Nesi Altaras
İran’da Jina (Mahsa) Amini’nin öldürülmesiyle başlayan ayaklanma analizlerde 2009 yılındaki Yeşil Hareket ve 2019’daki protestoların bağlamında inceleniyor. Uzmanlar bu iki dalga ile bu yılki ayaklanma arasındaki benzerlik ve farklılıklara odaklanıyor. Ayaklanmayı İran’daki kuvvetlenen feminist hareketin uzantısı olarak görenler de artışta. Bu anlatılarda ayaklanmanın Kürt hikayesi genellikle görmezden geliniyor. Bu boşluğu doldurmak için Hengaw ile çalışan Rojhelat (Doğu) Kürdistanlı aktivist Gordyaen Benyamin Jermayi ile konuştuk: “Acem toplumunun protestoları anlatımında tamamen dürüst olmadığını söylemem gerek. Bir İran devriminden bahsederken Kürt özellikleri genelde görmezden geliyorlar. Hareket Kürt bir kadının öldürülmesiyle başladı. Protestolar ilk Kürdistan’da boy gösterdi. Hepsinde ünlü bir Kürt sloganı kullanıldı.”
Konuşmamızdan kısa bir süre sonra rejim medyası Jina Amini’nin ölümünden sorumlu olan ahlak polisinin kaldırıldığını iddia etti. Aktivist ve gözlemciler ise bu haberlerin rejim propagandası olduğunu, ahlak polisinin kaldırılmadığını belirtti. İran’daki kaotik bilgi ortamı ve doğru haber almanın zorluğunu bu söyleşide de fark edeceksiniz. 2 Aralık’ta yapılan söyleşi uzunluk ve açıklık gözetilerek düzenlenmiştir.
Nesi Altaras: Önce Rojhelat’taki genel durumla başlayalım. İslam rejimi altında Rojhelat (Doğu) Kürdistan’daki siyasi vaziyet nedir? Bugün ne halde?
Gordyaen Benjamin Jermayi (GBJ): Gördüğümüz şeye ben devrim derim. Bu yeni bir şey değil, Kürt direnişinin yüz yıllık bir geçmişi var. Jina Amini’nin ölümüyle bir kadın hareketi başladı. Gömüldükten hemen sonra ve cenazesi sırasında insanlar Jin, Jiyan, Azadi (Kadın, Yaşam, Özgürlük) diye bağırdı.
Jina Amini’nin gömülmesinden birkaç saat sonra memleketi Saqaz’da ve Kamyaran’da, yani Kürdistan’daki iki şehirde protestolar kuvvetlendi. 2-3 gün içinde tüm Rojhelat’ta şiddetli protestolar başladı. Şimdi artık 75 günü geçti, sayamıyorum. Zor bir dönemdeyiz.
NA: Bu hareket boyunca protestocular ne gibi taktikler kullandı?
GBJ: Genelde, son 20-30 yıldır, böyle olaylar olduğunda, yani İran rejimi Kürt inşalara saldırdığında, Kürdistan Demokratik Partisi İran (KDPİ), Komala gibi Kürt partileri halkı greve çağırır. Tarihsel olarak Rojhelat’taki asıl protesto formu budur. Mesela birkaç yıl önce İran rejimi bir grup kolbarı öldürdü (kolbar: İran, Türkiye, Suriye, ve Irak arasında yasal veya yasadışı sınır ötesi mal taşıyanlar). İran Kürt partileri birkaç günlük bir grev çağrısı yaptı. İran’da Kürt partilerini bir araya getiren bir işbirliği merkezi var ve böyle aksiyonlar için ortak çalışıyorlar. Bu grevleri yapabiliyorlar çünkü Kürt partilerinin sosyal tabanı çok kuvvetli ve halkı mobilize edebiliyorlar.
Jina’nın devriminde, ölümünden iki gün sonra başlayan harekette de partiler genel grev çağrısı yaptı. Bir sonraki gün tüm Kürt şehirleri greve gitti: bütün dükkanlar kapandı, şehirler gün boyu tamamen boştu. Ardından gece herkes protestoya çıktı, bütün gün evde oturduktan sonra. Bu böyle haftalarca sürdü. Ama son zamanlarda insanlar yavaş yavaş işlerini açmaya başladı, yemek yiyecek kadar para kazanmak için. Haftalardır gelirden feragat ediyorlardı. Rojhelat Kürdistan’ın birçok kentinde grevler sürüyor.
Mahabad’da protestolar, Kasım 18, 2022. Kaynak: Hengaw.
NA: Rejimin bu gelişmelere tepkisi nasıl oldu?
GBJ: Bölgedeki şehirlere ve köylere ağır kuvvetler yollandı. Bugün neredeyse tüm Kürt şehirleri askeri bölge. Mahabad gibi bazı şehirler kuşatma altında. Tüm yollar kapatıldı. İlaç yetersizliğine dair raporlar alıyoruz. Protestolarda yaralanan insanların hastanede yardım almak isterken tutuklandığını duyuyoruz.
Rojhelat’ın farklı yerlerinde toplu tutuklamalar oldu. İnsanlar durmadan aranıyor, telefonları inceleniyor. Rejim yaralıların sağlık hizmetine erişimini engelliyor ve bu en korkunç taktiklerden biri. Bu yaralılardan en az 10 kişi doğru düzgün tedavi göremediği için öldü. Çok daha fazla kişi yaralandı.
