Anayasa Referandumu Sonuçları Kürtlere Yeni İmkanlar Sunuyor
Anayasa değişikliği referandumunda, kesin olmayan sonuçlara göre, ‘’Evet’’ oyları %51.4, ‘’Hayır’’ oyları da %48.6 olarak açıklandı. Diğer seçimlere göre Referandum seçimine katılım oranının biraz daha yüksek olduğu görünüyor: %85. Kürdistan’da ise katılım oranı 1 Kasım 2015 seçimlerine göre %5 daha düşük.
CHP ve HDP’nin sonuçlara itirazları da elbette ki gözardı edilmemelidir. Açıklanan sonuçlar ile ilgili ciddi kaygı ve kuşkular sözkonusudur. Sonuçta ‘’Hayır’’ oyları ‘’Evet’’ oylarından bir-iki puan daha fazla olsaydı da , sorunun analizi ve değerlendirme tarzımızda ciddi bir değişikliğe yol açmayacaktı.
Anayasa Referandumu OHAL ve savaş ortamında Kürtlerin ve toplumun en geniş kesimlerinin iradelerini yok sayarak, bir dayatmayla gündeme geldi. Kürdistan halkının özgür bir iradeyle tercihini yapabileceği bir ortam yoktu. Kürtlerin varlığını, hiçbir hak ve özgürlüğünü içermeyen hem mevcut Anayasa, hem de 18 maddelik değişiklik önerisinin sunulduğu Referandumda, ‘’Evet’’, ‘’Hayır’’ ve ‘’Boykot’’ oylarının tümünde en belirleyici kesim yine Kürtler olmuştur.
Kürt oylarının dengeli bir şekilde ‘’Evet’’ ve ‘’Hayır’’a dağılımı, Kürdistan’da sandığa gitmeme oranının genel katılıma göre biraz daha yüksek olması, dikkat çekicidir.
Kürdistan’daki oylar ve genel olarak Kürt oyları hem AKP,MHP,CHP’ye, hem PKK,HDP’ye, hem de Kürdistani partilere önemli mesajlar vermektedir.
Referandum sonuçları mevcut krizin daha da derinleşeceğinin işaretçisi.
Kürdistanlılar olarak, referandum ile ilgili tutumlarımızdan dolayı birbirimizi itham etme, suçlama ve ilişkileri yıpratma yerine, ortaya çıkan tabloyu doğru bir şekilde tespit ve analiz ederek, ‘’bu sonuçlardan kendi lehimize nasıl yararlanabiliriz’’, sorusuna sağlıklı cevaplar bulmalıyız.
Türk egemenlik sistemini farklı siyasetlerle yürütmek isteyen partilerin ‘’aksesuarı’’, ‘’destekçisi’’ durumuna düşmeden, ‘’kendimiz’’ olarak bağımsız Kürdistani bir duruş sergilememiz gerekir.
Referandum sonuçlarıyla ilgili genel olarak şu tesbitlerde bulunmak mümkündür:
--Referandum’dan deyim yerindeyse,‘’kıl payı’’ ‘’Evet’’in çıkması, aslında bir kilitlenme durumudur. Bu şekliyle Erdoğan ve AKP 2019’da yapılacak olan seçimlere kadar, bıçak sırtında bir sürece girdiler. Referandum’dan geçen ‘’Başkanlık Sistemi’’, 2 yıl içinde Erdoğan için tam tersine de dönebilir. Sonuçlar AKP’nin de kendi içinden fire verdiğini gösteriyor.
--‘’Hayır’’ oylarının oranı, Kemalist, Ulusalcı kesimlerin, CHP’nin , Türk sol kesimlerinin, HDP’nin ‘’hayır’’ının yanı sıra, MHP’nin de Türkiye’nin bir çok şehirinde ‘’Hayır’’ , Kürdistan’ın bazı şehirlerinde de ‘’Evet’’ dediğini gösteriyor. CHP ve MHP için de stresli ve kaotik bir süreç başlayacak.
-- Dikkat çekici önemli bir veri de, gerek ‘’Evet’’ ve gerekse de ‘’Hayır’’ cephesinin Kürdistan’dan gelen oylardan ‘’memnun olduklarını’’ beyan etmesidir.
-- Alınan ‘’Evet’’ oyları esas alındığında, AKP’nin Kürdistan’daki oylarını artırdığı görülmektedir. AKP, hem PKK, HDP’nin yanlışlarından yararlanmış, hem de CHP’nin kitleler nezdinde alternatif olamayışını kendi lehine kazanıma dönüştürmüştür.
