Haber Merkezi - Hasankeyf Koordinasyonu, Ilısu Barajı nedeniyle sular altında kalan 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Batman’da 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf üzerine inşa edilen Ilısu Barajı su tutmaya başlamış, barajın inşaatıyla birlikte tarihi eserler başka yerlere taşınmış, vadinin civarında yaşayan köylüler TOKİ’nin yaptığı konutlara göç etmek zorunda kalmıştı. Barajın su tutması nedeniyle vadi civarındaki yerleşimler su altında kalmıştı.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin Taksim Binası’nda yapılan basın açıklamasına CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP İstanbul Milletvekilleri Hüda Kaya, Züleyha Gülüm ve HDP Parti Meclisi üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün katıldı.
‘BİR TARİH SULAR ALTINDA KALDI’
Hasankeyf Koordinasyonu adına hazırlanan açıklamayı Beyza Üstün okudu.
Üstün’ün okuduğu açıklamada “Coğrafya ve yaşam açısından ülkemizin en yıkıcı projelerinden biri olan Ilısu Barajı'nda tüm eleştirilere ve geniş toplumsal protestolara rağmen su tutmaya devam ediliyor. En az 12 bin yıllık geçmişe sahip Hasankeyf su altında bırakılarak yok edilmek üzere. Dicle Vadisi boyunca tufan ve talan devam ediyor. Her geçen saniyede bir canlı, bir ev, bir tarihi alan sular altında kalıyor” dendi.
Üstün, hiç kapanmaması gereken baraj kapaklarının Temmuz 2019 tarihinde kapatılmaya, canlı bir varlık olan Dicle Nehri ve Dicle Vadisi’ni yok edilmeye başladığını belirterek “Kapakların kapatılması ile ilgili uyarılar yapılmadığı için çok kişi mağdur oldu, hızlı yükselen sularm köylerine ulaşması sonucunda birçok sakin, eşyasını alamadan göç etmek zorunda kaldı. Baraj göletinde bir kişi boğularak hayatını yitirdi” ifadelerini kullandı.
‘ŞU ANA KADAR 22 KÖY SULAR ALTINDA KALDI’
Üstün, barajın su tutma oranının yüzde 20-25 oranında olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:
“400 kilometrelik alanda ekolojik yıkımın boyutu, kapsamı hâlâ bilinemiyor. Kapakların kapatılmasıyla birlikte milyonlarca canlı, yaşam kaynağı olan Dicle'nin sularında boğduruldu. Göletinde her gün ortalama 15 cm suyun yükseldiği ve %20-25 doluluk oranına ulaşan Baraj, Vadi boyunca Tufan'a dönüşmüş durumda. Tepkiler sonucunda, soyu tükenme riski altında olan canlılarla ilgili yeni yuvalanma alanları yapılacağı belirtilse de alan boyunca kuşlar için yapılmış iki üç kule dışında bir çalışma görülmüyor. Baraj gölü Hasankeyf'in II km batısında ve Batman merkeze bağlı olan Suçeken (Şkefta) köyüne ulaştı. Şu ana kadar 22 köy bütünüyle sular altında kaldı. 30 köyde de evlerin bir bölümü, tarım arazilerinin büyük bir bölümü sular altında. Nehir boyunda bulunan bu köylerden yüzlerce insan göç etmek zorunda bırakıldı.”
“Baraj göletinden hâlâ etkilenmemiş ya da çok kısmi olarak etkilenmiş olan 147 köy var. Bu köylerdeki insanlar yapay göletin sularının onlara ne zaman ulaşacağını bilmedikleri için büyük bir belirsizlik yaşıyor” ifadelerini kullanan Üstün, “Zorunlu kamulaştırma sonucunda göçe zorlanan 80 bin insanın çok büyük bir bölümü hâlâ göç etmediği için ortaya çıkacak sosyal ve ekonomik tahribat daha gerçekleşmiş değil. Yeni evler yapılacağı söylenen birçok köyde inşaat çalışmaları başlamadan gölet suları köylere yetişmiş durumda. Boğulmak ile evsiz kalmak arasında sıkışan köylüler çözüm üretilmesini bekliyor” dedi.
