Stratejist Metin Gürcan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya ziyaretini Deutche Welle’ye değerlendirdi. Gürcan'a göre Ankara ABD ve Rusya arasında bir seçim yapmak zorunda kalacak ve Putin, Erdoğan üzerinden Batı’yı krize sokmak istiyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve beraberindeki çok sayıda bakanla birlikte 10 Mart Cuma günü Moskova’da olacak. Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Putin’le Suriye’deki gelişmeleri masaya yatıracak olması ziyareti tüm dünya açısından kritik hale getirdi. Stratejist ve güvenlik uzmanı Metin Gürcan, Erdoğan’ın Moskova ziyareti ile ilgili DW Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Erdoğan’ın Moskova ziyareti, iki ülke açısından ne ifade ediyor?
Ziyaretin ekonomik ve güvenlik (Suriye) olmak üzere iki boyutu var. Geniş bir heyetle gidiyor Erdoğan Moskova’ya. Enerji, turizm, inşaat alanında ciddi görüşmeler, ciddi anlaşmalar yapılacak. Ziyaretin Suriye boyutu da çok önemli. Rusya, Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin Bab’dan aşağıya inmesini, Rakka operasyonuna katılmasını istemiyor. Bab’ın güneyindeki hava hakimiyetinin Rusya’nın olması doğrudan Türkiye’nin Menbiç konusundaki tezlerini zayıflattı. Fırat Kalkanı operasyonunu IŞİD’le mücadele için yapan Türkiye’nin şimdi bir cephesi kalmadı. Bu yüzden Türkiye’nin ya kademeli olarak birliklerini çekmesi ya da Cerablus, Bab, Çobanbeyli üçgeninle kazanımlarını konsolide etmesi gerekiyor. Yani Rusya, bir şekilde Fırat Kalkanı operasyonunun Bab’ın güneyine inmesini engellemiş oldu. Bunun ABD’nin de bilgisi dahilinde olduğu kanaatindeyim. Suriye’nin kuzeyi de çok dinamik. Bir anlamda, Türkiye’nin hem Washington’ı hem Moskova’yı idare kapasitesi azalıyor. Putin de buna oynuyor. Ankara eninde sonunda "ABD mi Rusya mı" diye bir seçim yapmak zorunda kalacak. Putin de Türkiye’yi kazanmak istiyor.
Ankara-Rusya yakınlaşması, Erdoğan’ın Avrupa’yla yaşadığı gerilimin tırmanmasında rol oynuyor mu?
Putin neden Türkiye’yi kazanmak istiyor. Çünkü Türkiye’yi stratejik bir müttefikten öte bir truva atı gibi görüyor. Çünkü NATO’yu, Batı’yı Türkiye üzerinden sarsmak derin bir krize sokmak istiyor. Putin, Batı güvenlik sisteminde Türkiye üzerinden bir gedik açmak istiyor. Eğer Putin, Türkiye’yi NATO'dan uzaklaştırırsa bu Rusya için bir kazanım olur. Rusya, Batı bloğunu yapısal bir krize sokmak istiyor, Erdoğan da bu bloğun kurulmuş, kurumsallaşmış yapıları olana AB’ye ve NATO’ya sistem dışı meydan okumalar yapıyor, Rusya’nın görmek istediği bir şeyi yapıyor. Bu durum, Rusya için bulunmaz bir fırsat. Rusya’nın eli güçleniyor ancak tamamen duygusal ilerleyen Türk dış politikası zorlanıyor. Türkiye’nin bu politikadan uzaklaşması gerekiyor.
Moskova, İsrail Başbakanı Netanyahu ile Erdoğan’ı aynı zamanda ağırlıyor. Rusya, İsrail-Ankara ilişkilerinde nasıl bir rol oynayabilir?
