Herhangi bir milletin kurtuluş ve özgürlük mücadelesini asıl amacından saptırarak zora sokan ve neticede de o millete ağır bedeller ödeten siyasi hareketler, eğer yanlışta ısrarı siyaset sanmıyorlarsa, genelde başkalarının kontrolünde olan ve milli özelliklerden yoksun siyasi yapılardır.
Bu temel prensipten hareket edecek olursak bundan yaklaşık 35-40 yıl önce Kuzey Kürdistan'da siyaset sahnesine sürülen PKK Hareketinin de milli özelliklere ve Kürd Sosyolojisine aykırı bir biçimde ortaya çıktığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Kürd Ulusal Meselesine sınıfsal bir perspektifle yaklaşan PKK Hareketi daha işin başlangıcında, Kürd Halkının özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine büyük emekler vermiş ve yine o dönemin koşullarında önemli bedeller ödemiş olan mevcut Kürd yapılarına saldırarak tamamını bir çırpıda hain ve korkak ilan etmiştir.Bunlarla da yetinmeyen PKK Hareketi ilhamını Mahir Çayan öğretisinden alarak Kuzey Kürdistan'da daha çok milli ve yurtsever özelliklere sahip AĞA, BEY, ŞEYX vb. niteliklere sahip aileleri düşman, hain ve işbirlikçi ilan ederek şiddetle bunların üzerine yürümüş ve adeta kendisini bölgemizin tek hâkimi durumuna taşımıştır.
Bu arada oğulu babaya, kızı anaya karşı kışkırtarak Kürdün geleneksel kültürünü adeta yerle bir ederek sözde özgür ve bağımsız kişilikler yaratmaya yönelmiştir. Bütün bu sekter ve Kürdü Kürde düşmanlaştıran PKK pratiğine, TC Devleti bir taraftan seyirci olurken diğer taraftan ise neredeyse alkış tutarak destek olmuştur. PKK Hareketi bu şiddete ve silaha dayalı pratiği ile bir taraftan Kürdistan'ın mazlum ve olaylara hâkim olamayan gençliğinin üzerinden sözde devrim ve destanlar yaratırken diğer taraftan PKK'ye her türlü lojistik destek sunan Güney, Doğu ve Güneybatı Kürdistan'da PÇDK, PJAK ve PYD adlarıyla kendisine bağlı bir takım partileri örgütleyerek bahsi geçen parçalarda Kuzey Kürdistan benzeri hareketlere soyunmuş, bu parçalarda yaklaşık 100 yıldır mücadele ederek bir takım mevzilere ve kazanımlara sahip Kürd yapılarına da saldırarak Kürdler arası yeni bir takım düşmanlıklara sebep olmuş ve binlerce Kürdün birbirini katletmesinin ve kardeşin kardeşe düşman olmasının ortamını yaratmıştır.
Burada asıl dikkati çeken husus her fırsatta halkların kardeşliğini en ateşli biçimde savunan PKK Hareketinin ne yazık ki Kürdlerin kardeşliği ve birliği için zerre kadar emek sarf etmemesi ve bu konuda samimi olmamasıdır. İşte yukarıda anlatmaya çalıştığımız bu pratiklerin tamamı Mahir Çayan taraftarları olan Duran Kalkan, Mustafa Karasu ve ekibi tarafından hayata geçirilmiştir.
Kuzey Kürdistan halkının başına her gün yeni belalar açan PKK Hareketi özellikle Devrimci Halk Savaşı, Demokratik Özerklik ve Hendek-Barikat olaylarıyla yanlışlarında ısrar ederken Kuzey Kürdistan’da uğradığı hezimet sonunda bölgede yaşayan Kürd Halkına da telafisi mümkün olmayan büyük mağduriyetler yaşatmıştır. İşte bütün bunların sonucudur ki düne kadar milyonları alanlara toplayanlar içinden geçmekte olduğumuz bu kritik süreçte 100 kişiyi dahi bir araya getiremiyorlar. Elbette ki mevcut ceberut devletin baskıları ve zulmü bir gerçekliktir. Ancak asıl gerçeklik ise PKK’nin yıllardır uyguladığı yanlış ve sekter politikalar karşısında son dönemde uyanan Kürd Halkının ortaya koyduğu tutumdur.
Geldiğimiz bu noktada PKK’nin 35-40 yıldır ortaya koyduğu yanlış siyaset ve buna bağlı yanlış pratiğin sonucu bölgede 5.000 Kürd köyü boşaltılmış, 40.000 dolayında Kürd genci şehit olmuş, 10 binlerce gencimiz zindanlara atılmış, 7-8 milyon Kürd yurdunu terk ederek metropollerde rezil bir hayata mahkum edilerek asimilasyonun acımasız çarklarında kendi milliyetinden ve kültüründen uzaklaşarak birçok hakaret ve haksızlığa maruz kalmıştır. Son dönemde ise PKK’nin Güney Kürdistan topraklarını kullanarak TC Devletini tahrik etmesi sonucu işgalci TC Devletine muazzam bir bahane yaratarak Güney Kürdistan topraklarının da bir kısmının işgaline ve oradaki mazlum Kürdlerin de mağduriyetine neden olmuştur.
PEKİ, BÜTÜN BUNLARIN TELAFİSİ MÜMKÜN OLUR MU?
Gelinen noktada çok zor olsa da elbette ki mümkündür. Şayet nereden başlanmalı deniyor ise evvel emirde PKK Hareketi kendi 35-40 yıllık siyasetini ve pratiğini yeniden gözden geçirip sorgulayarak başta zarar verdiği diğer Kürd siyasi yapılarına samimi bir özeleştiri yapmalı, ayrıca büyük şahadetlere ve mağduriyetlere sebep olduğu için mazlum ve fedakâr Kürd Halkından açık bir biçimde özür dilemelidir. En önemlisi ise Kürd Halkının tepesine musallat etmiş olduğu ırkçı şoven sol unsurlardan kendisini kurtararak milli bir çizgide diğer Kürd kardeşleriyle birlikte omuz omuza vererek Kürdistan’ın kurtuluşu ve özgürlüğü için mücadele etmelidir. Ayrıca Mazlum Kobani ve ekibinin Rojava’da başlattığı Kürd kardeşliği perspektifi ve mücadelesine hiç bir şekilde müdahil olmamalıdır. Bütün bunların aksine durumun ise başta PKK olmak üzere tüm Kürdlerin kıyameti olacağı asla akıllardan çıkarılmamalıdır.
Saygılarımla
27/06/2020 İST.