’25 AİLE YENİ YERLEŞKE’DE EV VERİLMEDİĞİ İÇİN ZOR DURUMDA’
Gelinen noktada yaşanan mağduriyetlere ilişkin Üstün, şu bilgileri paylaştı:
“Ağustos ayından beri yüzlerce aile Hasankeyf'ten tek tek Yeni Yerleşke'ye taşınırken, Hasankeyf için özel çıkarılan İskan Yasası çerçevesinde 511 kişiye Yeni Yerleşkesi'nde barınma hakkı verilmedi. Yeni Yerleşke'de ev verilmeyen ve zor durumda olup da Hasankeyf'ten ayrılmayan 25 aile evsiz kaldığı için şu an elektriğin kesildiği, suyun da günün belirli saatlerde verildiği tarihi ilçede yaşamaya çalışıyor. Aileler, suyun yükselmesiyle şimdi zorla çıkarılma tehdidi ile karşı karşıyalar. Yeni yerleşkede yapımı devam eden veya biten toplam 50 konut mülki amirliklere gelir getirir bahanesiyle mağdur ailelere verilmediğinden Hasankeyflilerin mağduriyeti giderilmemektedir. Hasankeyf'in karşısında olan Kcsmcköprü ile Hasankeyf'e 2 km mesafede olan Urganlı Köyü sakinlerine, Yeni Yerleşke'de kendilerine ev hakkı verilmediği için köylerini terk etmek zorunda kaldı.”
Üstün bütün bu suçlar işlendiğinde bölge baroları olmak üzere baroların sorumluluklarını yerine getirmediğini, yıkım ele alındığında her bir işlemin suç olduğu ortadayken, bu suçu ortaya çıkarma ve bu talanı durdurma imkânı varken sessiz kalındığını söyledi.
Koordinasyon şu çağrıda bulundu:
“Kamuoyu ve sanatçılara da çağrınız var: Daha önce bu alanın yok edilmesine karşı yükseltmiş olduğunuz sesinizi daha da yükseltin! Sessiz kalan sanatçıların da allık ses çıkarması gerekiyor. Bu artık bir tercih değil, Sular yükseliyor ve baraj gölcti önünc çıkan her şeyi yok ediyor. Bu baraj bütün ömrü boyunca yok edecek bir baraj. Bu yüzden bütün yetkililere çağında bulunuyoruz. Bu hatadan dönme imkânı hâlâ var. Bu yıkım projesi bir an önce durdurulmalı, baraj kapakları kontrollü olarak açılmalı ve gölet ortadan kaldırılmalıdır. Dicle Nehri özgür akmalı, Antik Hasankeyf kenti yaşamaya devam etmelidir.”
‘GELİN BİRLİKTE KURTARALIM’
Açıklamadan sonra konuşan katılımcılar şunları söyledi:
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu: Çok söyleyecek söz yok. maalesef önleyemedik. Yüzde 25 sus tuttu. Ayın 25’nden sonra tamamen su tutacak. Burada bir avuç insanız. AKP canlıları yok sayıyor. Katlediyor. Katlede katlede bu noktaya geldi. 50 yıllık bir ömrü olan baraj için 12 bin yıllık tarih yok ediliyor. Türkiye buraya yeterince ses vermedi. Son bir kez daha sesleniyorum: Bundan sonra kurtarabileceğimiz ne varsa birlikte kurtaralım. Herkesi dayanışmaya çağırıyorum.
