Değerli Okurlar,
Newroz günü dolayısıyla sizlere daha güzel şeyler yazmak isterdim. Bildiğiniz gibi Newroz ayında geçmişten bugüne önemli gelişmeler olumlu, olumsuz yaşandı. Bunlardan biri Kawa’nın zalim Dehak’a başkaldırısı ve o tarihten bugüne kadar Kürtler gibi başka halklar tarafından kurtuluş simgesi olarak kutlanmış olması, diğeri ise 31 Mart 1947 de Kurdistan Kadı Muhamed ve arkadaşlarının idam edilmeleridir. 16 Mart 1988 de Saddam Kürdlere Halabça da kimyasal silah kullanarak, zehir yüklü bulutlarla 5000 kişiyi katletmiş, 10 binlerce insanın ağır tahribatlar almasına neden olmuştu. Tüm bunlar yetmemiş olacakki yine bu güzelim NEWROZ ayında, Apocular Kürtlerin en has kadim toprakları olan Şengal dolayısı ile Laleş´te kara fistanlar giyinerek zebanilere taş çıkartmışlardır.
Şengal üzerine Apocu zihniyet arcılığıyla bir daha kara bulutlar uçmaya başlamıştır. Vekalet savaşı yürüten bu taşaron örgütten başka bir şey beklemekte zaten olmazdı. Bundan dolayıdırki Apocu hareket istesede, istemesede buna mecburdur. Efendileri bunu onlardan istemektedirler. Bu taşaronculuğu Apo kendisi yine İmranlı adasında bir daha Atilla Uğur aracılığıyla teyit etmiş ve bu misyonu üstlenme işi, Aydınlık gazetesinde 2 sene evvel yayınlanmıştı. Gerçi bu taşaronculuk görevi Uğur Mumcu katledilmeden evvel Ali Fırat imzasıyla Özgur Politika´da da yayınlanmış, “Devrimin Dili ve Eylemi” adlı kitabındanda tescillenmişti. Apocu hareketinin Suriye üzerinden Kürdistan`ın diğer parçalarına el atma işi 1980`lerin başına kadar tekabül eder. Bu el atma işi sanıldığı gibi Apocu harketinin kendi insiyatifi ile gerçekleştirdiği bir adım değildi. Bölge devletlerinin yani bugün Kurdistan`ı dörde bölen sömürgeci güçlerin el altında birbirleri ile koordineli şekilde örgütleyip, donatarak Kurdistan`ın 4 parçasına sürdükleri bir yapılanmadır. Taşaronluk misyonunu üstlenen bir yapılanma, bir yanda Kurdistan`ın dört parçasında da görüldüğü gibi Kürt hareketlerine saldırmak, marjınalleştirmek, itibarsızlaştırmak diğer yandan ise ayak bağı olarak Kürt maskesiyle, efendilerine nefes aldırtmaktır. Geçmişi bir yana bırakacak olursak son 30 yıl içerisindeki gelişmeler Apocu hareketin Kürt maskesiyle bölge devletlerine hizmet ettiğidir. Bu kadar ordu gücünü, para, basın ve kitle gücünü arkasına alan bir yapılanma, kör bir dövüş verde düşmanla savaş adı altında kürdlere bir arpa boyu mesafe bile kazandıramadı. Kazanmaz, çünkü efendileri böyle buyurmuş ve çok profesyonel bir şekilde bu işi Apocular eliyle muazzam olarak hayata geçirdiler ve geçirmeyede devam edeceklerdir....
