Sevgili Medet Ağabey (1934/ Iğdır - 12.11.2005/İstanbul), MUSA ANTER'DEN sonra, karanlık güçlerce katledilinceye kadar, en uzun süre ağabey kardeş ilişkimiz olan bir Kürt yurtseveriydi.
İSTANBUL'A yüksek öğrenim için gittiğimde, APE MUSA'DAN sonra tanıdığım kişiydi..
Medet SERHAT sağ olsaydı bugün 84 yaşında olacaktı. 1966’da İstanbul’a Üniversiteye gittiğimde Musa ANTER’IN evinde tanıdım. İlk tanıştığımda eşi Seniha hanımla İstanbul'da Avukatlık yapıyordu.
Bu kez, Medet Ağabey ile ilgili ANI yazımda bazı ufak değişiklikler yaparak, ister istemez mücadele arkadaşlarını da yer yer ilişkilendireceğim.
Zaman zaman ''ANI'' yazısının dışına çıkacağım için şimdiden okuyuculardan özür dilerim. Çünkü, bizden sonraki kuşaklar için gerekli olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki, bizden önceki ağabeylerimiz, bir kaç kişi hariç, ne kendileri ne de kendirlinden öncekilerle ilgili bize yeterli bir miras bırakmadılar.
Medet Ağabey’n, SİRKECİ'DE çok eski bir iş hanında eşi SENİHA Abla ile birlikte Avukatlık Büroları vardı. MEDET Ağabey, halk tabiri ile ‘Erkek güzeliydi’. Fidan boylu, mavi gözlü, hitabeti çok etkileyici, ilişkilerinde çok canlı ve samimi bir insandı. Zamanla deneyimli, İyi bir ceza hukukçusu oldu. DDKD’ye yakın olmakla beraber Kürtler arasında siyasi ayrım yapmadan tüm ulusal davalara çoğu kez bedava girerdi. Onun için de Devletin hedefi haline gelmişti.
49'lardan Musa Ağabey, bana anlattığına göre; (Gerçi Musa ANTER’in anılarında da var) dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Devlet Bakanı Tevfik İleri, Dış işleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Genel Kurmay İkinci Başkanı Cevdet Sunay Kürtlerle ilgili bir toplantı yaparlar. Toplantıda, Mit ve Emniyet'ten Kürt Masası Şefi Ergün Gökdeniz bir öneride bulunuyor(Ergün Gökdeniz 1975 te Mardin Valisi oldu). Gökdeniz diyor ki ’’Kürtçülük bütün Üniversiteleri sarmış, bunlardan bin kişiyi yok edersek Kürt Sorununu yarım asır geriye atarız. Gerekçe olarak ise, bunların Komünist olduklarını kamuoyuna açıklarız. Çünkü, Kürtler Komünistleri sevmezler.” Celal Bayar ve Sunay olumlu görüş beyan ediyorlar. Tevfik İleri diyor ki; “beyler, ben günahım kadar
Kürtleri sevmem, fakat böyle bir olayda ben yokum, çünkü böyle bir olay olursa Cezayir'i Kürdistan'a taşımış olacağız. (O dönemde Cezayir Fransızlara karşı kurtuluş savaşı veriyordu) Fatin Rüştü Zorlu bu olaya karşı çıkarak “hemen istifa ederim” diyor. Başbakan Menderes çekimser kalıyor. Sonuçta 49'lar operasyonu başlıyor. Aslında bunlar 50 kişi. Ancak, Ankara hukuk fakültesi öğrencisi Emin BATUR adında bir yurtsever hücrede yaşamını yitiriyor. Geriye 49 kişi kalıyor. MEDET Ağabey, 49'lar davasında tutuklu iken öğrenciymiş. SENİHA Abla Avukat olarak Medet SERHAT’IN savunmasını üstlenmiş. O dönemde böyle birisinin davasını üstlenmek herkesin cesaret edeceği bir olay değildi. SENİHA Abla, HARBİYE'deki savunmasıyla ilgili anılarını her gittiğimde bana övünerek anlatırdı. Bir gün PAŞA, SENİHA Ablayı çağırıyor; ”kızım sen TÜRK'SÜN neden bu KÜRTÇÜ vatan hainlerini savunuyorsun” diyor. SENİHA Abla, “PAŞAM kimin vatan haini olduğuna siz nasıl karar verirsiniz” diye itiraz eder. 'Seniha Abla Gümüşhaneli Türk asıllıydı.