Rusya, Ortadoğu’da giderek artan bir profil çiziyor, başat bir aktör haline gelmeye başlıyor. Amerika’nın ise bölgeden çekilen bir güç olduğunu görüyoruz. Ortadoğu ile ilgili meseleler Rusya’da tartışılıyor artık. Son günlerde Suudi Arabistan Kralı'ndan tutun, İran’ın, Mısır’ın yöneticileri Rusya’da temaslarda bulundu. Bu durum tüm dünyada tartışılıyor ancak Rusya’nın Ortadoğu’da ajandasının ne olduğu, nasıl bir Ortadoğu istediği, mevcut kaosu mu yönettiği yoksa kaosa çözüm mü istediği konuları muğlak. Rusya renk vermiyor. Bu yüzden gizli ajandasının olup olmadığı soruluyor. Türkiye’nin de daha duygusal dış politika yerine daha rasyonel politika geliştirmesi gerekiyor. Ancak böyle bölgedeki varlığını, gücünü çevresine hissettirebilir. Rusya; İran’ın bölgede artan etkisinden rahatsız, dengelemek istiyor. Amerika da bunu destekler görünüyor. Antalya’da Rus ve Amerikan genelkurmay başkanlarının biraraya gelmesi hiç de tesadüf değil. Birlikte nasıl hareket edip edemeyeceklerini konuşuyorlar belki. Tabii ki Türk genelkurmay başkanı da bu toplantıda vardı ama en üst görüşmeler ABD ile Rusya arasında yapılıyor.
Suriye’deki operasyonlarda ABD-Rusya ve Türkiye işbirliği nasıl ilerleyebilir?
Suriye’nin güneyi, güney batısı Amerika’nın nüfuz bölgesi oldu. Suriye’nin batısı da Rusya’nın nüfuz bölgesi. Suriye’nin kuzeyinde ne olacağı da tartışmalı. Rusya, Amerika’ya “Irak’ın kuzeyi zaten senin, Suriye’nin kuzeyi benim olsun” diyor. Amerika da “Fırat’ın doğusu benim, batısı senin” diyor. Yani, ortada bir Kürtleri paylaşma durumu var. Amerika, Rakka’ya da tek başına gitmek istiyor. İşte bunun tartışmasını, görüşmelerini yapıyor Rusya ve Amerika. Suriye’nin kuzeyi nasıl olacak, nasıl hareket edilecek. Suriye’nin kuzeyi konusunda Türkiye hızla bu karar noktasına doğru ilerliyor. Türkiye’nin tüm bu olanları iyi analiz edip, pozisyon geliştirmesi kaçınılmaz.
Trump’ın Suriye politikası nasıl işliyor, ABD’nin Menbiç’e asker konuşlandırması ne anlama geliyor?
ABD'nin Menbiç'e asker konuşlandırması, PYD’nin hem Rusya hem ABD ile etkin irtibatta olduğunu ve Rusya’nın da sahada anlık işbirliği için PYD ile iletişim, ilişki kurabildiğini, görüştüğünü gösterdi. Görülen o ki; PYD hem ABD’yi hem Rusya’yı idare edebiliyor. Bütün bunları Türkiye için de anlamı şudur ki; Suriye’de Türkiye için askeri anlamda seçenekler azalıyor, diplomasiyi öne alan yumuşak ve akıllı gücün öne çıkması gerekiyor. Türkiye, Suriye anayasasının yapım sürecinde aktif rol oynayabilir, mülteciler konusunda aktif planlar geliştirebilir. Kesin bir şey var, tekrarlayalım: Fırat Kalkanı harekatının Suriye’de misyonunun tamamlandığının, bundan böyle etkisiz olacağının görülmesi gerekiyor. Son kertede iki büyük güç; Rusya ve Amerika üst katta görüşüp, tartışıyorlar. Trump’ın Suriye politikasına dair işaretler de güçleniyor. Deniz piyadelerinin topçu ve zırhlı birliklerini Suriye’ye göndermesi kendi imkanlarının yanı sıra Suriye’den de destek alabileceğini gösterdi. Rusya’dan da destek alabilir ama Rakka operasyonunu tek başına da yapabilir. Bu Türkiye’nin oyun dışı kalabileceğine de işaret ediyor.
Peki, Erdoğan-Putin görüşmesinden bir sonuç çıkar mı?
Kesinlikle çıkmayacak. Çünkü Rusya Ortadoğu’da birilerini sürekli dinliyor, vadedecekmiş gibi yapıyor, uzun dönemli stratejik ittifaka yeşil ışık yakmıyor. Halen nasıl bir Suriye modeli istediği konusunda da net hareket etmiyor. Ortadoğu bugüne kadar kendisi için önerilen projeleri hep kustu. Son durumda Rusya’nın Amerika’yla kuracağı iletişim ve ilişkinin boyutu geleceğe dair öngörülerde bulunmamızda belirleyici olacak.
Yazıyı kaynağından okumak için buraya tıklayınız.