Avrupa Komisyonu başkanlığı ve iki defa İtalya başbakanlığı yapan Prodi euronews’e verdiği mülakatta AB liderlerinin Brexit’ten Covid 19’a yeni jeopolitik ve sağlık sorunlarıyla cesaretle yüzleşmesi gerektiğini belirtti. AB’de oy birliği şartını eleştiren Prodi, dış politika eksikliğine vurgu yaparak ” Libya’nın kontrolünün Rusya ve Türkiye’nin elinde olmasını kabul edemeyiz.” dedi.
Alberto de Filippis, euronews: Profesör geçmişte Avrupa Birliği’ne liderlik ettiniz ve Avrupa projesini her zaman desteklediniz. Şu an muhalif bir tutumunuz var. Topluluk kararlarında oy birliği şartını eleştirerek hiç bir demokratik sistemin bu şekilde çalışamayacağını savunuyorsunuz. Yeni Avrupa Birliği eskisi gibi çalışmıyor mu?
Romano Prodi, Eski İtalya Başbakanı ve Eski Avrupa Komisyonu Başkanı: Oy birliğini hep bir utanç kaynağı olarak gördüm ve sözlerinize katılıyorum. Bu metotla yönetemezsiniz. Artık dış politikamızın olmamasını kaldıramayız. Libya’nın kontrolünün Rusya ve Türkiye’nin elinde olmasını kabul edemeyiz. Irak’taki savaş gibi konularda oy birliğine ihtiyacımız olduğu için nasıl bir karar alınacağını bilememek gibi bir durum olamaz. Bazı Avrupa ülkelerin bu durumun farkında olduğuna inanıyorum. Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya yeni bir grup oluşturup sonunda Avrupa politikasında bazı şeyleri harekete geçirmesi gerekiyor.
Alberto de Filippis, euronews: Ukrayna dosyasını, Belarus sınırındaki sorunları, Rusya’dan doğal gaz tedariğini düşündüğümüzde Avrupa genelde kağıttan kaplan olmakla eleştiriliyor. Sizce ABD ve Çin gibi rakiplere karşı performansımız nasıl?
Romano Prodi, Eski İtalya Başbakanı ve Eski Avrupa Komisyonu Başkanı: Bir tarafta Atlantik İttifakı var ki bu en başından beri Avrupa ülkelerini bir arada tutan bir etken. Diğer taraftan da bir sadakat var ki bence bu gerekli, faydalı ama pasif bir etken.
Avrupa politikalarının Avrupa’da belirlenmediğini söylememiz gerekiyor. Başka yerlerde başkaları tarafından belirleniyor. Avrupa’nın kendi ordusuna ihtiyacı var, NATO için bile. Afganistan’dan çekilirken bize haber verilmemesinden şikayet ediyoruz. Müttefike haber verilmeyen bir ittifak olamaz.
Alberto de Filippis, euronews: Birlik tarihi boyunca bir çok krizden geçti. Fakat Brüksel ile Polonya ve Macaristan gibi ülkeler arasındaki çekişmelerin zarar verme potansiyeli daha büyük gibi görünüyor. Bu işin sonu sizce nereye varacak?
Romano Prodi, Eski İtalya Başbakanı ve Eski Avrupa Komisyonu Başkanı: Burada Birliğin temel değerlerin üzerinden yürüyen bir çatışma var ama Polonya ve Macaristan’ın hata yaptıklarını anlayacağına eminim. Burada ilerlemeci bir bilinç söz konusu. Demokrasi sabır gerektirir. Ben bu ülkelerdeki durumun değiştiğini gözlemliyorum o nedenle iyimserim.
Alberto de Filippis, euronews: Brexit sonrası Avrupa’daki roller bir anlamda yeniden dizayn edildi. Örneğin İtalya ve Fransa arasındaki yeni anlaşma. Yeni düzende Almanya ve Fransa’nın lokomotif konumu değişiyor mu?
Romano Prodi, Eski İtalya Başbakanı ve Eski Avrupa Komisyonu Başkanı: Kesinlikle hayır. Avrupa Fransa ve Almanya gibi iki pistonu olmadan hiç bir yere gidemez. Fakat İtalya, Almanya Fransa ve İspanya ile birlikte bu motorun çalışması için hayati öneme sahip parçalarından biri.
