Burnumuzun dibinde, yani yaşadığımız ülkelerin kültürleriyle, yaşam tarzları ve de bize sunulan veli nimetleriyle ne kadar haşır, neşir ve özümsemişiz, benim için büyük bir soru işareti. Diğerlerini saymazsak, Kürtlerin Avrupa ülkelerine göçleride merdiveni elliye dayadı.
Birinci nesili anladık, birkaç sene çalışıp ülkeye dönüş hesabı yaptılar. Bizleri başkalarına emenet ederek, gurbet ellere, dili, kültürü, yaşam tarzı farklı olan ülkelere gittiler. Evdeki hesap çarşıya uymayınca, bu sefer bizleride yanlarına almaya başladılar. Biz dediğim yani şimdilerde atmışı zorlayanlar. Benim yaşımdaki kimileri ikinci torunlarınıda görür ve yaşar oldular.
İlk nesil ise 3 generasyon (cenerasyon)nu bir arada , hemde yine gurbet ellerde yaşıyorlar. İkinci neslin dahi Avrupa ülkelerine uyumları benim için tartışmaya açık bir konu. Üçüncü nesil için bile hala uyumdan tam anlamıyla bahsedebilmek, şu an itibari ile benim için hala zor gibi. Kasti edilen uyum sadece Yumurta bayramı, Noel yada diğer bayramlar vede burnuna ve göbeğe hızma takma, vucuda döğme yapma, içip, dans ederek eğlenmekde değildir. Bahsi edilen yaşadığımız toplumu ne kadar benimseyip, algılaybildiğimiz, saygı duyduğumuz ve de onu özümseyebildiğimizdir.
Beşyüzü aşmış Camisi ile Berlin toplumuna demirlemiş generesyonların bu topluma uyumlarından söz edebilmek, benim için tabiki tartışılır. Bu bahsi edilen camilerde uyumdan, eşitlikten, kardeşlikten, seçme ve seçilme haklarından, din ve kültürler arası hoşgörüde bahsetmek eşyanın, tabiatına aykırı gibi birşeydir. Cami kültürüyle yetişen generasyonların Alman toplumunda beklentileri, kendileri gibi yaşamaları, yiyip, içmeleri hatta ve hatta yatıp, kalkmalarıdır.
Almanyada okullarda İslam dini bayramları, isteyen müslüman cocukları için tatil günleri olarak kabul edilmiştir. Veli nimetlerinde yararlanılabilen, domuzda ne kadar koparırsam kardır mantığıyla her türlü sosyal haklarında yararlanan bir topluma, devlete veya sisteme el altında diş bilemek ve hakaret etmek uyum değildir, olamazda. Ben genelleme yapmıyor, sadece bir belirleme ve realiteden bahsediyorum. TC Cumhurbaşkanı Erdoğan bile Almanlara şantajlarda bulunarak, Alman rejimini Nazilikle suçlayabilmektedir. Bu mesajın Almanyadaki Milyonlara varan Cami ziyaretçilerine yansımasını, varın siz düşünün. Bence uyum Cami gibi sektörleri sınırlama, bu sektörleri çağdaş normlara göre reforme etme ve bu toplumu özümsemeden geçer.......
Gelelim konumuzun başlığına.
Ben bile, kızım (yaş 6) ve eşimle birlikte Ukranyaya bu Paskalya yada diğer adıyla yumurta bayramında seyehat etmemiş olsaydık, belkide konumuzun başlığını irdelemeyecektim. Gidişim iyi oldu. En azında Paskalya bayramı hakkında kimi derli, toplu bilgilerim oldu. Eşim Ukranyalıdır. Birçok teknik alanda benden daha ileri ve belli bir sosyal eğitimi çoktan yakalamış durumda biri.
