Şırnak’ta ağaç kesimleri iki yıla yakın bir süredir devam ediyor. Çevre örgütlerinin ve yöre halkının yoğun tepkisine rağmen, orman yoksunu bölgede kesildikten sonra kamyonlara yüklenen binlerce ağaç, Türkiye’nin dört bir tarafına gönderiliyor.
Orman kıyımının neden yapıldığını, ağaçların kimler tarafından kesildiği ve nasıl satıldığını, kesimlerin bölgedeki canlı yaşamına olan olumsuz etkilerini, kesimlerin durdurulması için yürütülen mücadeleyi Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu üyesi Av. Fadıl Tay, HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şırnak yöneticisi Murat Özbey Yeşil Gazete’ye konuştu.
Yüzölçümünün yüzde 29,4’ü ormanlarla kaplı olan Türkiye’de ormanlık alanlar; yangınlar, enerji , turizm ve güvenlik gerekçesiyle her geçen daha çok daralıyor.“Türkiye Ormancılığı: 2022, Türkiye’de Ormansızlaşma ve Orman Bozulması” raporuna göre her yıl orman yangınlarıyla kaybedilen orman alanlarının dört katından fazlası maden, enerji, turizm, ulaşım gibi ormancılık dışı amaçlarla yapılan tahsisler nedeniyle yok oluyor. Geçen yıl 15 günde 140 bin hektar alan yanmıştı. Yıl içinde ise 1700 km2 ‘lik alan tamamen kül oldu.
Diğer taraftan doğalgaz ve kömürdeki maliyetlerin yükselmesine paralel olarak odun üretiminin artması da ormanlar için bir başka büyük tehdit olarak ortaya çıktı. Yalnızca 2017-2021 yılları arasındaki beş yıllık dönemde endüstriyel odun üretiminde yüzde 78,7, yakacak odun üretiminde yüzde 25,9 ve toplam odun üretiminde yüzde 25,9’luk bir artış yaşandı.
Yine rapora göre, son 20 yılda ağaçlandırmayla kazanılan orman miktarının tüm ormanların sadece yüzde 0,6’sını (144 bin hektar) oluşturduğu belirtiliyor. Raporun ilgili kısmında “Aynı dönemde 2/B ile orman dışına çıkarılan alan 178 bin hektarı (yüzde 0,7), ormancılık dışı amaçlarla yapılan orman tahsisi miktarı da 484 bin hektarı (yüzde 2,2) bulmaktadır” deniliyor.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu ise ülkenin orman fakiri bölgelerinden. Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM), paylaştığı illere göre orman dağılımı haritasına göre en az ormana sahip beş ilin dördü bu iki bölgeden. Dersim , Hakkari, Şırnak, Bitlis ve Siirt nispeten ormanlık alanların yoğunluk kazandığı kentlerden. Ancak buradaki ormanlar da ülkenin diğer bölgelerindeki ormanlar gibi yangınlara, maden ve enerji yatırımlarına kurban oluyor. Bölgedeki ormanların uğruna tahrip edildiği bir başka gerekçe ise güvenlik.
Güvenlik gerekçesi ne kadar doğru?
Bölge kentlerinde güvenlik gerekçesiyle zaman zaman ağaç kesimlerin yapıldığı biliniyor. Bu gerekçe ile kesimlerin yoğunlaştığı kent ise Şırnak. Yaklaşık iki yıldır , kente bağlı Cudi ve Gabar dağlarında kesintisiz olarak ağaçlar kesiliyor. Güvenlik gerekçesi ile başlatılan kesimler şu sıralar yüzlerce hektarı bulmuş durumda. İddiaya göre güvenlik, görünürdeki ‘gerekçe’ asıl amaç ise bölgedeki yeşil alanı orman vasfından düşürmek ve orayı kömür ve diğer madenler için bir sahaya dönüştürmek. Şırnak’ta , geçtiğimiz yılın yaz aylarında beş ayrı yerde orman yangını çıkmış, yangınlar sonucu birçok yeşil alan zarar görmüştü.
Şırnak Barosu’nun verilerine göre kesimin yapıldığı alan kentteki ormanlık alanların yüzde 7’sine denk geliyor. Neredeyse her gün kentten çevre illere onlarca kamyonun odun taşıdığına dair videolar sosyal medyada paylaşılıyor. Kesimlerin de bölgedeki korucular tarafından yapıldığı ve Urfa’dan Osmaniye’ye kadar birçok kente dağıtıldığı kaydediliyor.
