Nükleer anlaşmanın akıbeti belirsizken, Moskova ve Tahran'ın işbirliği Batılı ülkeleri endişelendiriyor
Rusya ve İran arasındaki yakınlaşma Batılı ülkeler açısından arzu edilmeyen bir gelişmeyi temsil ediyor. Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak bilinen ‘nükleer anlaşmaya’ dair belirsizlikler devam ederken, özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Rusya-İran yakınlaşmasını endişeyle takip ediyor. Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığı habere göre, Moskova ve Tahran arasındaki yakınlaşma, jeopolitik bağlamda bir ‘oyun değiştirici’ seviyede değil.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna savaşının başlamasından bu yana ilk defa eski Sovyetler Birliği ülkeleri dışında yurt dışı ziyaretini İran’a yaparak, Tahran’da İran rejiminin lideri Ali Hamaney ile görüştü. Putin’in bu ziyareti, Batı'ya, Moskova'nın 'yaptırımları delme’ hususunda, İran, Çin ve Hindistan ile daha yakın stratejik ilişkiler kurma planları hakkında güçlü mesajlar gönderiyor.
Rus liderin İran ziyaretinin, ABD Başkanı Joe Biden'in İsrail ve Suudi Arabistan'ı ziyaretinden günler sonra gerçekleşmesi dikkat çekiyor. Görüşmede Hamaney, iki ülke arasındaki uzun vadeli iş birliğinin her iki ülke için de son derece faydalı olduğunu ve ‘Batının aldatmasına’ karşı uyanık olmak gerektiğini söyledi. Putin’in Rusya’yı ABD’nin boyunduruğundan kurtardığını ve bağımsızlığını garanti ettiğini belirten Hamaney, küresel ticarette dolardan vazgeçilmesi gerektiğine işaret ederek, “Dolar kademeli olarak küresel ticaretten çıkarılmalıdır, bu kademeli olarak yapılabilir” dedi. Rusya’nın Ukrayna operasyonunu zımnen destekleyen Hamaney, “İran sivillerin savaştan muzdarip olmasından memnun değil, ancak Ukrayna konusunda inisiyatif almasaydınız karşı taraf kendi inisiyatifiyle bir savaşa neden olacaktı” ifadesini kullandı.
Ukrayna'daki savaş, Moskova'nın, ‘2015 nükleer anlaşmasının’ canlandırılmasına yönelik Viyana’da sürdürülen müzakerelere yönelik yaklaşımını da etkiledi. Anlaşma taslağının belirlendiği mart ayında Rusya, Washington’dan, Ukrayna savaşı nedeniyle kendisine uygulanan yaptırımların, İran’la olan ticari ilişkilerini etkilemeyeceğine dair yazılı garanti talep etti. Rusya’nın bu talebi müzakerelerin sonuçlandırmasında başlıca engellerden birini oluşturdu. Moskova daha sonra İran’ın baskısıyla tutumunu yumuşatsa da anlaşmayla ilgili olumlu sahne dağıldı. O tarihten itibaren, Washington ve Tahran arasında çözüme kavuşturulamayan meselelerden ötürü Viyana müzakereleri durduruldu.
Avrasya Grup Başkan Yardımcısı Henry Rome, "Viyana müzakerelerine Rusya'nın bu şekilde müdahalesi, geleneksel Rus yaklaşımının önemli bir şekilde ters yüz edilmesiydi. Bu yaklaşım, Tahran'da Moskova'nın güvenilirliği konusundaki şüpheleri artırmış olabilir" dedi.
Enerji rekabeti
Rusya ve İran'ın enerji üretimi alanındaki rekabetinin, iki ülke Batı'ya düşmanlıklarında birleşmiş olsalar dahi, aralarında daha derin bir ortaklığın oluşmasına engel olabileceği değerlendiriliyor. ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından kendisine uygulanan yaptırımlardan muzdarip olan İran için Putin’in ziyaretinin zamanlaması oldukça önemli. İran bir yandan Rusya ile daha stratejik ilişkiler kurmayı arzularken, diğer yandan ABD Başkanı Joe Biden’ın, bölgesel politikalarına karşı uluslararası bir koalisyon inşa etmesinden çekiniyor. Ukrayna savaşının ardından artan petrol ve enerji fiyatlarıyla cesaretlenen İran, Moskova'nın da desteğiyle ‘2015 nükleer anlaşmasının’ canlandırılması hususunda taviz vermesi için Washington'a baskı yapabileceğine inanıyor. Ancak Rusya'nın son aylarda Pekin'e yönelik artan eğilimi, İran'ın Çin'e olan ham petrol ihracatını önemli ölçüde azalttı. Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018'de yaptırımları yeniden yürürlüğe koymasından bu yana Tahran için Çin’e ihraç ettiği petrol önemli bir gelir kaynağıydı. Reuters haber ajansının mayıs ayındaki haberine göre, İran’ın Çin’e yönelik ham petrol ihracatında düşüş yaşanırken, Pekin ‘ciddi indirimler’ nedeniyle Rus petrolünü daha fazla tercih etmeye başladı. Bu bağlamda İran’ın 40 milyon varil petrolünün Asya’da tankerlerde kaldığı ve müşteri aradığı belirtildi. Putin Tahran’a ulaşmadan hemen önce, İran ile Rusya'nın enerji şirketi Gazprom arasında İran'daki petrol ve doğal gaz sahalarına yönelik 40 milyar dolarlık yatırım öngören mutabakat zaptı imzalandı.
İran, uzun yıllar boyunca yaptırımlara maruz kaldığı için kendisini koruma noktasında oldukça deneyimli. Avrasya Grup yöneticisi Henry Rome, ‘’Ukrayna savaşı, Rus-İran ilişkilerine olumsuz yansıdı. Moskova, Tahran'ın emtia piyasasındaki payının çoğunu alırken, İran'daki projelere yatırım yapmak için de daha az kaynağı bulunuyor, dolayısıyla ekonomik olarak ilişkileri yolunda değil” yorumunda bulundu.
Yaptırımların aşılması
Londra merkezli bir düşünce kuruluşu olan Royal United Services Enstitüsü’nde savaş uzmanı olan Jack Watling, Reuters’a yaptığı açıklamada, ‘’İran yaptırımlardan kaçınma hususunda oldukça deneyimli bir ülke, dolayısıyla yaptırımlardan kaçınmada Rusya için değerli bir ortak konumunda’’ dedi.
Berlin merkezli düşünce kurulu SWP araştırmacılarından Janis Kluge'ye göre, Rusya ve İran Batı’nın teknolojisine ve sermayesine ihtiyaç duyuyor. Kluge; "Rusya'nın İran'dan öğreneceği bazı dersler olabilir, karşılığında askeri teçhizat, belki hammadde veya tahıl sağlayabilir" dedi. Bazı Rus bankalarının uluslararası ödeme sisteminden (SWIFT) çıkarıldığını hatırlatan Alman uzman, Moskova'nın İran bankalarının da entegre edileceği bir alternatif transfer sistemi üzerinde çalıştığını söyledi. Rusya, yaptırımlara rağmen ayakta kalabilmek için sadece İran’la değil, Çin, Hindistan, Latin Amerika, Arap dünyası ve Afrika’yı da içeren ilişkiler ağını güçlendirmeye çalışıyor.
Şarku'l Avsat