Bilindiği gibi, bundan birkaç gün önce, PKK konsey üyesi Bese Hozat ve ardından da Duran Kalkan, ard arda demeçleri çıktı. Bese Hozad direkt bir yerlere hitab eden demecinin özü; "Şengal Irak'ınbir parçasıdır"(!)söylemiydi.
Ardından da Duran Kalkan‘ın, Güney Kurdistan kazanımlarını tehdit eden demecı geldi. Murat Kalkan da demecinde;
‘biz kurtulduk, diğer parçalar bizden uzak dursun, bize kimse gelmesin, burada rahat yaşayalım’ demesin, öyle bir yaşam yok. Kuzey, Rojava, Rojhilat’ta Kürtlük soykırıma uğratılırken Başur özgür yaşayamaz. Mümkün değil, bu eşyanın tabiatına aykırı. Ya hep birlikte özgür olunacak ya da özgürlük hiçkimse için olmayacak. Bunu herkes bilmeli”
Bu demeçlere ilişkin Sosyal Medya ve Kurd kamuoyunda ciddi tepkiler geldi. Onlarca makale kaleme alındı ve Kurdistan’lı bazı siyasi parti mensupları, Güney Kurdistan resmi makamları, Şengal Ruhanî lider ve sorumluları, kanaat önderleri, siyasi parti mensupları ciddi tepkiler gösterdiler.
Bundan dolayi de PKK Merkez Karargah Komutanı Murat Karayılan, StêrkTV’de Bese Hozat ve Duran Kalkan’ın açıklamalarını da kapsayan, gündeme ilişkin zorunlu bir açıklama yaptı. Murat Karayılan, her ne kadar Bese Hozat ve Duran Kalkan’ın açıklamalarını yumuşatmaya çalışan bir dil kullanmış ise de, açıkça; „ben/biz Bese Hozat ve Duran Kalkanın görüşlerine katılmıyoruz. Benim/bizim görüşlerimiz değildir“(!) demedi. Bu belki; „PKK yöneticileri kafa karışıklığı yaşıyor, ya da Bese Hozat ve Duran Kalkan’a bakmayin, iyi adam benim“ gibi mesaj olarak algılayanlar olur. Ama PKK’yi iyi tanıyanlar, bunun böyle olmadığını, PKK’nin ciddi tepkilerle karşılaştığı zaman bir panik yaşadığı sonucunu pekala çıkarırlar.
Peki Murat Karayılan, açıkça tekzip etmediği Bese Hozat ve Duran Kalkan’ın açıklamalarının dışında farklı ne söylüyor?
Şengale ve Şengal soykırımı başladığı döneme ilişkin PKK’nin tavrına ve siyaseten tercihli yürüttüğü anti-Güney Kurdistan kampanyaya ilişkin bir tekzibi var mı? Bütün merkezi yayın organlarında çarşaf çarşaf yazılarla Güney Düşmanlığı yapılmiyormu?
Ben bugüne kadar böyle bir tekzip, ya da özeleştiriye rastlamadım.
Bildiğimiz gibi, 3 Haziran 2014’te Şengal saldırısı başladı. Bu saldırı Êzîdî Kurdleri de kapsayan büyük bir Kurd soykırım ve işgal hareketi idi. Dünyada yankı bulan bu saldırı karşısında, uluslararası güçlerin devreye girmesive „kurdlere silah ve destek verilmezse, hem Güney Kurdistan’ın tümü ve hem de Bağdat dahil olmak üzere, bütün bu bölgenin İŞID’ın eline geçeceği“ gerçeğine parmak basıldı.
Tam bu tehdidin Güney Kurdistan başkenti Hevlêr’e 40 km. Yakınına dayandığı birdönemde; PKK, yurtdışında „Kurdlere ve Barzani’lere silahvermeyin“(!) kampanyaları organize ediyordu. İlişkide bulundukları Avrupalı bilim şahsiyetlere, akademik unsurlara, siyasi şahsiyetlere, ilişkide oldukları Avrupa sol komisyonlara, parlementolara mektuplar göndererek, bu kampanyayı organize etti. Hata, bu şahsiyetlerin kapıları çalındı, büroları ziyaret edildi ve bu mektuplar sunuldu. Konferanslar, tv programları yapıldı. Bu yetmedi, dört tane kadını, Kurd milli giysileriyle Almanya Parlementosuna göndererek, Almanya Parlementosu’nun Kurdlere silah verme kararı oylama saatinde; „Kurdlere ve Barzani’lere, peşmergeye silah vermeyin“ protestosu gerçekleştirdiler. Bu Peşmerge güçlerinin kırılmasını ve Güney Kurdistan’ı işgal beklentisi içinde olan bir amaç içermiyor muydu?
