PAK-İstanbul bugün, 02.07.2016 cumartesi günü, İstanbul Parti Bürosunda, Şeyh Said ve arkadaşlarını anan bir panel düzenledi. PAK Gençlik tarafından düzenlenen panel saat 15.30’da başladı 17:00’de sona erdi.
Ey Raqip eşliğinde saygı duruşuyla başlayan panel, PAK Gençlik üye ve temsilcileri Şevket Doğan, Evin Fırat ve Nevroz Günçekti tarafından sunuldu.
Panelistlerden Şevket Doğan, Şeyh Said’in hayatı, kişiliği ve AZADİ hareketiyle olan ilişkileri hakkında bilgi verdi. Doğan, Şeyh Said hareketinin, her ne kadar dindar biri adıyla anılsa da dini bir kalkışma olmadığını, Kürdistan halkının haklarını savunan ulusal bir hareket olduğunu belirtti. Benzer hareketlerden de örnek veren Doğan, ‘Qazi Muhammed, Şeyh Abdulsamed, Şeyh Ubeydullah ve hatta Ömer Muhtar hareketi nasıl dindar kişilerin damgasını taşımakla birlikte dinsel bir hareket değilse, Şeyh Said hareketi de, dindar birinin adıyla anılsa da, dindar değil ulusal bir harekettir.’ Dedi.
Evin Fırat, Şeyh Said Hareketinin gelişimi ve sonuçları hakkında bilgi verdi. Şeyh Said hareketinden birkaç ay önce başlayan ve bastırılan Beytüşşebap isyanı hakkında da bilgi veren Fırat, bu hareket ile Şey Said hareketi arasındaki ilişkiye dikkat çekti. Aslında biraz da istenmeyen bir zamanda başlayan Şeyh Said hareketinin, önderlerinin içerde olması, tam olarak örgütlenememesi, kimi aşiretlerin destek vermemesi ve Fransa gibi devletlerin TC’nin yanında yer alarak müdahil olması nedeniyle başarıya ulaşamadığını belirten Fırat, birçok harekette olduğu gibi Şeyh Said hareketinde de en yakınların ihanet etmesinin de başarısızlıkta payı olduğuna dikkat çekti.
Nevroz Günçekti ise, hareketin yenilgisinden sonra başlayan yargı süreci hakkında bilgi verdi. Mahkemenin özel ve Şeyh Said ve arkadaşlarını yok etmek üzere kurulduğunu belirten Günçekti, bu mahkemelerin verdiği kararın temyiz hakkı olmadığını belirtti. Şeyh Said Hareketi sürecinde M. Kemal’in meclis kürsüsünden yaptığı konuşmayı hatırlatan Günçekti, cumhuriyetin kuruluşu sürecinde yapılan bütün yargılamaların politik olduğunu, ırkçı bir Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu için her türlü itirazın kanla bastırıldığını ve Kürtlerin de bu zihniyetten en büyük zararı gördüğünü belirtti.