Medet Ağabey, 1976’da Yurdanur adında Zonguldaklı bir Türk kızı ile evlendi. Bu evliliğin nedeni Medet Abiye göre, ilk eşinden çocuklarının olmayışıdır. Bu son evliğinden RUMET isminde bir erkek çocuğu oldu. İki kez değişik platformlarda bu hanımcağızla karşılaştım. Ayak üstü sohbetimiz oldu. Bu tür evlilik olayları Kürt Aydınlarının arasında hep tartışma konusu olmuştur. Doğrusu ben de bu evliliklere sıcak bakmadım.
Dr.ŞİVAN da 49’lar davasından Harbiye’de tutukluyken Medet Serhat gibi kendisini sürekli ziyaretine gelen İsmet Hanım ile Cezaevinde nişanlanır. Sonralardan bu tür evliliklerin sonucunda hanımlar ve çocuklar kendi köşelerin çekildiler.
Gelelim DENG Dergisine ve 23'lerden Medet SERHAT’a. 15 Nisan 1963’te İstanbul'da çıkan DENG Dergisinin kurucusu ve genel yayın yönetmeniydi. Bu derginin Sahibi Ergün Koyuncu idi. Ergün Koyuncu İstanbul Hukuku bitirip daha sonra Hakimlik yaptı. Ergün Koyuncu’nun büyük özelliği, meşhur kahkahasıydı. Güldüğü zaman yüzlerce metreden duyulurdu. En şakrak bir ağabey. İlişkilerim çok iyiydi, sırf fıkralarını ve kahkahalarını dinlemek için hepimiz Ergün Ağabey’in etrafına toplanırdık. DENG'ın Yazı işleri müdürü Yaşar Kaya idi. Yaşar Kaya herkesçe bilinir ve tanınır. DENG'IN ikinci sayısının sahibi Celal Ergün'dü. Celal Ağabey, hoş bir insandı. Oldukça duygusal ve tepkili bir mizaca sahipti. Derginin kapanması ve 23'lerin tutuklamalarından sonra arkadaşlarına karşı güvensizliği vardı. Hep bana Ali'm, kimseye güvenme derdi. Ben de “ya, kimseye güvenmezsem bu mücadeleyi kiminle yaparız” diye karşı çıkardım. Celal Ağabey’in diğer bir özelliği de '' Mehmet Arif CEZRAWİNIN AYŞANA ALİ BEG'' türküsünü canının istediği yerde soylemekti. Beyoğlu’nda İstiklal Caddesinde tur atarken Celal Aağabey avazı çıktığı kadar bağırır, EYŞANA ELİ BEG’i söylerdi.
23'ler OLAYI; Musa abiden dinlediğime göre olay şöyle gelişmiş: Hükümet Irak'ta gelişen Kürt ulusal uyanışından rahatsızlık duymuş. Bu arada Irak ve İran’dan Kürt talebeler Türkiye'ye okumaya gelmişler. O dönemde Kürt öğrencileri kendi aralarında iyi bir dayanışma örneği vermişler. Tam bu sırada, Abdulsettar HAMEWENDİ adında 140 kiloluk bir Irak'lı Arap Emlakçi, Bağdat,Şam - Halep ve Mısır hattında çalışırmış. Hamewendi, çok renkli bir kişiliğe sahip, birkaç lisan bilen imam ve avukatmış. Halep'te büyük yurtsever Dr. Nuri Dersimi ile tanışır. Mele Mustafa BARZANİ ve Cemal ABDULNASIR ile çektirdikleri bir fotoğrafı Dr. Nuri Dersimi’ye gösterir. Gazeteci olduğunu ve İstanbul'a gitmek istediğini, Dr. Nuri'den yardım ister. Dr. Nuri de, İstanbul'da iki gazeteci yeğeni olduğunu, birinin Musa ANTER, diğerinin Doğan KILIÇ olduğunu söyler. Hamewendi, İstanbul'a gelir Doğan Kılıç'la tanışır. Dr. Nuri'nın
Selamını söyler, bazı malzeme talebi için İsrail konsolosluğuyla yardım için görüşmek ister. İsrail Konsolosluk yetkilileri ile telefonlaşır ve bir yerlerde görüşme sözünü alır. Görüşme yerine geldiklerinde polisler bunları yakalar. Üzerinde Musa ANTER'in adı çıkar. Geçmişte Musa ANTER ile ilişkisi olan ve bazı 49'lular, 28 Haziran'da gözaltına alınır. 29. Haziran'da sorgularından sonra, 23'ler olarak bilinen kişiler tutuklanır. Bunlardan biri de 49'lulardan Medet Serhat'tır.
