Abdulhakim Günaydın / Independet Türkçe
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin "Kürt kökenli kardeşlerimin terör örgütleriyle bağ ve bağlantısı yoktur, 'Var' diyen vatan haindir" sözlerini Kürt siyasetçiler yorumladı
Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) kapatılmasının gündemde olduğu bir dönemde "terörist" ve "terörizm" lafları hava uçuşuyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, geçen hafta katıldığı bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 31 Mart seçimleri öncesi kendisine ve tüm Kürtlere "terörist" dediğini iddia etti.
Akşener'e yanıt Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den geldi.
Meclis grup toplantısında konuşan Bahçeli, Akşener'den iddiasını ispatlamasını istedi.
Akşener'in halkı kin ve nefretle alenen kışkırtarak büyük bir suç işlediğini savunan Bahçeli, devamında şu ifadelere yer verdi:
"Kürt kökenli kardeşlerimize hiçbir devlet veya hükümet yetkilisinin en küçük incitici, en ufak kırıcı bir ithamı olmamış, olması akıllara dahi gelmemiştir… Kürt kökenli kardeşlerimin terör örgütleriyle hiçbir bağ ve bağlantısı yoktur, 'var' diyen çıkarsa biliniz ki vatan hainidir…"
MHP lideri Bahçeli'nin "Kürt" çıkışı tartışmaları da beraberinde getirdi. Bahçeli'nin açıklamaları yeni bir çözüm sürecinin işareti mi?
Kürt siyasetçiler Bahçeli'nin sözlerini Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
"Söylemler deve kuşu misali olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor"
Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik, Bahçeli'nin söylediklerinin gerçeklikle bir ilgisinin olmadığını savundu.
MHP liderinin sözkonusu söylemleriyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı çiğnediğini ifade eden Özçelik, "Çünkü anayasaya göre herkes Türk'tür; 'Kürt'üm demek' ve 'Kürtçe ana dilde eğitim istiyorum' demek ırkçılık, ayrılıkçılık, bölücülük ve yasaktır. Kürt oldukları ve Kürtçe konuştukları için para ve hapis cezalarına çarptırılan, katledilen binlerce Kürt'ün gerçekliği ortada iken, Bahçeli'nin bu söylemleri deve kuşu misali olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Mustafa Özçelik / Fotoğraf: Twitter
Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze kadar tüm anayasa ve yasalarda Kürtlerin yok sayıldığını, Kürtlerden söz edenlerin "ırkçılık yapmakla" suçlandığını kaydeden Özçelik, "Bir halkın varlığını yok saymaktan, o halktan bahsetmeyi ırkçılık olarak tanımlamaktan daha incitici, daha kırıcı bir şey olabilir mi?" sorusunu yöneltti.
Şiddet ve terörün her türlüsüne karşı tutum almalarına rağmen binlerce insanın cezalara maruz kaldığını aktaran Özçelik, "Ben ve PAK'ın birçok yöneticisi ve üyesi dahil 10 binlerce insan salt Kürtlerin hak ve özgürlüklerinden bahsettiğimiz için 'terör propagandası yapmak' ve 'terör örgütüne destek sunmakla' suçlandık, yargılandık ve binlerce insan bu yüzden ceza aldı" dedi.
"'Çözüm süreci' için önce samimiyetinizi gösterin"
Sürdürülen mevcut siyasetin yeni bir "çözüm süreci" için umut vermediğini dile getiren PAK lideri Özçelik, şunları kaydetti:
"Aslında geçmişte de herhangi bir 'çözüm süreci'nden söz etmek mümkün değildir. Silahların susturulduğu ve kanın dökülmediği bir süreçten bahsedebiliriz. Bu anlamda süreci destekledik. Ama PKK ile devlet arasında gerçekleşen görüşmelere Kürt meselesinin 'çözüm süreci' diyemeyiz. Bugün de silahları susturacak, savaşa ve şiddete son verecek her adımı destekleriz. Ancak ne PKK'da ne de devlet de böylesi bir eğilimi göremiyoruz."
Bahçeli, devlet yöneticileri ve tüm muhalefet partilerine çağrıda bulunan Özçelik, "sözlerini şöyle tamamladı:
"Buyurun Kürtlerin varlığı, Kürtçenin ana dilde eğitim hakkı ve resmi dil olmasını tanıyın, bunu yasal ve anayasal güvencelere kavuşturun. Bunu yaptığınız taktirde Kürtleri incitmeyecek, kırmayacak bir sürecin kapısını aralamış olursunuz. Eğer bir 'çözüm süreci' olacaksa samimiyetin ilk adımı olarak eğitim ve resmi dilin yanında düşünce ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engelleri ortadan kaldırıp bunları anayasal güvencelere kavuşturmaktan geçer."
"HDP'yi 'terör' ile ilişkilendirmek Kürtlere en büyük hakarettir"
Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek de MHP liderinin sözlerinin güzellemeden ibaret olduğunu belirterek açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını ifade etti.
Sinan Çiftyürek / Fotoğraf: Twitter
Çiftyürek, Bahçeli'nin Irak Kürdistan Bölgesi (IKB), Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (Rojava) başta olmak üzere Kürtler hakkında ne söylediğinin herkesçe bilindiğini söyledi.
