Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün 2024 raporunda, Türkiye’de bu yıl tutuklu gazeteci sayısında azalma görülse de adli kontrolün yaygınlaştığı belirtildi.
Örgüt, 2024’te dünyada öldürülen 54 gazeteciden 31’inin çatışma bölgelerinde yaşamını yitirdiğini ve hapishanelerdeki gazeteci sayısının yüzde 7’lik artışla 550’ye ulaştığını bildirdi.
Bu yıl özellikle çatışma bölgelerinde gazetecilere yönelik saldırılardaki artışa dikkat çekilen raporda, Gazze Şeridi’nin 2024 yılında dünyanın en tehlikeli bölgesi ve son beş yılda görev başında öldürülen gazeteci sayısının en fazla olduğu yer olduğu kaydedildi.
"İsrail, Ekim 2023'ten bu yana açık ara en fazla gazeteciyi hapseden ülkesi"
Raporda, “Ekim 2023’ten bu yana 35’i işlerini yaparken, 145’ten fazla gazeteci İsrail ordusunca öldürüldü” denilerek, "İsrail Ekim 2023'ten bu yana açık ara en fazla gazeteciyi hapseden ülkesi" tespitinde bulunuldu.
2024'te tutuklu gazeteci sayısındaki artışın özellikle Rusya ve İsrail'deki yeni tutuklamalardan kaynaklandığı belirtildi.
Rapora göre dünya genelinde Ortadoğu, Irak, Sudan, Myanmar ve Ukrayna gibi çatışma bölgelerinde haber yaparken öldürülen gazetecilerin sayısı son beş yılın en yüksek seviyesine, yüzde 57,4’e ulaştı.
Asya’nın gazeteciler için en tehlikeli ikinci bölge olduğu belirtilen raporda, “7 gazetecinin öldürüldüğü Pakistan'da ve eylemleri izlerken 5 habercinin yaşamını yitirdiği Bangladeş'teki durum nedeniyle Asya kıtası, 2024 yılında en fazla medya çalışanının öldürüldüğü ikinci bölge haline geldi” denildi.
Gazeteci tutuklamalarının en yoğun olduğu dört ülkenin sırasıyla, Çin, Myanmar, İsrail ve Belarus olduğu kaydedildi.
“Türkiye’de sistematik endişe verici bir online sansür pratiğini gözlemliyoruz”
Gazetecilerin ve gazeteciliğin korunması için acilen harekete geçilmesi çağrısında bulunulan raporla ilgili yapılan basın açıklamasında RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu’nun görüşlerine de yer verildi.
Önderoğlu, Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısında 2024’te kayda değer bir düşüş yaşandığını belirterek şunları kaydetti:
“Düşüş gösteren tutuklu gazeteci sayısı, Türkiye’de adli kontrolün hızla yaygınlaşması gibi habercilerin hareket özgürlüğü ve zihinlerini teslim almaya dönük antidemokratik başka bir pratiğin varlığını gizlememelidir. Nitekim, susturma girişimlerinin ve haberlerin etkisiz kılınmasının yolu olarak, belki de tutuklamanın yerine geçecek tarzda, neredeyse sistematik, endişe verici bir online sansür pratiğini gözlemliyoruz.”
RSF Genel Direktörü Thibaut Bruttin ise dünyada gazetecilerin ölmediğini, öldürüldüğünü belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Gazeteciler hapiste değiller, rejimler onları içeri atıyor. Kaybolmadılar, kaçırıldılar. Genellikle hükümetler ya da silahlı gruplarca işlenen bu suçlar, uluslararası hukuku hiçe saymakla birlikte çoğu zaman cezasız da kalıyor. Olayların gidişatını değiştirmeli ve vatandaşlar olarak kendimize, gazetecilerin bizim için, bizi bilgilendirmek için öldüğünü hatırlatmalıyız. Saymaya, adını koymaya ve kınamaya, soruşturmaya ve adaletin yerini bulmasını sağlamaya devam etmeliyiz. Kadercilik üstün gelemez. Bizi bilgilendirenleri korumak, gerçeği korumaktır.”
RSF, 1995 yılından bu yana her yıl 1 Ocak ve 1 Aralık tarihleri arasında derlenen kesin verilerden hareketle gazetecilere yönelik ihlallere ilişkin yıllık bir rapor hazırlıyor.