MEDET Ağabey, siyasal anlamda en zor günlerimizde hiçbir zaman katkısını, bizden sevgi ve ilgisini hiçbir zaman esirgemedi. DDKO ve DDKD’nin kuruluşu dönemlerinde hep yanımızda oldu.
Dünya görüşü KDP'ye yakındı. MELE MUSTAFA BARZANİ ona göre bir efsaneydi. Biz de solcuyduk ya! Bu görüşünden dolayı Medet Ağabeye bazen soğuk davranırdık. Bizim 68 Kuşağının Kürt gençleri o dönemde solcu olmayanlara iyi gözle bakmazlardı. Hatta bazı ağabeylerimizin kıblesi Türk soluydu. Kuşkusuz az da olsa onlardan etkilenmiştik. DDKO kurulunca taşlar yerrinden oynadı, herkes yerini buldu ve herkesin kıblesi açıkça belli oldu.
1980 öncesi Medet Ağabey, Çağdaş Avukatlar grubundan Orhan Apaydın listesinden
İstanbul Barosu Genel sekreteri seçilmişti. Orhan Apaydın O’nu, gıyabında BARIŞ Derneği üyesi yapıyor. 1980 sonrası BARIŞ Derneği Davasından bir yıla yakın firar gezdi. Bu dönemde de bizim arkadaşlarla ilişkisi kesilmedi ve dayanışma içinde olduk. 1982 Şubatında Diyarbakır'da ikinci gözaltına alınmamda ve 6 ay en uzun gözaltı, sorgu ve işkenceden sonra 19 Ağustos‘ta tahliye olduğumda İstanbul'a Medet Ağabey’in yanına gitmiştim. Hiç unutmam, beni görünce sarıldı “aman Aliciğim, sana böyle ne olmuş” diye bir ara durakladı. 70 kilodan 55 kiloya düşmüştüm. O akşam Serhat BUCAK'a benim geldiğimi haber verdi. Birlikte KUMKAPI’da balıkçı lokantasına yemeğe gittik. Daha sonraları Danıştay kararı ile Köy Hizmetleri Mardin'de göreve iade edildiğimde, OLAĞANÜSTÜ HAL dışına çıkarılıp SİNOP'A sürgün edildim. Tayın Emrimde aynen şöyle yazılmıştı: ”Adı geçen teknik eleman Ali BURAN Sinop köy hizmetleri emrine, bulunduğu yerde gözetim ve denetim altına alınması”. Sinop'a gittikten sonra, 1988’de Diyarbakır'dan Sinop'a sürülen 62 kişilik PEŞMERGE grubuyla ilgili (aile reislerinin hepsi komutandı) konuyu Mecliste, A. Türk, A. Ekmen, S. Sümer ve M. Kahraman'la bir çok kişiye götürdüm. A. Türk dışında kimse ciddi şekilde ilgilenmedi. Medet Ağabey konuyu açınca çok etkilenmişti. Daha sonraları Sinop'a gidip Peşmergelerı ziyaret etmişti. O sırada ben Sinop dışındaydım. Sevgili MEDET Abinin karanlık ellerce öldürülmesi KÜRT Halkı için büyük bir kayıptı. Medet Ağabeyin, O dönemde Çiller, Güreş ve Ağar konsepti ile bir çok Kürt
aydın ve iş adamının ölüm listelerine alındığı hep basının gündemindeydi. Medet Ağabey 12-11-1994 Tarihinde bir aile dostuna misafir olduğu KADIKÖY yakasında akşamleyin özel arabasında katledildi. Öldürme olayında eşi, zaman zaman o dönemde ÜLKÜCÜ Mafya tabir edilen Tevfik AĞANSOY tarafından öldürüldüğünü iddia ettiyse de, Tevfik AĞANSOY TV. kanallarında bu iddiaları tehditkar bir şekilde reddetti. Ancak ciddi olarak kimse olayın üstüne gitmedi. Ne yazık ki, 49'lar, 21'lerden dava arkadaşları Medet SERHAT’a karşı görevlerini hiç yapmadılar. Ben bu “ANI” yazımı, yeni nesillerin Medet Ağabeyi daha iyi tanımaları için yazdım ve bunu bir görev olarak telakki ediyorum. Kürt ve Kürdistan uğruna canını feda edenler ile Medet ve MUSA Ağabeyleri saygı ile ANIYORUM.