Uzağa gerek yok şu son beş, on seneyi bir değerlendirecek olursak, durum tam çıplaklığıyla ortaya çıkmaktadır. Suriyede Apocular Esad rejimi eliyle diğer köklü Kürt örgütlenmeleri itibarsızlaştırdılar. Bugünde Rojava denen bölgede yürütülen yine budur. Doğu Kurdistan`da İran rejimince PJAK örgütlendirilerek, diğer Kürt örgütlerine karşı kullandırdılar. Güney Kurdistanda 36. Parelelin yaratmış olduğu kısmi özgürlüklerden dolayı, 1996 Apocular KDP kamplarını basarak, 15 Ağustos atılımını başlatarak binlerce peşmergenin kanına girdiler.Bu vekalet savaşını Osman Öcalan Güney Kurdistan`da yakalandığında o tarihlerde itiraf etmişti. 4 sene evvel İŞİD denilen sürüleri bugünkü AKP rejimi Şenegale yönlendirmişti. Şengalde Apocu bir güç oluşturma bölge devletlerinin işidir. Her ne kadar, bölge devletlerinin ilişkileri limoni gibi görünseler bile, bu durum bölge devletlerinin Şengal`de hesapları olmadığı anlamına gelmez. İşte bu ilişkilerdirki, Apocular Şengal`de Kürt maskesi ile orada vekalet savaşı yürütüp, aziz ve kutsal olan Yezdi topraklarında kan akıtmaktadırlar. Şengali bir kaosa sürükleyip, Kurdistan`da koparmak, oda olmuyorsa kantonlaştırmaktır. Apocuların Şengali Kurdistanda koparma konseptini yaklaşık 4 sene evvel “Denge Kurdistan” sitesinde bir makaleyle dile getirmiştim. Kurdistanın bağımsızlığının tartışıldığı o dönemlerdeki durum ile bugünki arasında pekte bir fark söz konusu değildir. Bugünde bağımsızlık siyasetinin tartışıldığı ve Dünyanın pür dikkat beklediği, eli kulağında olan bağımsızlık ilanının ne zaman gerçekleşeceyi durum ortadayken, M. Barzani’nin Türkiye ziyaretini bahane eden Apocu taşaran örgüt Şengal’de pravakasyonlar yaratarak, kimlere hizmet ettiklerini bir daha açıkça ilan etmişlerdir. Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur değişiyle, tamda Barzani’nin Türkiyede resmi temaslarda bulunduğu dönemde bir arkadaşıma sohbet arasında dedimki ”bu ziyareti Apocular kaşıyıp, Şengale çıkartma yapacaklardır”. Gelişmeler beni yanıltmadı. Şengal ciddi bir pravakasyonla baş, başadır. Apocular Şengal’de hakim oldukları mıntıkalarda Kürdistan bayraklarını indirip, Irak bayraklarını asarak her türlü pravakasyona açık olduklarını beyan etmişlerdir. Bununla da yetinmeyen Apocu-YBŞ´liler Şengal’de Suriye ve İran yetkilileri ile görüşmelerde hiçbir sakınca görmüyorlar. Şengal yerel Apocu-YBŞ hareket, Irak merkezi hükümetinde bu işler için para aldığını bile inkar etmemektedir. Buna bir de Maxmur bölgesinde Apocuların askeri üs kurması TC’ye açık davetiye çıkartmadır. Hal böyle olunca gelde pirincin taşlarını ayıkla. Nisan refarandumunu kendi lehine çevirmek isteyen AKP’nin bu türden açık pravakasyonlara balıklama dalacağı ve kendi hanesine miliyetçiliği kamçılayarak oy akıttıracağı aşikardır. Apocular vekalet savaşı yürütüp, efendilerine nefes aldırtırlarken, sen gel gör Kürdün halini. Hendek savaşı adı altında yürütülende tuzak, AKP’ye nefes aldırtan dopingti. Hendek siyaseti tuzağını yeni, yeni görüp seslendiren HDPli belediye başkanları ve milletvekilleri var. Bu sesler çoğalıp, saflar sıklaştırılırsa, Kürtler eliyle yürütülen vekalet savaşları ve Kürtlere karşı örülen tuzaklarda boşa çıkarılacaklardır.
Beyler, Rojava’da Kürt bayraklarına saldırı ve Newroz´u yasaklama kimin hesabıdır, bölge devletlerinin her türden gizli örgütleriyle çifte telli oynamakta neyin nesi?. Barzani’nin devletlerarası resmi görüşmeleri ile Apocu beylerin çirkin ve karanlık ilişkileri aynımıdır?. Kandil kimin denetiminde ve burada konuşlanan KCK üst kadrolarının İran rejiminden bağımsız hareket ettiklerini, kim bana söyleyebilir?. Vekalet savaşlarını müddetçe Kürdler size hem Şengal, Rojava, Mahabad hemde Amed´ te “No pasaran” demeliler, bundan başka yolda yoktur......