-- HDP’nin, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra sürekli bir oy kaybına uğradığı gözlenmektedir. 1 Kasım 2015’te ciddi oy kaybına uğrayan HDP, 16 Nisan referandumunda da Kürdistan’da dikkate değer bir oy kaybına uğramıştır.HDP’nin oy kaybı, hem hendek, barikat siyasetinin yarattığı tahribatın dışa vurumudur, hem de istikrarsız, güven vermeyen siyasetin sonucudur.
--Kürdistan’da 1 Kasım 2015 seçimlerine nazaran sandığa gitmeme oranı %5 civarında artış göstermiştir. Seçmen herşeye rağmen ‘’ehven-i şer’’lerden birini seçmeyi tercih etmiştir. Kürdistan’daki sandığa gitmeme ve geçersiz oy oranındaki artışı da, bilinçli bir tutum, bir tepki olarak değerlendirmek mümkündür.
-- ‘’Hayır’’ oylarını doğrudan CHP, HDP ve ulusalcı, kemalist kesmlere destek olarak algılamak yanıltıcı olabilir. Bu tercihte karşılıklı tepki oyları da önemli bir rol oynamıştır. Kürdistan’daki ‘’Hayır’’ oyları tümüyle HDP ya da CHP’ye destek oyları değildir. Kürdistan halkı açısından, ‘’Hayır’’ oyları, büyük oranda, Türkiye Devleti’nin Kürt karşıtlığı, savaş, yıkım, ölüm siyasetine, OHAL’e , Rojava Kürdistanı’na yönelik saldırgan tutumuna karşı bir ‘’red’’ tutumudur. Elbette ki ‘’tek kişi yönetimi’’ne karşı da bir duruşu ifade ediyor. Türk toplumunda Irkçı, ulusalcı, şoven kaygılarla ‘’hayır’’ diyen küçümsenemeyecek bir kesim de vardır. Türk toplumunun ‘’Hayır’’ oylarında, ‘’Erdoğan karşıtlığı’’, ‘’tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak’’ anlayışı, ‘’sosyal yaşamın kısıtlanması korkusu’’, ‘’tek kişi otoriter yönetimine red’’ anlayışı ağırlıklı rol oynamakla beraber; savaşa ve yasaklara karşı duruşu da ifade etmektedir ‘’Hayır’’ oyları.
--‘’Evet’’ oyları da tümüyle AKP, MHP’ye , Erdoğan’a destek olarak değerlendirilemez.Erdoğan’a destek, dini kaygılar, Kürt karşıtlığı, ‘’Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’’ anlayışı, AKP iktidarının imkanlarından yararlanma, OHAL koşullarında yasaklama, korku ve tek yönlü propaganda, Türkiye’de ‘’Evet’’ oylarında en temel rolü oynamıştır.Kürdistan’daki ‘’Evet’’ oylarında, bu faktörlerin yanı sıra, PKK, HDP’nin 7 Haziran 2015’ten bu yana izlemiş olduğu yanlış şiddet siyasetinin ve onların Kürdistan halkının iradesini yok sayan dayatmacı anlayışlarının da büyük etkisi olmuştur.
-- AKP’nin 2002-2010 arası dönemdeki kısmi demokratikleşme girişimi, Kürt dili üzerindeki bazı yasakları fiilen kaldırması , Kürtçe TV vb. alanlarında atmış olduğu adımlar, Güney Kürdistan Federe Hükümeti ile geliştirilen ilişkiler, Sayın Mesud Barzani ile yapılan resmi görüşmelerde Kürdistan bayrağının dalgalandırılmasının; CHP’nin tarihsel olarak genel olarak Kürtler’in özelde dindar Kürt seçmenin bilinç altında oluşturduğu ’’otoriter’’, ‘’anti-Kürt’’, ‘’din karşıtı’’ korku ve tepkisiyle bütünleşmesi de ‘’Evet’’ oylarının Kürdistan’daki artışında kısmen etkili olmuştur diyebiliriz.
-- ‘’Evet’’in öne geçmiş olmasının ‘’Kemalistlerin yenilgisi’’ olarak değerlendirilmesi doğru değildir.Herşeden önce bu referandumun en ‘’kazançlı’’ partisinin aslında CHP olduğu gözardı edilmemelidir.’’Hayır’’ oyları daha çok CHP’ye kan vermiştir. Ayrıca Erdoğan ve AKP için aslında riskli bir süreç başlamıştır. Kemalizmin yenildiği iddiası da gerçeği yansıtmamaktadır. Kemalizmin en temel parametreleri olan ‘’Tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’’ siyaseti, otoriter yönetim anlayışı, Kürt karşıtlığı; 2002-2010 arası dönemindeki kısmi adımlar hariç, bugün AKP ve Erdoğan’ın da ana siyaset belgeleri olarak öne çıkmaktadır. Aynı siyaset farklı bir format ile sürdürülmektedir.