Kent halkı ve kentteki STK’ler ise süren kesimler karşısında itirazlarını durmaksızın dile getiriyor. Kesimlerin durması için hukuki ve siyasi mücadele de devam ediyor. Buna karşın ilgili kurumlar sessiz.
Kesimler neden yapılıyor?
Resmi kaynaklardan yapılan açıklamalarda kesimlerin güvenlik gerekçesiyle yapıldığı bilgisine yer veriliyor. Ancak iki yıla yaklaşan ağaç kesimleri her geçen gün daha geniş alanlara yayılıyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz’a göre güvenlik gerekçesi öne sürülse de asıl mesele rant:
“Daha önce bilinçli olarak yangınlar çıkarılıyordu. 2018 yılından bu yana yeni bir uygulama söz konusu. Son zamanlarda kesimler, kalekol, karakol veya yol gibi güvenlik gerekçesiyle başlıyor ancak katlanarak devam ediyor. Gerekçe her ne kadar güvenlik olsa da bu yönlü çalışmanın olmadığı yerlerde de katliam yapılıyor. Birileri büyük rantlar elde ediyor.”
“Katliamın devam etmesine ve ağaç kıyımına ortam sağlayan şey ise Kürt sorunundaki çözümsüzlük’’ diyen Kaçmaz, “Kağıt üzerinde her ne kadar İl Orman Müdürlüğü’nün izin verdiği görünse de sorduğumuzda ilgililer askeriyenin karar verdiğini beyan ediyorlar. Hatta şu an kesimleri daha çok korucuların yaptığı iddiası var. Buna göre, korucular tarafından belirlenen güzergahtaki ormanlık alanlar yok ediliyor. Büyük bir çıkarın olduğu bir konsensus var’’ ifadelerini kullanıyor.
Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu üyesi Avukat Fadıl Tay da çıkar ilişkine değiniyor ve kesimlerin kontrolden çıktığını ve ağaçlara ganimet gözüyle bakıldığını ekliyor:
“İlk dönemlerde güvenlik gerekçesiyle 1 dönümlük alanda kesim yapacaklarını söylediler ama şu an yüzlerce dönümde kesimler yapılmış durumda. Güvenlik kaygılarını anlıyoruz, ancak şu an işler kontrolden çıkmış bir durumda ve ağaçlara ganimet gözüyle bakılarak yapılıyor kesimler. Burada bir rant amacı var. İyi niyet olsaydı veya gerçekten söyledikleri gerekçelerle yapılsaydı sınırlı olurdu. Bir taraftan ağaçlar kesilmeye devam ediyor diğer taraftan kömür çıkarma çalışmaları için zemin oluşturuluyor.”
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şırnak yöneticisi Murat Özbey ise ekolojinin bu denli tahrip edilmesini savaş politikalarına bağlıyor ve sağlıksız bir toplumun yaratılmak istendiğini düşünüyor: “Ekolojik yaşamın aşırı tahribi beraberinde sömürge bir düzen getirir. Sömürge toplumlarının sağlıklı iyi olma halleri ortadan kaldırılmak isteniyor. Yine sağlıklı iyi olma halinin en önemli belirleyicilerinden biri olan ekolojik yaşamın tahribi beraberinde halk sağlığı problemlerini getiriyor.’’
Kesimlerin bölgedeki korucuların eliyle yapıldığı bütün bölgede dillendirilen bir iddia. Her gün kentten çevre kentlerdeki odun pazarlarına onlarca kamyonla odun taşındığı görüntülere yansıyor. Ağaçların pazarlama merkezlerinden birinin ise Urfa olduğu belirtiliyor . Yine sosyal medya ağları da kesilen ağaçları satma işleminde denenen bir başka alan. Bir başka iddia ise ormandan arınan yerlerde kömür çıkarma hazırlıklarının yapıldığına ilişkin. Enerji savaşlarından söz eden avukat Tay ‘’ Kesimler devam ettikçe , oradaki alanlar ormanlık alan vasfını kaybediyor ve imar süreci başlıyor. Bu süreç , devam eden enerji savaşlarıyla bağlantılı. Aynı alanlarda ruhsat çıkarıp kömür çıkarıyorlar. Ciner Grubu’nun ilgilendiği söyleniyor” diyor.