‘KÜRT HALKININ KİMLİĞİ YOK EDİLİYOR’
HDP İstanbul Milletvekili Zeleyha Gülüm: Gerçekten söylenecek sözü bulmakta zorlanıyoruz. Bu sadece Hasankeyf’te olan bir süreç değil, Kanal İstanbul Kazdağları’nda yapılmak istenen projeler. Karşımızda öyle bir iktidar var ki baktı her yerde rant görüyor. Doğaya saldırıyor. Güçlü bir ses çıkaramıyoruz. Sahip çıkmakta ortaklaşa ses çıkaramıyoruz. Kanal İstanbul’a ses çıkaranlar, Hasankeyf’e ses çıkarmıyor, Karadeniz’de olana sadece Karadenizliler ses çıkarıyor. İç göçler en fazla kadınları vuruyor. Onlar yeniden büyük zorlukları yaşıyor. Kadınlar açısından Hasankeyf katliamının önemli sonuçları var. Kürt halkının geçmişi mirası tarihi de yok ediliyor. Bir halk kimliksizleştiriliyor. Bugün bir bölümü sular altında kalmış olabilir ancak Türkiye’nin dört bir yanından ses çıkarıbilirse bunu durdurabiliriz. Gelin birlikte Hasankeyf’e ses çıkaralım.
‘CİDDİ BİR HALK SAĞLIK SORUNU SÖZ KONUSU’
TMMOB DİSK KESK TTB adına Nazmi Algan: Türkiye halkları Hasankeyf meselesine aktif tutumu alamadık. Gerekli isyanı dile getiremedik. Halbuki birkaç yıl önce konserler ve daha kalabalık etkinliklere bu projeye karşı çıkmıştık. Türkiye gündeminin de hızlı akması nedeniyle bu sürece yeterince ses çıkaramadık. Orada önemli bir sağlık sorunu da var. Göç aynı zamanda bir sağlık sorununu da birlikte getiriyor. Batman Belediyesi Başkanı ile konuştuğumuzda ciddi bir su sorunu var. Dicle Üniversitesi’nin bu meseleyi araştırıyor. Bu su sorununu araştırıp kamuoyuna geniş bir açıklama yapacağız. Binlerce insanın yerinden edilmesi ciddi bir sağlık sorununu birlikte getirecek. Kadınlar ve çocuklar en fazla etkilenecek. Halk sağlığı açısından önemli bir sorunla karşı karşıyayız. Hükümete seslenmek ve bu projeyi durdurmalarını talep etmeliyiz. Koordinasyon olarak talebimiz bu. Ay sonunda bölgeye gidip tespitler yapacağız ve bunu sizinle paylaşacağız.
HDP Parti Meclisi Üyesi Beyza Üstün: Hasankeyf yıkılan Sur’dur. Yaşam yok ediliyor. Bu çevre meselesinin çok ötesinde. Sorumluluğumuz çok büyük. Yıkılan belleği koruma sorumluluğumuz var. Orada yaşayan halklarımız bizi bir kez daha oraya döndürdü. Vakit geç olmadan o kapakları birlikte açalım.
HÜDA KAYA: HASANKEYF’E YETERİNCE SES ÇIKARAMADIK
HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya: Demokrasiye duyarlı, geleceğimize duyarlı farklı kesimlerden insanlar olarak bizler, Hasankeyf’e binlerce yıllık tarihe ses olamadık yeterince. Onlar yaşamı ölüme feda ettikleri, doğayı yok oluşa terk ettikleri gibi 50 yıllık bir barajı binlerce yıllık tarihe tercih edebiliyorlar. Sonuçlarını birlikte yaşıyoruz. Peki itirazları olanlar, eleştirenler olarak bizler ne yaptık? Onlar sistematik olarak bugüne geldi, biz ne yaptık? Bakın şu salonlara kaç kişiyiz? Sadece canlılar ve doğa yok edilmedi. Geleceğimiz yok edildi. Hasankeyf bir değerlere bütünü. Bunları yok ettiler. Vicdan kaybetmişler. Değeri kaybetmişler. Birkaç İslam değerini taşıyarak yaşattıklarını mı düşünüyorlar. Hasankeyf bunun ötesinde bir yer. İnsanlığın bir kazanımı. Umarım tekrar kazanırız.
Artı Gerçek