Bugünlerde, T.C. tarihinde 9 kez değiştirilen seçim sistemi 10. kez değiştirilmek üzere yeniden Türkiye gündemine taşınmak isteniyor. Kamuoyunun dikkati, antidemokratik maddelerden oluşan siyasi partiler yasası yerine, seçim sistemi yasasına çekilmek isteniyor. Demek ki Kürtlere yeni barajlar geliyor. Eğer amaç Kürtlere yeni barajlar koymak değilse neden önce siyasi partiler yasasında yol temizliği yapılmıyor? Baraj kalkacak mı ya da düşecek mi? Fiilen gündemde olan ‘partiler arası ittifak yasalaşacak mı? Dar bölge seçim sistemi mi? Daraltılmış bölge seçim sistemimi? Kuşkusuz bunlar önemli konular fakat seçim sistemini değiştirerek demokratik standartların yükseltilemeyeceği de açıktır.
Bugünkü siyasi partiler yasasının 36. Maddesi siyasi partilerin seçimlere katılabilmesinin koşullarını düzenler ve der ki: ‘’siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için, illerin en az yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya T.B.M.M. de gurubu bulunması şarttır. Bir ilde teşkilatlanma, merkez ilçesi dahil o ilin ilçelerinin üçte birinde teşkilat kurmayı gerektirir’’.
Peki bu madde ile bir düşüncenin %1 olsa dahi Mecliste temsili nasıl sağlanır? Neden bölge partilerinin kurulmasına izin verilmez? Bu madde yerinde durdukça sadece seçim yasasını değiştirerek temsilde adalet sağlanabilir mi? Bu madde ile toplumun bir kesiminin siyasi yönetime katılmasını önü alınmıştır. Seçim yasasındaki herhangi bir değişim bu çarpıklığı düzeltebilir mi?
Yine siyasi partiler yasasının 82. Maddesinde ‘’siyasi partiler bölünmez bir bütün olan ülkede bölgecilik ve ırkçılık amacını güdemezler. Ve amaca yönelik faaliyetlerde bulunamazlar’’ der. Neden herhangi bir siyasi parti bir bölgenin sorunlarını kendine dert edinmesin? Bunda ne sakınca var? Almanya'daki Bavyera eyaletine ait partinin iktidar ortağı olduğu bilinmiyor mu? Kime ne zararı var?
Ayrıca yine siyasi partiler yasasının 31. Maddesinde belirtilen ‘’siyasi partilerin merkez teşkilatı Ankara il merkezinde bulunur’’ maddesi ne kadar demokratiktir? Neden bunu devlet belirliyor? Bir siyasi parti istediği yerde genel merkezini neden açamıyor? Siyasi parti merkezlerinin Ankara'da bulunması zorunluluğu büyük kongrelerinin de Ankara'da yapılması zorunluluğunu getirmektedir. Neden bir siyasi partinin kongresini nerede yapacağına devlet karar veriyor? Hele bir 81/a maddesi var ki aynen şöyle demektedir: ’’Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde milli veya dini kültür veya mezhep veya ırk veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler’’. Ne kadar ilginç değil mi? Devlet neyi nasıl düşüneceğimizi bile söylüyor.
Bu engelleri aşsanız bile %10 barajı karşınıza çıkıyor. Bunu da aştınız Milletvekili Yemini karşınıza çıkıyor. Bunu da yemin okuyarak aşanların Mecliste Kürdistan sözcüğünü kullandıklarında meclis oturumlarına katılma hakkı elinden alınıyor ve para cezasına çarptırılıyor. Daha bunun gibi birçok madde var.
Tüm bunlar dururken, seçim kanununda yeni bir değişiklik yapılarak demokratik standartların yükseltilmesi mümkün değildir. YSK’nın yapısında yapılan değişikliklerle de demokrasi gelmez. Diyelim ki dar bölge seçim sistemini getirdiniz. Dünyada uygulamada olan 80’e yakın seçim sistemi var. Dar bölge ABD'de ve İngiltere'de ve İngiliz uluslar topluluğuna üye 43 ülkede uygulanmaktadır. Ülke milletvekili kadar seçim çevresine bölünüyor. Her seçim çevresi bir milletvekili çıkarıyor. Bu ülkelerde bu sistem tek turlu uygulanıyor. Fransa'da dar bölge var ama iki turlu olarak uygulanıyor. Bir de nispi temsil sistemi var. Bunun da çeşitli uygulamaları var. Birçok Avrupa ülkesinde uygulanıyor. Bütün bunlarda amaç ADALET ve FAYDA dır. Yani temsilde adelet ve yönetimde istikrardır.
Türkiye’de durum farklıdır. İktidar partisi bir önceki seçimlerde aldığı oyları simülasyona tabi tutarak az oyla nasıl daha çok milletvekili çıkarırım derdinde. Amacı temsilde adaleti sağlamak değil, bu nedenle şimdilik daraltılmış bölgeleri kendine uydurmaya çalışıyor. Bu sistemde de 4, 5 veya 6 millet vekiline bir seçim çevresi veriliyor, bu da tek turlu veya iki turlu olabilir. Bu sistem eğer daha çok beleş milletvekilliği getirecekse hiç kuşkusuz ona karar verecek.
Yani sonuçta; Kürt siyaseti yeni seçim sistemi ile meclis dışında bırakılmaya ve oldukça etkisiz kılınmaya çalışılmaktadır. Kürtlerin kendi adına siyaset yapmalarının önü biraz daha kapatılmaya çalışılarak TÜRKİYE PARTİLERİNDE SİYASET YAPMAYA YA DA TÜRKİYE PARTİLERİNİ DESTEĞE ZORLANIYORLAR.
14.12.2017