Aynı kampanyanın içine „Die Lienke“adı altında bir Alman sol partiyi ve genel başkanını da mecliste; „kurdlere silah verme tasarısı“na ilişkin etkili muhalefet için hareket egeçirdiler. Tabi bütün bu vebalı ağır kampanyaya rağmen, Avrupa hükumetleri ardarda „kurdlere destek“ kararları aldı.
Murat Karayılan ve mensubu olduğu örgüt, silahlı güç ve parti, bugüne kadar bu konuda Kurd’lerden özür diledi mi?, Kurd kamuoyuna bi rözeleştiri yaptı mı?
Murat Karayılan söyleşide diyor ki:
„Biz Güney Kürdistan için de bir savunma gücüyüz. Kuzey Kürdistan’ın özgürlüğü için Türk devleti ile savaşıyoruz ama yaptığımız bu savaş tüm Kürtler içindir.“(!)
Eğer Murat Karayılan söylediği, „ama yaptığımız bu savaş tüm Kürtler içindir.“(!) belirmesi, samimi bir belirme ise, Güney Kurdistan’ı topyekün işgale kalkan İŞID ve soykırım hareketi döneminde, PKK’nin Avrupa’da „Kurdlere silahvermeyin“ kampanyası neyin nesiydi? Neden Murat Karayılan böyle bir kampanyaya ilişkin açıklama ile kendi belirlemesi arasında bu denli tezat bir duruma açıklama getirmiyor? Ya PKK,Peşmerge ve Güney Kurdistan’lıların dostudur ve savunurlar, ya da amaçladığınız kampanyalarla bu güçlerin kırılmasını ve Güney Kurdistan’ıni şgal edilmesini hedefleyen kampanyalar yürütmezler.
Tıpkı birinin „Şengal Irak'ın bir parçasıdır, Kurdistan toprağı değildir“ ile diğerinin „Şengal Kurdistan toprağıdır“(!) demesi gibi. Aynı şey „Ya PKK Güney Kurdistan kazanımlarına ve Güney Kurdistan’ın siyasi iradesine saygı duyar ve ona göre bir duruş gösterir, Ya da; „Ya hep birlikte özgür olunacak ya da özgürlük hiç kimse için olmayacak“ mantığının bir parçası olmaz!
O dönemde PKK’nin Avrupa’da yürüttüğü o kampanyaların Kurdlere nasıl bir yararı vardı? Kim PKK’nin önüne böyle bir hedef koydu?
PKK Merkez Karargah Komutanı Murat Karayılan, StêrkTV’de verdiği demecin bir başka yerinde:
Aynı şekilde, daha saldırı başlamadan, elinde bir mikrofonla „Peşmerge kaçiyor“ diye haber yapan PKK televizyonunun bir kadın spikerinin o anda orda hazır olması pilanının, Avrupa’daki „anti Güney Kurdistan kampanya“nın bir parçası olduğu gerçeğine neden değinmiyor? Butün girişimlerin Kurdlere zarar verme ile „tüm kurdler için savaşiyoruz“(!) arasındaki ciddi çelişkinin nedeni ne?
PKK, yıllardır Güney Kurdistan siyasi iradesini ayaklar altına alan bir siyaset yürütmektedir. Sürekli Güney Kurdistan’daki Kurd kazanımlarını tehlikeye sokan, tehdit eden bir siyaset izlemektedir. PKK’nin Güney Kurdistan topraklarındaki kalışı, ne Güneyli Kurd halkının rızası ve ne de Güney Kurdistan’lı siyasi iradenin rızasıdır. Direkt PKK’nin Güney Kurdistan siyasi iradesini tanımayan bir duruştur.. Kaldığı yerleri o toprakları zorla işgal mantığı ile kullanmaktadır.