Tay, ihalenin özel olarak hazırladığını ve her gün ortalama 15 kamyon dolusu ağacın kesildiği bilgisini veriyor:
“Pazarlayanlar korucular. Tonu 1150 TL’ ye satılıyor. Bölge illerinin tamamına hatta Urfa’ya kadar götürülüyor. Edindiğimiz bilgiye göre ağaç kesimine özel ihale çıkarılıyor. Bu ihale Şırnak Valiliği ve Şırnak İl Orman Müdürlüğü tarafından yapılıyor. İhale, sadece daha önce bu ağaç kesimiyle tanınan ve bilinen kişilere veriliyor. Eskiden günde 10 ton kesiliyorsa şimdi 100 ton ağaç kesiliyor. Her gün kerestelerle yüklü ortalama 15 kamyon yola çıkıyor.”
Bu kamyonların her birinin yük taşıma kapasitesi ise 10-12 ton dolaylarında.
Kesimlerin gerçekleştiği alan her geçen gün genişliyor. Şırnak barosu, iki yılda kentteki ağaçlık alanların yüzde 7’sinin yok edildiği bilgisini veriyor. Kesimlerin olduğu alanlardaki tahribat ile ilgili net verilerden bahsetmek ise mümkün değil. Çünkü söz konusu alanlara giriş yapmak hala yasak. Bu yasaklara dikkat çeken Avukat Tay, bu nedenle bölge köylülerinden bilgi aldıklarını ifade ediyor:
“Güvenlik gerekçesiyle sahaya girmemize izin verilmiyor. Genelde bölgedeki köylülerden bilgi alıyoruz. Uydu görüntülerinin paylaşacaklarına dair söz verildi onu bekliyoruz.”
Ormanlık alanların yok edilmesi nedeniyle birçok hayvanın yaşam alanının bittiğini sözlerine ekleyen Tay, insan yaşamının da tehlike altına gireceğinden tedirgin:
“Ceylanlar, keçiler gibi yüzlerce yabani hayvan zarar görüyor. Kesilen ağaçlar genelde 200 yıllık ağaçlar ve aralarında meşe palamutu, zeytin ağaçları ve diğer endemik ağaçlar var. Bir bütün olarak doğa zarar görüyor. Bu durum ekosistemi de büyük ölçüde etkiliyor. Canlı yaşamını alt üst ediyor. Ağaçların kesilmesi aynı zamanda bölgedeki lokal iklimi de etkiliyor. Bu bölgenin sıcaklığı 45-50 derece dolaylarında. Bu vahşilikle devam edilirse bölge insanlar açısından da yaşanmaz olur.’’
SES yöneticisi Özbey ise tahribatın olası sonuçlarına ilişkin daha karamsar bir tablo çiziyor. İklim dengesinin bozulduğunu belirten Özbey şunları anlatıyor:
“Ormanların kesilmesi ve bitki örtüsünün değişmesi iklim krizinin temel gerekçelerinden biri. Ormanlara verilen zararla beraber ortaya çıkan aşırı soğuk ve sıcaklar iklim dengesini bozacak. Aynı zamanda bölgenin toprak ve iklimine uygun yasayan bir çok bitki türü ve hayvanın doğal yasam alanı tehdit altında.”
Özbey, orman kesimleri sonucu çevrenin çoraklaştığını ve bunun da canlı türlerin sürdürülebilirliği konusunda olumsuzluk yarattığını ifade ediyor.
“Çevrenin çoraklaşması aynı zamanda insan dışındaki diğer canlıların sürdürülebilir yaşamlarını tehlikeye atıyor. Doğada bir döngü vardır insan müdahalesi ile bu döngünün bozulması , doğanın hastalıklı hale getirilmesi toplum-doğa dengesini bozuyor ve doğal yasam ortadan kaldırıyor.’’
Şırnak Barosu, ekolojik yıkıma karşı harekete geçmeleri için Greenpeace, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) ve Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) gibi kuruluşlara başvurmuştu. Baronun başvurusuna bir hafta önce yazılı yanıt veren Greenpeace, “Konu maalesef uzmanlık alanlarımızın dışında,” demişti. Avukat Tay, Greenpeace’in tartışmalara neden olan bu açıklamanın ardından baroya bir e-mail daha attığını ve yanlış anlaşıldıklarını ifade ettiğini söylüyor. Devam eden kesimlere ilişkin kamoyundaki sessizliğe tepkisi ise şöyle: “Doğanın ideolojisi olmaz ki. Hatay’daki, Muğla’daki yangınlar nasıl herkesi etkiliyorsa buradaki kesimler de öyle etkiliyor. ”
HDP’li Kaçmaz da bu durumdan şikayetçi: “Elbette destek veren , ortak mücadeleyi önceleyen kurumlar var ama çoğu sessiz kalmayı tercih ediyor. Ağaç kesimlerinin gerçekten güvenlik kaygılarıyla yapıldığını düşünüyorlar. Tema Vakfı, Greenpace ve Çölleşme ile Mücadele Derneği’nin tavrı tam da bu durumu gözler önüne seriyor.”
