1.1.2 Ayrıştırıcı Değil, Birleştirici
Devlet her bir ferdin kendi kimlik ve değerleriyle “toplumsal uzlaşma” zemini ve “hoşgörü” ekseninde birlikte yaşayacağı bir ülke inşa etmek sorumluluğundadır. Devlet hiçbir vatandaşını öteki olarak göremez, görmemelidir. Saadet Partisi olarak hiç kimsenin etnik, dini ve mezhepsel kimliği, dünya görüşü, siyasi tercihi nedeniyle baskıya ve tahakküme maruz kalmadığı, her kesimin bir arada huzur ve barış içerisinde özgürce yaşayabildiği bir Türkiye benimsemekteyiz.
1.1.3 Kuvveti Değil, Hakkı Üstün Tutan
İnsanın doğuştan getirdiği hakları; emekten, karşılıklı rızadan ve adaletten doğan hakları vardır. Bu haklar hiçbir zeminde pazarlık konusu yapılamaz ve hiçbir gerekçeyle kısıtlanamaz. Kuvvet, çoğunluk, imtiyaz ve menfaat ise hak sebebi değildir. Adalet, hakkı üstün tutmakla sağlanır. Adalet sadece imtiyaz sahibi seçkin bir zümrenin değil, tüm vatandaşlarımızın en temel hakkıdır. Saadet Partisi olarak güçlü olanı haklı değil, haklı olanı güçlü kabul etmekte, hakkın ve adaletin hâkim olduğu bir Türkiye benimsemekteyiz.
2. TÜRKİYE VİZYONUMUZ “YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE”
2.1 Demokrasi, İnsan Hakları ve Özgürlükler
İnsan hayatını, onurunu ve haysiyetini koruyan en temel değerler hak ve özgürlüklerdir. Kişiye doğuştan karşılıksız olarak bahşedilen bu hakların ve özgürlüklerin evrensellik, devredilemezlik, bölünemezlik, birbirine bağlılık, eşitlik ve sorumluluk gibi özellikleri bulunmaktadır. Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar insanların tamamı aynı insan haklarına sahiptir. Demokrasinin esası düşünce ve ifade özgürlüğüdür.Düşünce ve ifade özgürlüğü ile örgütlenme hakkı, demokrasinin olmazsa olmaz koşullarıdır. Bu koşul düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, düşünce ve bilgileri her vasıta ile aramak, elde etmek, yararlanmak ve yaymak hakkını gerektirir. Devletin ve doğal olarak bu yapı içerisinde yer alan yasama, yürütme ve yargı erklerinin entemel görevi en geniş anlamda insan hakları ve özgürlükleri korumak ve adaleti tesis etmektir. Saadet Partisi insan haklarının ve özgürlüklerinin teminatı olduğu gibi demokrasinin kâmil manada uygulanmasının da garantisidir.Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde yaşayan her bir fert hürdür, onurludur ve haklar bakımından eşittir. Devlet ırkı, rengi, cinsiyeti, dili, dini, mezhebi, siyasi görüşü, sosyal menşei, serveti veya diğer herhangi bir özelliğini gözetmeden bütün insan haklarını ve özgürlükleri garanti altına almalıdır. • Demokrasinin tam anlamıyla teşekkül ettirilmesi için gerekli düzenlemeler hızla gerçekleştirilecektir. • İnancı, ırkı, mezhebi ne olursa olsun bütün vatandaşlarımıza temel insan hakları hiçbir pazarlık konusu yapılmadan teslim edilecektir. • Bir fikir ya da düşüncenin ifade edilebilir olmasının ölçütü hakaret ve şiddet içermemesidir. Hiçbir iktidarın, hoşuna gitmeyen düşüncelerin ifade edilmesini kısıtlama ve bu düşüncenin sahiplerini cezalandırma hakkı yoktur. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki bütün engeller kaldırılacaktır.
2.2 Ekonomive Kalkınma
2.2.1 Üretim ve Yatırım Politikaları
* Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere büyük ekonomik dengesizlik arz eden bölgelerin kalkındırılması için özel programlar tatbik edilecektir. Böylece ciddi boyutlara ulaşan iç göçün durdurulması ve geri çevrilmesi için Anadolu’daki yatırımlara destek verilecektir.
• GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) süratle tamamlanacaktır. GAP bölgesindeki yerleşim alanlarında ortaya çıkacak acil alt yapı sorunlarının çözümü sağlanacaktır.
3. DÜNYA VİZYONUMUZ “YENİ BİR DÜNYA”
Büyük Ortadoğu Projesi” (BOP) gibi haritaların yeniden çizilmesini, etnik ve mezhepsel fay hatlarını harekete geçirmeyi hedefleyen plan, bölgedeki bütün ülkeleri tehdit ve tedirgin etmektedir. ABD eski Dışişleri Bakanı tarafından Rice tarafından ilan edilen bu proje bölge ve dünya barışı için en büyük tehdittir. Fas’tan, Endonezya’ya kadar 22 İslam ülkesinin sınırlarını değiştirmeyi hedefleyen bu proje aynı zamanda Nil’den Fırat’a kadar bölgeyi Arz-ı Mev’ud yani “Vadedilmiş Topraklar” adı altında Büyük İsrail Projesi kurma planıdır.
Türkiye’nin bugün en önemli baş ağrısını Suriye’de yaşanan olumsuzluklar oluşturmaktadır. En uzun sınıra sahip olduğumuz Suriye’de yaşanan iç savaş doğrudan Türkiye’yi etkilemektedir. Mevcut sorunun bu noktaya gelmesinin sebebi Irak’ta hem 1991 - 1. Körfez Savaşı’nda, hem de Irak’ın 2003 yılındaki işgalinde yaşananlardan ders alınmamasıdır. Bu süreçlerde yaşananlar aslında bölgede yapılmak istenenlerle ilgili çok açık deliller sunmaktadır. Bunlara rağmen Suriye meselesine emperyalist açıdan bakan güç odaklarının tuzaklarına düşülmüştür. Türkiye’nin terörle mücadelesi Suriye’de ortaya çıkan istikrarsızlıktan doğrudan etkilenmiştir. Sorunun çözümü bölge ülkelerinin bir araya gelmesiyle mümkündür. Aksi takdirde emperyalist güçlerin uzun yıllar sürebilecek kaos planıyla bölgede kan ve gözyaşı akmaya devam edecektir.
ABD ve müttefiklerinin, Irak’ı haksız işgalleri ve işgalden sonra her türlü uluslararası anlaşmayı hiçe sayarak yaptıkları insanlık dışı uygulamalar, Irak’ta kışkırtmaya çalıştıkları etnik ve mezhep tabanlı çatışmalar ve yapılanmalar, bölgenin huzura kavuşmasının önündeki en büyük engeldir. Irak’tan sonra, bölge halklarının haklı taleplerinin istismar edilmesine dönüşen Arap Baharı ile bu coğrafya tam bir ateş topuna dönüştürmüştür. Hürmüz Boğazı’nda yaşananlar ise bölgenin dünyayı derinden etkilemesi muhtemel senaryolarını daha net ortaya koymaktadır. Dünya ve bölge barışı üzerindeki bu tehditler, konumu ve geçmişi dikkate alındığında Türkiye’yi de derinden etkileyecek potansiyele sahiptir. Bu tehditlere karşı Türkiye, bölge ve dünya devletleri ile işbirliği içerisinde gerekli tedbirleri almalı ve kendi güvenliğini sağlamak için gerekli adımları atmalıdır.
İYİ PARTİ PRĞRAMINDA KÜRTLER
Doğu-Güneydoğu Sorunu • Partimiz Doğu ve Güneydoğu meselesinin kalıcı çözümü için; Güvenlik kuvvetlerimizin hiçbir taviz vermeden terör örgütüne karşı silahlı mücadelesini devam ettirmesini, terör örgütünün askeri bakımdan mutlaka yenilerek psikolojik üstünlüğün sivil anlayışa geçmesini, toplumsal alana pozitif müdahalelerle hukuki, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel projelerle bir yandan bölge halkıyla kucaklaşılmasını, diğer yandan terör örgütünün elindeki istismar alanlarının ortadan kaldırılmasını, temel politika olarak benimsemektedir.