Aynı tavrı, Doğu Kurdistan siyasi parti ve o parçanın siyasi iradesine karşı da göstermektedir. Doğu Kurdistan Peşmergeleri kendi topraklarına yerleşmek istedikleri zaman, İran’dan önce, PKK silahla karşı çıktı ve birçok ölüm olayı da yaşandı. Doğu Kurdistan’lı siyasi güçlerin kararlı tavrı ve yoğun tepki karşısında geri adım attı ve Doğu Kurdistan Peşmergeleri kendi mücadele alanlarına ancak yerleşebildi.
Murat Karayılan; „Güney Kürdistan’daki kazanımları kendi kazanımlarımız olarak da görüyoruz.“ diyor. Bu aynı zamanda Kurdistan’nın her parçasındaki kazanım, genel olarak Kurd halkı ve Kurdistan’ın kazanımları anlamına gelir. Peki bu, Duran Kalkan’ın; . „Ya hep birlikte özgür olunacak ya da özgürlük hiç kimse için olmayacak. Bunu herkes bilmeli”(! )tehdidi ile; Murat Karayılan’ın belirttiği, her parçadaki kazanımı kendi kazanımı olarak görme stratejisine yüzde yüz ters ve Kurdistan’a hizmet etmeyen bir belirme olduğunu neden eleştirmiyor ve karşı çıkmiyor? Yoksa Murat Karayılan bu belirlemeyi iş olsun diye mı yapiyor?
Murat Karayılan, Güney Kurdistan savunma güçlerinin kendi topraklarında konumlanmalarına ilişkin de bir belirleme yapiyor. Bu belirleme de, parçaların özgül çıkarlarına ters bir belirleme. Bu da gösteriyor ki PKK yöneticilerin kafasında; „her parçanın kazanımı, genel Kurdistan’ın kazanımı ve korunmalı, iradesine saygı duyulmalı“ gerçeğine terstir. Diyor ki:
„Mesela soruyoruz, buna ne gerek vardı? Güney Kürdistan’daki kazanımları kendi kazanımlarımız olarak da görüyoruz. Bu uğurda büyük emekler veren, mücadele eden kahraman Güney Kürdistan halkı, fedakar pêşmergeleri bizim için hiçbir zaman hedef olmaz. Biz böyle birşeyi hiç düşünmemişiz.“(!)
PKK’nin başını çeken kadrolar gerçekten eğer, Güney Kurdistan’ı tehdit eden ve çıkarlarına ters bir tehdit oluşturmuyorlarsa, o zaman neden Güney Kurdistan ulusalgüçleri’nin kendi topraklarında konumlanmalarına karşı bir panik gösteriyor ve „buna ne gerekvar“ diyorlar? Eğer gerçekten PKK’nin Güney Kurdistan savunma gücüne karşı; „Bu uğurda büyük emekler veren, mücadele eden kahraman Güney Kürdistan halkı, fedakar pêşmergeleri bizim için hiçbir zaman hedef olmaz. Biz böyle birşeyi hiç düşünmemişiz.“(!) gibi bir duruşu varsa ve bu açıklaması samimi bir açıklama ise, neden o zaman Kurdistan ulusal ordusunun bölgeye yerleşmesine „Çatışma amaçlı“ gösteriyor?
PKK, bir Kuzey Kurdistan’lı hareket olarak, neden ta 1991’den beri Güney Kurdistan topraklarında, Güney siyasi iradesine savaşmayı dayatiyor? Bu Murat Karayılan’ı boşa çıkaran birgerçek değil mi?
Hem; „Halkımızın Güney Kürdistan'daki kazanımları öyle kolay elde edilmemiştir, yüzbinlerce insanımız bu uğurda şehit oldu, Enfaller, Halepçeler yaşandı. Bu yüzden Oraya ‘bir yerleri alalım da kimseyi oraya bırakmayalım’“(!) deniliyor, hem de Güney Kurdistan siyasi iradesini ayaklar altına alan bir provakatif savaş yöntemi izleniyor. Bu ne parça çıkarına, ne de genel Kurdistan çıkarına hizmet etmiyor. PKK bunu bile bile yapıyor.
06.08.2019