Doğaya karşı bütünlüklü bir tepki verilmesi gerektiğine vurgu yapan Kaçmaz, “Doğada bile farklılık var. Batı’da ormanlar yanarken ciğerlerimiz yanıyor diyoruz elbette öyle diyeceğiz ama Besta, Cudi ve Gabar’daki ağaçların bir farkı yok diğer ağaçlardan. Kazdağları’ndaki Karadeniz’deki, Gabar’daki tepkilerin birleşmesiyle bu kıyımların önüne geçebiliriz” diye konuşuyor.
Kentte ekoloji mücadelesi veren tek STK olan Cudi Ekoloji ve Kültür Derneği2017 yılında yayınlanan KHK ile kapatılmıştı. Şu sıralar, kentteki kurumlar Kent Ekoloji Platformu’nun kuruluşunu ilan etmeye hazırlanıyor. Şırnak Barosu’nun Çevre ve Kent Komisyonu ise iki yıl önce kuruldu ve kurulduğu günden bu yana en büyük mücadeleyi orman kıyımının durdurulması için veriyor. Konuyla ilgili iki rapor hazırlayan komisyon , hukuki süreci de yürütüyor. Komisyon sözcüsü olan avukat Tay hukuki sürece dair şunları söylüyor;
“Şırnak Barosu olarak Çevre ve Kent Komisyonu’nu kurduğumuz günden bu yana hukuki mücadele verdik. Birçok kez tahribatı anlatan raporlama çalışmaları yaptık. Hatta iki hafta önce bir kez daha suç duyurusunda bulunduk. Yetkili kurumlardan bilgi almakta zorlanıyoruz. Valilikten bilgi istedik, alamadık. Daha sonra kesimlerin ihale usulü yapıldığı yapıldığını söylediler. Bu yapılan ağaç kesimin kanun dışı olduğunu ve kabul edilmeyeceğini belirttik. Suç duyurumuz reddedildi. Suç duyurumuzun reddedilmesi üzerine Şırnak Sulh Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunduk. Fakat itirazımız da reddedildi. Bunun üzerine geniş bir rapor hazırlayıp kamuoyunu bilgilendirdik. Şimdi de yeni bir rapor hazırladık. Bu sefer Kamu Denetçiliği Kurumu’na şikayet başvurusunda bulunduk. Kurum, bağlayıcı bir kararı olmamakla birlikte tavsiye niteliğinde kararlar veriyor.’’
Kesimlerin durdurulması için hukuki girişimler kadar siyaseten de mücadele veriliyor. HDP’li milletvekilleri konuyu sıklıkla meclis gündemine taşıyor. Kaçmaz, sürdürülen siyasi mücadeleye ilişkin ‘ 20’den fazla kez Meclis’te gündeme getirdik ancak bir cevap alamadık. Sadece Cudi Dağı’nda bir basın açıklaması yaptıktan sonra Şırnak Valiliği Şanlıurfa Orman Bölge Müdürlüğü’nün yaptığı bir açıklamayıyayınladı. Ancak Şırnak halkı tatmin değil. Bir heyet buradaki tahribatı inceleyebilirdi. Ama halkın kaygıları dikkate alınmıyor” bilgilerini veriyor.
HDP Grup Başkanvekilleri Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç da ormanlık alanların yok edilmesinin nedenlerinin araştırılması ve orman kıyımının engellenmesi için gerekli adımların atılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istemişti.
Şırnak Barosu’nun temmuz ayında yayınladığı ikinci raporunda son yedi ayda Şırnak’taki ağaçlık alanların yüzde yedisinin yok edildiği kaydediliyor:
Çevre ve Kent Komisyonu’nun hazırladığı raporda yer verilen bilgilerden bazıları şöyle:
“Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonunca yapılan tespitlere göre;
- Son 1 yılda yoğun bir şekilde orman kesimleri devam etmektedir,
- Ağırlıklı olarak Şırnak ilinin merkez kısmının yüksek yerlerinde ve Şırnak-Siirt arasındaki dağlık bölgelerde orman ağaç kesimleri yapılmaktadır.
