Rengarenk Umutlar Derneği, Diyarbakır Sur'da çatışmaların ardından yaptığı araştırmanın sonuçları çarpıcı: Çatışmalardan en olumsuz etkilenen grup çocuklar. Oyun alanları yok, hak ihlali sürüyor
Rengarenk Umutlar Derneği Suriçi’nde 2010-2020 yılları aralığını kapsayan dönemde Suriçi’nde gerçekleşen dönüşümün çocukların oyun alanlarını nasıl dönüştürdüğünü araştırmak için izleme çalışması yürüttü.
Bu çalışma kapsamında 115 çocukla anket, 25 ebeveynle mülakat, 5 muhtar ve 1 muhtar azasıyla görüşmeler gerçekleştirildi.
Raporda, “İzleme çalışmasında elde edilen verilere göre Sur Belediyesi’nin stratejik planları incelendiğinde, planların oluşturma aşamasında çocuk katılımının önemsenmediği ve çocukların başta oyun alanları olmak üzere sosyal, kültürel ve sanatsal aktivitelere –özellikle Kayyım Belediyeciliğinde- yer vermediği ortaya çıkmıştır. Bu sonuç saha araştırmasında elde ettiğimiz bulgularla da desteklenmiştir” ifadesine yer verildi.
Rapora göre Suriçi bölgesi geniş bir alana sahip olmasına rağmen bölgenin tamamında sadece altı parkın olduğu ve bu parklardan sadece üçünün kullanılabilir durumda olduğu tespit edildi.
ÇOCUKLAR HAK İHLALİNE UĞRADI
Raporda, 2015-2016 yıllarında Kürt nüfusun yoğunluklu olduğu kent merkezlerinde silahlı çatışmaların yaşandığına ve bu çatışmaların yaşandığı merkezlerden birinin de Diyarbakır’ın merkez Sur ilçesi olduğu hatırlatıldı.
Raporda, “Çatışmalardan Sur sakinlerinin tamamı olumsuz etkilenmiştir. Ancak çocuklar, yaşları itibariyle yaşananları anlamlandırmakta zorlandıkları için en yoğun etkilenen sosyal grup olmuştur. Çatışma sebebiyle çocuklar yaşam hakları dâhil olmak üzere, birçok hak ihlaline maruz kalmıştır. Çatışma sürecinde ve sonrasında tahrip edilen yaşam alanları, okulları, zamanının önemli bir bölümünü geçirdikleri ve geleneksel oyun alanları olan sokaklar ve zaten çok sınırlı olan oyun parkları zarar görmüştür” denildi.
Ayrıca çatışmaların ardından Suriçi’nde yaşayan çocukların yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve gelişimine katkı sağlayan oyun alanlarının güçlendirilmesi, çocukların gelişim hakkı kapsamında yetkililer ve yetişkinler tarafından yerine getirilmesi gereken görevlerin yerine getirilmediği tespiti yapıldı.
ÇOCUKLARDA ÇATIŞMA TRAVMASI
Yetkililerin, çatışmalı ortama maruz kalan ve o bölgede yaşamaya devam eden çocuklar için, travmatik süreçleri iyileştirici etkisi bilinen güvenli oyun alanlarını oluşturmaları, kültür ve sanat faaliyetlerini arttırmaları beklendiğini belirten raporda, şu ifadeler yer aldı:
“Çocuklar, oyun alanlarının yetersiz sayıda olması, güvenlikli olmaması ve bakımsız olması gibi nedenlerle oyun parklarında çok fazla zaman geçirmemektedirler. Parklarda vakit geçiren çocuklar ise pek çok risk ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Suriçi bölgesinin 7 mahallesinde yaptığımız izleme çalışmasında çocukların oyun alanlarının niteliklerine dair acil olarak geliştirilmesi ve iyileştirilmesi gerekmektedir.