Alberto de Filippis, euronews: Biraz da paradan bahsedelim. İyileşme Fonu’ndan faydalanmak için reform şartı bulunuyor. Verilecek paranın bu reformlara bağlanması teoride kalmayarak somut şartlarla sunulacak. Ne düşünüyorsunuz?
Romano Prodi, Eski İtalya Başbakanı ve Eski Avrupa Komisyonu Başkanı: Bence tek çıkış yolu reformlar yapmak. Bundan eminim. Ekonomi konusunda ileri doğru bir adım atıldı ama politika konusunda bu henüz yapılmadı.
Çok açık bir mesaj var; ilerlemek için herkes üstüne düşeni yapmalı. Reformlar dışında bir çıkış yolu yok. Geçmişte bu reformlar bir zorlamayla değil birlik içerisinde uyumlu bir şekilde yapılmıştı. Ama artık Avrupa Birliği’nin reformların hayata geçip geçmediğini kontrol etmek için belli bir sertlik kullanması gerektiğini düşünüyorum.
Alberto de Filippis, euronews: Euro para biriminin 20’nci yıld önümü yaklaşıyor. Hızlı bir değerlendirme yapabilir misiniz? 20 yıl önce daha iyi ya da daha farklı ne yapılabilirdi?
Romano Prodi, Eski İtalya Başbakanı ve Eski Avrupa Komisyonu Başkanı: Çok iyi bir başlangıç yaptı. Fakat sonrasında krizler ve karar alıcıların hataları yüzünden işler kötüye gitti ve Euro eski imajını kaybetti.
Euro’nun hala çok gerekli olduğuna inanıyorum. Şu anda dolara eş değer olmasa da dünyanın en önemli para birimlerinden birisi. Evet dolar kadar güçlü değil ama göz ardı edilemeyecek bir para birimi
Alberto de Filippis, euronews: İtalya’da cumhurbaşkanlığı yarışı yakında başlayacak. Herkes Sayın Draghi’nin başbakan olarak ekonominin dümeninde kalmasını istiyor ama aynı zamanda cumhurbaşkanı da olmasını istiyor. Sizce bu nasıl olacak?
Romano Prodi, Eski İtalya Başbakanı ve Eski Avrupa Komisyonu Başkanı: Hiç bir fikrim yok çünkü Draghi’nin planının ne olduğunu bilmiyorum. Karar sağ duyulu bir şekilde, huzurlu bir ülkede siyasi çatışma olmadan alınmalı.
Tabi sonuçta bunun Draghi için kişisel bir tercih olacağını da unutmamak lazım.
İlk sorulacak soru niyetiniz ne olmalı? Bir çok kişi halihazırdaki cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’nın görev başında kalacağını düşünüyor. Mattarella ise dönem sonunda görevi bırakacağını açıkladı. Draghi de kararını yakında verecektir.
Alberto de Filippis, euronews: Bir anlamda Avrupa’ya olan sevginizin ilanı olan bir kitap yazdınız. En çok gurur duyduğunuz şeyleri ve nedenlerini paylaşabilir misiniz?
Romano Prodi, Eski İtalya Başbakanı ve Eski Avrupa Komisyonu Başkanı: Kitabıma elbette memleketim olan Bologna’dan başladım. Ortaçağdan beri tüm Avrupa’dan öğrencileri çeken bir şehir.
Avrupa çok zorlu dönemlerden geçti savaşlar, iki dünya savaşı arasındaki gerilimler. Bunun sonucunda büyük devlet adamları bunun değişmesi gerektiğini anladı. Ventotene Manifestosunu yazdılar ve macera başladı. Bunlar çok duygusal anlardı. Tabi eğlenceli zamanlarda oldu, dünya kupasında Zidane’ın Materazzi’ye attığı kafa gibi.
Tabi Erasmus programının başlatılması, euro da çok önemliydi. Avrupa’nın tarihi karmaşayla doludur ama aynı zaman heyecan vericidir.