Pekin yönetiminin Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara uyguladığı asimilasyon politikalarına bir yenisini ekledi. Çin'de etnik azınlıklardan gelen çocukların, resmi dil olan Mandarin seviyeleri düşük olduğu için sınavlarda ilave puan alıyordu. Çin eğitim bakanlığının açıkladığı yeni düzenlemeyle pozitif ayrımcılık ölçüsü kaldırıldı.
Buna karşın ailesinden biri Han ve diğerinin yerel bir etnik azınlıktan olan öğrencilerin sınavlardaki ilave puanları ise ikiye katlandı.
Avustralya'daki La Trobe Üniversitesi'nde Çin'deki azınlıkları araştıran James Leibold, AFP'ye yaptığı açıklamada "Bu karar Han milletine ait olmayan düşünce ve davranış biçimlerini bitirmeye yönelik girişiminin bir parçası" dedi.
ABD'nin Rose-Hulman Teknoloji Enstitüsü'nden Çin çalışmaları profesörü Timothy Grose ise bu yeni teşviklerin Çin Komünist Partisi'nin sistematik yaklaşımını ortaya çıkardığını söylüyor ve bu kararın Türk-Müslüman kimliklerini zayıflatmayı amaçladığı ileri sürüyor.
Pekin yönetimi zorunlu asimilasyon programı kapsamında yaygın olan Han milletindeki Çinli erkekleri Uygur kadınlara evlenmelerine teşvik ediyor.
2014 yılından beri Güney Sincan'ın Qiemo İlçesinde Uygur kadınlarla evlenen Çinlilere beş yıl boyunca yıllık 10.000 yuan (8 bin 800 TL) yardım parası veriliyor.
Birleşmiş Milletler verilerine göre Uygur Türkü, Kazak ve Kırgız azınlıklardan 1 milyon Müslüman, 'eğitim merkezleri' adı altında toplama kamplarında tutuluyor.
Bağımsız kaynaklar söz konusu kamplarda herhangi bir yargı kararı olmaksızın tutulan kişilerin sayısının 3 milyonun üzerinde olduğunu belirtiyor. Çin hükümeti kamplara aldığı bireylerin 'siyasi açıdan tehlikeli' olduğunu iddia ediyor.
Bu kamplarda kalanlar domuz eti yemeye, alkol almaya ve İslam dinini kınamaya zorlandıklarını söylüyor.
ABD yetkilileri Çin Müslüman azınlığın çocuklara Kur'an-ı Kerim öğretmek ve ebeveynlerin çocuklarını Uygur isimleri vermek gibi dini ve kültürel uygulamalarını suç kapsamına aldığını açıklamıştı.
'Aşırılık yanlıları tarafından kandırılan, aldatılan bazı kişilerin yeniden eğitime tabi tutulduğunu' savunan Çin ise bu uygulamayı, dinci radikallerle mücadele olarak tanımlıyor.