milli egemenlik, iktidarın denetlenmesi, güçler ayrılığı, ve eşitlik.

O dönemde yaşanan olaylara sosyolojik izahlar getirmesi son derece önemli ve değerlidir: Etki-tepki kanunu, değişimin kaçınılmazlığı, parça-bütün ilişkisi, evrimci yaklaşım, bazı sorunların ancak toplumsal olgunlaşma ile çözülebileceği, yeniliklerin somut ihtiyaçlardan başlaması gerektiği gibi önemli temalar üzerinde durur.

İçinde bulunduğu İttihad ve Terakki Partisi’nin güçlü ve baskıcı döneminde bile, siyasi rakiplerinin kürsü dokunulmazlığını ve emeklilik haklarını savunması demokrasiye olan bağlılığındaki samimiyetin göstergesidir.

Çoğulculuk kavramına çok erken sayılabilecek bir dönemde vurgu yapması, ondaki demokrasi kültürünün gelişkinliğini gösterir.

Dini inançların seçim malzemesi yapılmasına ve siyasi cinayetlere şiddetle karşı durur.

Basın özgürlüğüne olan inancı nedeniyle Matbuat Cemiyeti kurulmasını ve bir Matbuat Nizamnamesi hazırlanmasını önemser ve bu yolda çaba gösterir.

Bütün bu düşüncelerini mensubu olduğu İttihat ve Terakki Partisi içinde cesur ve etkin biçimde dile getirir.

Cesaretinin yanında son derece zeki, esprili ve hazır cevap biridir.

Bununla ilgili bir anekdotu aktarmak istiyorum.

Bir gün Meclis-i Mebusan’da oturum öncesi Divan Kâtibi Abdülâziz Mecdi Efendi, yoklama yaparken, mebusların isimlerini okumaya başlar. Sıra İsmail Hakkı Babanzade Bey’in isminin okunmasına gelince, Abdulaziz Efendi, İsmail Hakkı Babanzade diyeceğine, onun ismini bilinçli olarak “İsmail Hakkı Yabanzade” (yabani, vahşi) diye okur. İsmail Hakkı Bey anında yerinden bağırarak “O Babandır, baban” Bu cevapla birlikte Mecliste ansızın bir kahkaha tufanı başlar ve öyle ki sessizlik sağlanamayınca oturuma yarım saat ara verilir.


 

Kurdistan Haberleri

Dersim ve Ovacık belediyelerine kayyum atandı
Mesud Barzani: Her türlü barış girişimine destek veriyoruz
Associated Press: Irak'taki “azınlıklar” nüfus sayımından endişeli
İHD Batman: Gözaltına alınanlara ‘Ölürüm Türkiyem’ dinletildi
Harpagon'un Askeri Dehası ve Stratejik Vizyonu: Bir Yunan Milliyetçiliği Eleştirisi