1991 yılında Kırmancki (Zazakî) kaset çıkardığı için albümü yasaklanan sanatçı Umut Altınçağ, kendisine açılan dava nedeniyle Türkiye'yi terk ederek İsviçre'ye yerleşmek zorunda kaldı.
23 yıl sonra memleketi olan Dersim'e dönen Altınçağ, Kırmancki (Zazakî) dilinin yaşaması için sanatçı ve aydınların üstüne düşen görevi yapması gerektiğini söyledi.
Sanatçı Altınçağ, toplumun her kesiminin Kırmancki’nin yaşaması için çocuklarıyla ve yaşlılarıyla bu dili konuşması gerektiğini belirtiyor.
Altınçağ, "Bestelerimi topladım 1991 yılında ilk albümü çıkardım, albümün çıkmasından sonra kasetim yasaklandı. Devlet kendi dilimde albüm çıkardığım için beni tutuklamak istedi ve albümümü yasakladı. 1996 yılında avukatım ülkeyi terk etmem gerektiğini söyledi. Türküler yüzünden ülkeyi terk etmek zorunda kaldım. 23 yıl ülkeye gelemedim daha sonra İstanbul'a geldim ve ilk konserim verdim tekrar yurt dışına döndüm. Şimdi topraklarımda insanlarımla birlikteyim" dedi.
Gençlerin dil konusunda sorunlar yaşadığının altını çizen Umut Altınçağ, şöyle konuştu:
"Bizim yüzümüzü Kırmanckiye çevirmemiz lazım, çocuklarımız, gençlerimiz kimsesiz kalmış. Gençlerimiz tarla ekmiyor, yaşlılarıyla konuşmuyorlar. Bizim bir araya gelerek Kırmancki ruhunu oluşturup gençlerimizi bu durumdan kurtarmamız gerekiyor. Kendi toprağımızdayız ama kendi dilimizi konuşmuyoruz Türkçe konuşuyoruz. Avrupa'ya gidip başka dilleri öğreniyoruz ama kendi dilimizi kendi toprağımızda konuşmuyoruz. Eğer bir dil sabahtan akşama kadar konuşulmazsa o dil kaybolur. Kitapta yazsanız, türküler de söyleseniz o dil tekrar unutulur.Her zaman sabah kalktığımızda tıpkı dedelerimizin yaptığı gibi dualarımızı edersek ve birbirimiz tanırsak bu dil kaybolmaz. Toplumun içine çıkıyorsun bu dili konuşuyorsun ama bir bakıyorsun ki yaşlı insanlarla konuşuyorsun dilini konuşmuyor Türkçe konuşuyorlar. Bu dil bu şekliyle giderse kaybolacak. Sanatçılarımız Kırmancki için bir araya gelmeli, bu topraklarda güzel şeyler yaratmak için çalışmalıyız. Çocuklarımız, gençlerimiz de bize bakarak ardımızdan gelmelidir.”
Altınçağ, “Kırmancki'nin yaşaması bize bağlı, biz ondan beslendik ve bugünlere geldik ona olan borcumuzu içten bir şekilde yerine getirmeliyiz” dedi.
Rudaw