Çocuklar, oyun oynamak amacıyla alternatif olarak kullandıkları sokaklarda ise mahalle sakinleri tarafından azarlanmaktadırlar. Çocuklar hem evde hem de dışarıda/sokakta oyun oynayabilecekleri alanlarının yetişkinler tarafından sınırlandırılması, çocukları harabe yapıları kullanmaya mecbur bırakmaktadır. Yürütülen saha çalışmasında sıkça dillendirilen harabe yapılarda gerçekleştiği belirtilen vakalar, sadece çocukları değil tüm mahalle sakinlerini kaygılandırmaktadır. 2015-2016 yılları arasında gerçekleşen silahlı çatışmalar sonrasında artan metruk/harabe yapıların düzenlenmesi, denetlenmesi ve güvenliğinin sağlanması aciliyet arz etmektedir.”
ÇATIŞMANIN ETKİLERİ DEVAM EDİYOR
Rapora göre bölgede yaşanan silahlı çatışmaların olumsuz etkileri, çocuklar açısından hala varlığını sürdürüyor.
“Çatışma dönemlerinde yaşanan tanıklıklar ve sonrasında zırhlı araçların neden olduğu, pek çok çocuğun yaşamını kaybetmesiyle sonuçlanan ihlaller yaşanmıştır” denilen raporda, şu tespitler yer aldı: “Aynı zamanda güvenlik güçlerinden kaynaklı yaşanan çocuk hak ihlallerinin cezasızlıkla sonuçlanması da mahalle sakinlerini tedirgin etmektedir. Suriçi’de kamusal alanda çok fazla bulunan silahlı ve zırhlı araçların varlığı güvenlik duygusundan ziyade bir tehlike algısına dönüşmektedir. Bu nedenle silahlı ve zırhlı araçların alandan çekilmesi gerekmektedir.
AYRIMCILIK YAPILIYOR
Rapora göre çocukların yaşadıkları ayrımcılıklar nedeniyle oyun alanlarını kullanamamaları gibi durumlar da söz konusu ve bu ayrımcılıkların cinsiyete, engelliliğe ve etnik kökene göre çeşitlendirildiği belirtildi.
Kız çocuklarının aileleri tarafından sokağın güvenli olmadığı öne sürülerek oğlan çocuklarına kıyasla daha az sokağı kullandıkları görüldü. Engelli çocuklar ise, sokağın erişilebilir olmaması ve kendilerine hitap edecek oyun alanlarının olmaması nedeniyle bir yetişkinin refakati olmaksızın sokağa çıkamıyor. Suriye’den gelen göçmen çocuklar ise, parklarda diğer çocuklar tarafından ayrımcılığa maruz kalabiliyor..."
Raporda söz konusu ayrımcılığın nedeni için, “Bu ayrımcılık türlerine dair birincil sorumluluk devlete aittir ve devletin eksik politikalarının birer sonucudur” denildi.
ÇOCUKLARIN OYUN HAKLARI İÇİN
Rapor, sorumlu kurumları ve ebeveynleri de sorumluluklarını yerine getirmeleri konusunda çağrıda bulundu: “Yerel Yönetimlerin kent planlamalarındaki rolü nedeniyle, çocuk hakları bağlamında ödev ve sorumlulukları oldukça fazladır. Oyun hakkı ise, yetişkinler ve yükümlülük sahipleri tarafından en görmezden gelinen haklardan biridir. Valiliğin bu bağlamda sivil toplum örgütleri ile iş birliği yapması oldukça önemlidir. Medyanın çocukların oyun hakkını daha fazla gündemine alması ve bu konuda hak temelli bir farkındalığın oluşturulması, toplumsal algıyı belirlemek ile ilgili etkisi düşünüldüğünde önemli bir sorumluluktur. Bu nedenle medyanın da çocukların oyun hakkı ile ilgili içerik üretmesi ve hak temelli bir dil kullanması oldukça elzemdir.
Diyarbakır’da yer alan sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, meslek odalarının ve bağımsız araştırmacıların, çocukların oyun hakkını gündemlerine alması, çocukların hayatlarında en önemli haklardan biri olan oyun hakkına yönelik eşitsizliklere ve hak kayıplarına dair kamu otoritelerine sorumluluklarını hatırlatmak için baskı yaratması oldukça önemlidir.”