- İdil – Midyat arasında da kısmen orman kesimi yapılmıştır,
- İhale süreci yasla usul işletilmeden belli kişilere verilmek suretiyle hukuka aykırı yapılmaktadır,
- Ormanlar kesildikten sonra ağaçlar 20-25 tonluk kamyonlar ile Cizre ilçesi üzerinden piyasa değerinin çok altında çevre illere ve Kayseri, Gaziantep, Osmaniye gibi başka yerlere gönderilmektedir. Buna ilişkin bir görseli ek olarak sunuyoruz.
- Yaz mevsimi itibariyle bu kesimler ve tahribatlar hızlı bir şekilde artmakta, günlük yüzlerce ton endemik ve tarihi ağaçlar yok edilmektedir.
Bölge insanında oluşan endişelerin giderilmesi ve orman alanlarının korunması için;
- İlgili kurumların derhal harekete geçerek, öncelikle tedbir amaçlı olarak ağaç kesimlerini durdurması,
- Ağaç kesimi yapılan bölgelerde resmi kurumlarla birlikte özel kuruluş ve derneklerin araştırma ve incelemelerde bulunması için gerekli güvenliğin sağlanması ile birlikte gerekli raporların hazırlanmasının sağlanması,
- Ağaç kesimi yapılan bölgelerde rehabilitasyon işlemlerinin yapılması ile birlikte bölge habitatının bozulmaması için ağaçlandırma yapılması gerekmektedir.
06.07.2022 tarihi itibariyle ağaç kesimleri aralıksız ve artarak devam etmekte buna ilişkin Şırnak Valiliği’ne yapılan bilgi alma amaçlı başvurumuza halen cevap verilmemiştir. Şırnak ilimizin doğasının korunması için tüm kurum ve kuruluşlara tarihi ve vicdani sorumluluk düşmektedir.”
Baro ayrıca geçtiğimiz günlerde kentteki ağaç kesimlerine dikkat çekmek amacıyla #ŞırnaktaOrmanKatliamı etiketiyle kampanya başlattı.
Sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımda , “Resmi verilere göre 7 ayda %8 ormanlık alanımız yok edildi. Ondan sonraki 1 yıllık süreçte orman kesimi aralıksız devam etti. Ormanların bu şekilde katledilmesi Anayasa madde 169 ve Orman Kanunu 91/1’e göre suçtur. Faillerin tespit edilmesini talep ederiz. #ŞırnaktaOrmanKatliamı” denildi.
Birçok sosyal medya kullanıcısı da bu kampanyaya destek verdi.
Şırnak Baro Başkanı Rojhat Dilsiz de kesimleri gündemde tutmaya çalışıyor. Dilsiz, yaptığı paylaşımda kesimlerin nasıl yapıldığına ilişkin bir video ve ağaçların sevkiyatına dair bir video yayımladı.
25 Temmuz günü kentteki STK temsilcileri ve siyasi parti yöneticileri kitlesel açıklama yaptı. Açıklamaya, Şırnak Barosu, KESK, Şırnak Tabip Odası, Özgürlük için Hukuk Derneği (ÖHD), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), İnsan Hakları Derneği (İHD), Barış Anneleri Meclisi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticileri ile HDP Milletvekili Hasan Özgüneş, Deva Partisi İl Başkanı Guhdar Zeyrek, Gelecek Partisi İl Başkanı Nizar Ökten ve CHP Merkez İlçe Başkanı katıldı.
Açıklama metnini okuyan Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz şunları söyledi:
“Ağaç kesimlerinin aynı hızda devam etmesi durumunda yakın zamanda orman alanlarının kurak bölgelere dönüşeceği ve bölgemizin çoraklaşacağı tartışmasızdır. Orman alanlarında yapılan bu tahribatın sonucunda ayrıca endemik bitki çeşitliliği yok olmakta ve bu alanlarda yaşayan hayvanların yaşam alanları kaybolmaktadır. Anayasa ve yasalara aykırı bu durum devam ederse korkarız ki son dönemlerde yaşanan doğa katliamı bırakın sağlıklı bir çevrede yaşayabilmemizi, bölgemizde asgari bir insanın yaşamını devam ettirebileceği bir ortamın kalmayacağını gözlemlemekteyiz.”