Bahçeli'nin her defasında Türkiye'nin üçüncü büyük partisi olan Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) hedef aldığını hatırlatan Çiftyürek, "6 milyondan fazla oy almış HDP ki bunun yüzde 90'ı Kürt oyudur. Bahçeli'nin HDP hakkında defalarca kez 'terör örgütünün siyasi temsilcisi', 'terör' ve 'terörizm' ile ilişkilendirmesi Kürt halkı ve siyasetine en büyük tavır, tutum ve hakarettir" diye konuştu.
"Bahçeli yeni bir pozisyon belirlemeye çalışıyor"
Yeni bir 'çözüm süreci' için uygun şartların henüz oluşmadığını dile getiren Çiftyürek, "Devlet bu yönde henüz net bir işaret vermiş değil. Ama ilerde bunun işaretini verecek" dedi.
Yurtiçi ve uluslararası gelişmeler nedeniyle MHP lideri Bahçeli'nin bir pozisyon değişikliğine gittiğini ifade eden Çiftyürek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"NATO zirvesinde yapılan açıklamalar ve Erdoğan-Biden görüşmesi, G7'de Türkiye'ye dönük verilen mesajlar, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye gündemli belirlediği yönelimler ile Türk Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜSİAD) açıklaması başta MHP olmaz üzere Cumhur İttifakı'na açık bir mesaj niteliğindeydi. Herkes yeni bir pozisyon belirlerken Devlet Bahçeli de yeni bir pozisyon belirlemeye çalışıyor. Gerçeği yansıtmasa da söylemlerinin bu pozisyon değişikliğinden kaynaklandığını ifade edebilirim."
"MHP, Kürt düşmanlığının en keskin ve sivri ucu"
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkan Yardımcısı Bayram Bozyel ise Kürt halkı nezdinde bir inandırıcılığı olmayan Bahçeli ve MHP'nin Kürt düşmanlığının en keskin ve sivri ucu olduğunu söyledi.
Bayram Bozyel / Fotoğraf: Twitter
Bozyel, Bahçeli'nin özelikle son birkaç yılda Kürt halkını hedef aldığını, bütün insani ve ahlaki ilkeleri bir yana iterek son derece nobran ve düşmanca bir yaklaşım sergilediğini öne sürdü.
"Daha birkaç gün önce İzmir HDP il binasında alçakça katledilen Deniz Poyraz'ın öldürülmesini savunacak kadar insanlık dışı bir yaklaşım ortaya koymuştur" diyen Bozyel, devamında şu ifadelere yer verdi:
"MHP Genel Başkan Yardımcısı ise bir süre önce yaptığı açıklamada Kürtleri (HDP üzerinden) haşere olarak nitelendirerek, 'temizlenmesi' gereken bir hedef olarak tanımlamıştır. Başka bir ifade ile MHP ve Bahçeli son dönemde AK İktidarının sürdürdüğü Kürt karşıtı politikanın koçbaşı rolünü üstlenmiş, AKP'nin bu konuda örtük olarak dile getirdiklerini, Bahçeli çok kaba ve hoyratça bir yaklaşımla ifade etmiştir. Bu durum kaçınılmaz bir biçimde karşı tepkilere yol açmış ve Kürt toplumunda iktidarın şoven ve saldırgan politikalarına karşı büyük bir öfkenin birikmesine yol açmıştır."
"İktidar Kürtlere mavi boncuk dağıtabilir"
Türkiye genelinde Kürtlerin AK Parti'ye geçmişte verdiği desteği hızla çekmeye başladığını ve tüm anketlerde Kürtlerin mevcut iktidara verdiği desteğin düştüğünü gösterdiğini belirten Bozyel, "İktidarın Kürt oylarını kaybetme süreci 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde çok net olarak ortaya çıktı. AKP yerel seçimlerde Türkiye'nin büyük metropol kentlerini esas olarak Kürt faktörü nedeniyle kaybettiğini farkındadır" değerlendirmesinde bulundu.
AK Parti-MHP iktidarının bir "beka sorunu" olarak tanımladığı Kürtleri kendisi için "tehdit" görmeye başladığını kaydeden Bozyel, bunun iktidarı paniklettiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti:
"Bir erken seçimin giderek Türkiye'nin gündemine geldiği şu günlerde iktidar ortaklarının yeniden Kürt oylarının peşine düşmesi olmayacak bir durum değildir. Yakın dönemde iktidarın Kürt meselesinde yeni bir çözüm süreci başlatacağını beklemiyorum. Ancak bu durum, Kürtlerin oylarını kazanmak için yeni hamlelere girişmeyeceği anlamına gelmez. Bu çerçevede iktidarın Kürt halkına karşı kullanılan saldırgan ve nobran dili yumuşatması, siyasi tansiyonun düşürmesi, Kürtlere mavi boncuk dağıtması mümkündür."
Tıpkı 31 Mart seçim süreci gibi iktidarın HDP ve Abdullah Özalan ile görüşme kanallarının açabileceğine vurgu yapan Bozyel, "Ancak bu tür adımlardan beklenecek şey yeni bir çözüm süreci değildir. Mevcut iktidarın gelinen aşamada böyle bir adım atma iradesi ve manevra kabiliyeti yoktur. Buna karşın gün geçtikçe zemin kaybeden iktidarın Kürt oylarını almak için bazı hamlelerde bulunması mümkün. Bahçeli'nin samimiyetten yoksun, riyakarca açıklamalarını Kürt oylarına dönük manipülatif bir adım olarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum" şeklinde konuştu.
© The Independentturkis