Ukranya halkı ağırlıkta Ortodoks dinini yaşam tarzı haline getirmiş kimi gelenek ve görenekleri sürdürmeye çalışabilen bir toplum. Böyle olmasına rağmen yeniliğe, değişime açık bir toplum. İmkanları ölçüsünde çalışan, gerektiğinde imkan yaratabilen, başkalarına yük olmadan yaşamını ikame edebilen ender bir yaşam tarzı. Ukranya toplumunda kadınlar yaşamı evirip, çevirmede ön plandadırlar. Bunu hem kırsal, hemde şehirlerde görebilmek mümkündür. Kadınlar erkeklerle birlikte yer, yer kırsalda hem tırpan sallayan, odun kıran hemde bağ ve bostanda çalışandır. Şehirlerde ise otobüs şöförü, pazar yerlerinde satıcı, fabrikada ise erkeklerle aynı işi yapanlardır. Bizdeki kadınların işi, çalışma alanı yeri ve değeri en azında Ukranyalı kadınlara göre farklıdır, ben bu konulara girmeyeceğim.
Ukranya’da insanlar yaşamı, paylaşımı, eğlenmeyi ve çalışmayı bir arada götürmeyi felsefe edinmişlerdir. Her ne kadar insanlar ağır çalışmış olsalar bile, kendilerine en azında eğlenmeleri için zaman ayırabilebiliyorlar.
Bu yıl 15 Nisan Hiristiyan aleminin Paskalya bayramıydı. Paskalya bayramı öncesi Ukranya’da İnsanlar büyük bir temizlik ve hazırlık içerisindeydiler. Bu aynı zamanda baharı karşılama, kış mevsiminde kurtulma sevincidir. Paskalya bayramı öncesi Ortadokslar 40 gün oruç tutarlar. Oruçlarıda et, süt, alkol ve yumurta mamülleri gibi besinler tüm gün yenilmez ve içilmezler. Bunların dışındaki besin kaynakları gün aşırı yenilir ve içilirler.
Paskalya bayramından gündüzleri mezarlıklar ziyaret edilerek hem temizlenir hemde güller bırakılır. Aynı gün son hazırlıklarla kişiler banyolarını yaparlar, temiz eşyaları giyinirler, Bereket sepetlerini yiyeceklerle donatıp, süslerler. Gece saat 23:00 ile 02:00 arası kiliseye gidilerek papazlar eşliğinde dualar okunur. Bu arada kilisenin aynı zamanda mezarlıkta bulunduğunuda ihmal etmemek gerek. Ayin boyunca kişiler gecenin geç saatlerinde mezarları ziyeret ederek gül bırakır, mum yakar, dua ederler. Ardından dışarıda Kilise boyu mum ışıkları eşliğinde ellerinde sepetleri ile birlikte yan, yana dizilmiş insanlar Paskalya ayininden sonra Papazın elindeki süpürge ile kalabalığa su serpme seronomisi gelir. Su serpme işi Paskalya bayramının doruk noktası olmakla birlikte, aynı zamanda kötülüklerden arınmaya işarettir de. İşin dikkat çekici yanı, ayin ve dini törenlerin kadın ve erkellerle birlikte yapılmasıdır. Paskalya ayininin ardında evlerine dönen insanlar, bereketle dolduklarına inandıkları sepetleri açarak tadarlar. Ardından ertesi ve diğer Paskalya sabahları için hazırladıkları su dolu bakır tas içerisinde yumurta, demir para ve su ile yüzü yıkama işlemleri gelir. Bu inanç yıl boyu temizlik, günahlardan arınma ve refaha yatırım olarak algılanır ve uygulanır. Ertesi günler ise yakın akrabaların ve komşuların birbirlerini ziyaret etmeleri ile geçer. Paskalya günleri boyunca büyük temizlik yapmak, yıkamak ve çalışmak günahtır.
Konumuz Paskalya, diğer adıyla Yumurta bayramı idi. Ben enazında kendi adıma bu önemli kutsal günü biraz daha yakınen tanıdım ve özümsemeye çalıştım. Kiliseye gidip mum yaktım, Hz. İsa’nın büstü önünde secde ettim. 6 yaşındaki kızım bana hem tercumanlık yaptı, hemde nasıl dua etmem gerektiği konusunda bana yardımcı oldu. Ben böyle geldim, böyle giderim. Ne cami ne kilise derim. Yaşadığım meskene saygı duyar, Adam gibi İnsanlara ser seran ser çawan der Paskalya, Noel gibi Bayramlarada hürmet ederim. Yaşadığımız toplumlara uyumda başka değer yargılarına, gelenek, görenek, eğitim, inanç ve kültürlere saygı ve hürmet gibi adımlar bir ölçü olarak görülmelidir ...