M. Hüseyin TAYSUN
Yakın zamanda Irak’ ta batılı devletlerin de desteğiyle iktidara getirilen Kazımi yönetiminin bölgede önemli bir güç olan Kürdlere yönelik mevcut sorunları çözmeye dair yaklaşımları Kürdlerin lehine önemli bazı gelişmelere sebep olmaktadır. Özellikle 140. Maddenin hayata geçirilmesi ile bağlantılı bu gelişmeler bölgemizde siyaset ile uğraşan tüm çevreler gibi bizlerin de yakından izlediği bir konudur.
Irak merkezi hükümeti ile Kürdistan Federal yönetiminin aralarındaki mevcut sorunları çözmeye yönelik müzakerelerini, içinde bulunduğumuz bu hassas süreç açısından oldukça önemli görmekteyiz. Kürdistan yönetiminin bir taraftan Korona illeti ile diğer taraftan da mevcut ekonomik sorunlarla boğuştuğu bu dönemde içimizdeki hainlerin geliştirdiği saldırı ve provokasyonlar son derece manidar olduğu gibi Kürdistan yönetiminin reform çalışmalarını da büyük ölçüde aksatmaktadır.
Esasen geçmişten günümüze özgür Kürdistan topraklarında yaşanmakta olan ve Kürdistan Federal yönetimini fazlası ile zora sokan olayları dikkatlice incelediğimizde Kürdlerin aleyhine gelişen tüm olaylarda sömürgeci İran ve Türkiye devletlerinin fesat parmaklarını, ayrıca sinsi ve düşmanca bir rol oynadıklarını rahatlıkla görebiliriz. Bunun en somut örneklerini Kerkük ve Şengal’deki işgalde ve ihanette görmüştük. Kürdistani bölgelerin istikrarsızlığını hedefleyen sömürgeci İran ve Türkiye devletlerinin taşeron örgütleri rolündeki Haşdi Şabi ve PKK’nin geliştirdiği saldırıların ve provokasyonların tamamı ile Kürdistani kazanımlara ve Federal Kürdistan yönetiminin iradesini kırmaya yönelik olduğu da bilinmektedir. Yüz binlerce kahraman Peşmerge’ nin kanlarıyla elde edilmiş olan kazanımlara yönelik bu saldırıların hiçbir haklı gerekçesi olmayacağı gibi akıl, vicdan ve sorumlulukla da izahı mümkün değildir.
Uluslararası bazı hâkim devletlerin son dönemlerde Kürdistan Federal Devletindeki bir takım reformçalışmalarını büyük bir ilgi ve sempati ile izlediği aynı zamanda Ortadoğu’ yu kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etmeye çalıştığı ve Kürdler için de bir takım olumlu projelerinin olduğunu yüksek sesle dile getirdiğibu hassas aşama; ayrıca da bir takım sorumlu dost çevrelerin Kürdler arası birliği hayata geçirmek için çırpındıkları bu süreç elbette ki bizler açısından oldukça önemli bir değere sahiptir.
Ancak bu gelişmeleri yakından izlemeye çalışan Kürdistan Federal Devletini yöneten kadroların, özellikle de Sayın Mesud Barzani’ nin PKK ile Haşdi Şabi’ nin tüm düşmanca davranış ve kışkırtmalarına karşı Kürdler arası çelişkileri büyük bir sabır, metanet ve ustalık göstererek suhuletle yönetmesi ve bu çelişkileri tamamen ortadan kaldırmaya çalışması takdirle karşılanacak bir tutumdur. Kürdlerin herhangi bir zarar görmemesi uğruna Kürd’ ün kanını diğer bir Kürde haram kılan bu yüce anlayışa rağmen kendi örgütsel ve kişisel çıkarları uğruna Peşmerge’ yi şehit edecek kadar alçalan ayrıca da Kürdistan yönetiminin iradesini yok sayarak Kürdistani kazanımlara saldıran bu zavallı çevrelerin bir gün tarih önünde Kürd Halkına hesap vermelerini hiçbir gücün engelleme şansı olmayacağını bilince çıkarmalarını kendisine Kürdüm diyen herkesin hiçbir şarta bağlı olmadan isteme hakkı vardır.
Kuzey Kürdistan’ da bir takımderin güçler vasıtasıyla siyaset arenasına sürülen ve aradan 40 yıl geçmiş olmasına rağmen Kürdler adına tek bir kazanımın dahi sahibi olmayan, ayrıca bu güne kadar her türlü şiddete başvurmasına rağmen kendi önderleri olan Apo’ nun köyünü dahi özgürleştiremeyen PKK Hareketinin, Sayın Mesut Barzani ve Kürdistani iradenin büyük bir sabırla yönetmekte olduğu Kürd Ulusal Mücadelesine saygı duymaktan başka bir çaresi yoktur.
İçinden geçmekte olduğumuz bu kritik süreçte sorumlu bütün Kürdistani çevrelerin büyük bir sorumluluk içerisinde PKK’ nin bu sekter davranışlarına karşı tutum alması hem ahlaki hem de vicdani bir sorumluluktur. Biliyor ve umut ediyoruz ki tabanının yurtseverliği tartışılmayacak kadar açık olan PKK’ nin yöneticileri de akıllarına başlarına devşirerek ve Kürdlere karşı bu tutumlarını yeniden gözden geçirerek kendi kardeşlerinin yanında, mazlum Kürd Halkının yanında saf tutarlar.
Halkların kardeşliğini dillerinden düşürmeyen Kandil baronlarına dostça ve kardeşçe son çağrımız,Kürdlerin kardeşliği doğrultusunda yeni ve doğru bir politika geliştirmeleridir.Saygılarımla.