-- OHAL koşulları, savaş ortamı, baskı, tehdit, korku, yasaklamalar, gözaltı ve tutuklamalar ,muhaliflere yapılan medya ablukası, işten atmalar, kayyumlar, işadamlarına ekonomik tehdit ve baskılar, özellikle Kürdistan’da ‘’Evet’’ oylarının öne çıkmasında önemli bir etken olmuştur.Aynı gerekçeler, oluşturulan ‘’mağduriyet’’ tablosundan dolayı , kısmen de olsa ‘’Hayır’’ oylarının da sebebi olmuştur.
-- Referandumda dağınık bir tablo sergileyen Kürdistani siyasal potansiyel, sonuçta ‘’kendisi’’ için etkili bir siyaset yürütememiştir.’’Hayır’’ ve ‘’boykot, geçersiz oy’’ tutumu yurtsever potansiyelin öne çıkan tutumlarıydı. Az da olsa , bir kısım yurtsever potansiyelin, değişik sebeplerle ‘’Evet’’ oyu kullandığı da bir gerçekliktir. Ama tutumu ne olursa olsun, Kürdistan tarafı olarak bir milletin ve ülkenin temsilcileri olarak etkili bir duruş sergilenemedi, bu da ne yazık ki, sonuçta AKP, MHP,CHP’nin değirmenine su taşıyan bir rol oynadı.
-- Referandum süreci bir kez daha Türk partilerinden herhangi birinin özgürlük, demokrasi, adalet, eşitlikten yana ve Kürt sorununa adil, eşitlikçi çözüm gibi bir program ve anlayışa sahip olmadığını tartışmasız bir şekilde gözler önüne sermiştir. AKP ile yarıştırılan şey, ırkçılık, şovenizm, Kürt karşıtlığı, otoriterlik, savaş çığırtkanlığı, 94 Yıllık ‘’tekçi’’ anlayışın devamı olmuştur. Türkiye’de gerçek anlamda özgürlükçü, demokrat bir alternatifin olmayışı Türkiye halkı için bir talihsizlik olduğu gibi, Kürdistan halkı açısından da kendi yolunda yalnızlığın devamı anlamına gelmektedir.
-- Referandum sonucu ortaya çıkan tablo, ‘’tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak’’ diyen ‘’Evet’’çi ve ‘’Hayır’’cı AKP, MHP,CHP ile ‘’ortak vatan, demokratik cumhuriyet, demokratik ulus için hayır’’ diyen HDP arasında sıkıştırılan Kürdistan halkına daha doğru ve daha güçlü bir alternatif yaratma ihtiyacını daha bir güncelleştirmiştir. Referandum sonuçları, Kürdistan özgürlük mücadelesinde özgürlükçü, demokarat bir programa sahip daha güçlü bir Kürdistani siyasal partinin yanı sıra, ulusal demokratik bir ittifak ile Kürdistan halkına alternatif oluşturulması ihtiyacını daha bir dayatmıştır.
-- Kürtler birlik halinde daha güçlü bir şekilde hareket ederlerse, ulusal demokratik taleplerini esas alacakları bir duruş ile, hem savaşa, OHAL’e dur diyebilir, hem de Türkiye’deki tüm seçimlerde ve çözüm süreçlerinde daha etkili ve sonuç alıcı bir taraf olma imkanlarını oluşturabilirler.
-- Referandum sonuçları Kürdistan’ın bir ülke olarak, Kürtlerin bir millet olarak tanınması ve ulusal demokratik hak ve özgürlüklerin sağlanması için, Kürtlerin elini daha bir güçlendirmiştir.
-- Referandum öncesi yapılan abartılı tartışma, itham ve değerlendirmeleri bir tarafa bırakarak, Referandum öncesi tavırı ne olursa olsun, o sürece takılı kalmadan, Kürtler arası ilişkileri zedelemeyen, herkesin kendi dışındakilere saygıyı esas aldığı, yeni bir ulusal demokratik kültürün geliştirilmesi yaşamsal önem taşımaktadır. Yüzümüz geleceğe dönük , bu referandumun yararttığı tablodan Kürdistan özgürlük mücadelesi ihtiyaçları doğrultusunda yararlanmak siyasetimizin temeli olmalıdır.
Referandum sonuçları Kürdistan halkına yeni ve önemli fırsatlar sunuyor. Bu fırsatı kazanca dönüştürmek de Kürdistan ulusal demokratik güçlerine düşüyor.
19.04.2017