Mahabad’dan sesli mesajlar yardım çağrısında bulunuyor: İlaç yok, yaralıları tedavi edemiyoruz. Bu mesajları sosyal medyadan da görüyordum. Neyse ki Kürdistan’ın diğer yerlerinden ve İran’ın farklı yerlerinden bazı aktivistler yardım gönderdi. Ancak tıbbi ihtiyaçlar hala devam ediyor. Eczaneye gidenlerin tutuklandığını biliyoruz. Eczanelerde ve hastanelerde bilgi toplayan, bekleyen istihbarat bakanlığı ajanları var.
Şu son haftalarda Kürdistan’da kan yetersizliği var. Mesela Kermanşah’tan Cavanrud’a kan götüren bir araba rejim tarafından durduruldu ve kurşunlandı. Dayanışma için uğraşanlar var. Bazı Acem aktivistlerin Kürdistan’a bu zor zamanda ilaç ve ihtiyaç malzemeleri yolladığını biliyorum. Aynı zamanda Irak Kürdistan’ından Rojhelat’ın kuşatılmış kentlerine tıbbi destek paketleri yollamayı deneyen bir grup da oldu. Ancak sorun yolların kapalı olması ve araçların aranması. Bu yüzden çok az miktarda malzeme yerine ulaşıyor.
Son günlerde bir nebze sakinleşme olmuştu ama genel gerginlik yüksek ve protestolar sürüyor. Önümüzdeki günlerde yeni bir protesto dalgası bekliyoruz.
NA: Rejimin en çok konuşulan taktiklerinden biri interneti kapatarak veya yavaşlatarak bilgi akışını sekteye uğratmaları. Bu Kürdistan’ı nasıl etkiledi?
GBJ: Bu açıkçası en büyük sorunlardan biri. İran rejiminin interneti bloklama konusunda uzun bir geçmişi var. 2019’da yakıt fiyatlarına destek kesilince çıkan protestolar sırasında devlet internetin kapalı olduğu 12 gün boyunca 1500 kadar kişiyi öldürdü.
Bu devrimin ilk günlerinde interneti bir süre kestiler, sosyal medyaya limit koydular, özellikle Instagram’a. O dönemde ben Kürdistan’da birçok kişinin VPN almasına ve böylece online kuşatmayı es geçmesine yardım ettim. Bu VPNlere çok para harcadık ama rejim çok zeki ve ‘siber ordusu’ var. Bulduğumuz tüm VPNleri blokladılar ve çabalarımızı boşa çıkardılar. Hep kullanacak yeni VPNler çıkıyor ve onları almaya çalışıyoruz.
Şiddetli protestolar olan şehirlerde interneti akşamüstü 4’ten gece yarısına, veya bazen 24 veya 48 saatliğine kesiyorlar. Mesela bugün Zahedan’da, Baluçistan’ın başkentindeki bir Baluç aktivistle konuşuyordum. Dediğine göre orada bugün internet yok.
Rejim bu kesintileri kullanarak insanların protestolar hakkında iletişimini önlemeye çalışıyor. Ancak bu kesintilerin bir diğer etkisi binlerce online işletmeye, dükkâna verdiği zarar. Bu da ailelere ciddi bir etki yaptı. İran’da milyonlarca kişi internet erişimi gerektiren işlerde çalışıyor. Bu kesintiler onların geçimini mahvetti. Kürt şehirlerinde – özellikle grevdeki Senendej, Mahabad ve Kamyaran’da – insanlar para kazanmakta çok zorluk çekiyor çünkü internet yok.
NA: Bu zor zamanda Kürdistan ile İran’ın diğer kısımları arasında, Acem çoğunluklu alanlarla etnik azınlıkların baskın olduğu kuzeybatıda Kürdistan ve doğuda Baluçistan gibi bölgeler arasında nasıl farklar belirdi?
GBJ: İran rejiminin Acem olmayan bölgelerde – Kürdistan’da, Baluçistan’da, Hazar Denizi’nin güney kıyısındaki Gilan ve Mazandaran gibi yerlerde – daha sert şiddet kullandığını görüyoruz. Buralarda rejim şiddeti korkunç seviyede. Rejim buralarda Fars kentlere kıyasla daha şiddete meyilli.
Sayılarla ifade etmek gerekirse: Kürdistan’da 121 (her gün artıyor) kişi öldürüldü, Baluçistan’da 100’ün üzerinde. Baluç bir aktivistin bana dediğine göre 19 vatandaş son 20 günde hapishanede idam edildi.
Bu şiddet sürerken bir sürü Acem olmayan aktivist – Kürtler ve Baluçlar gibi – bu farklara dikkat çekti. Biz rejimin kalbinde duran derin bir ırkçılığa işaret ediyoruz. Ancak bu rakamları, hakikatleri göstermemize rağmen bazı Acemler bizi bölücü veya terörist olmakla suçluyor, tüm vatandaşların aynı şiddete maruz kaldığını söylüyorlar. Ama ne bu rejimde ne de bir önceki rejimin altında gerçekler böyle değil. Bu şiddete kurban gidenlerden birinin oğlu şöyle dedi: ‘Bu rejim Tahran’da cop kullanıyor, ama burada gerçek savaş kurşunu.’ Fark bu.
Kürdistan Üniversitesi’nden öğrenciler Senendej’de sembolik bir şekilde Baluçistan’la dayanışma gösteriyor. Kaynak: Hengaw.
NA: Rojhelat’ta ve İran’ın kalanında süren protestoların farklı amaçları olduğunu mu düşünüyorsun? Yoksa aynı hedefe doğru mu ilerliyorlar?
GBJ: Birincisi tüm İran’da tüm halkın bu rejimin sona ermesi için savaştığı. Ancak Kürt ve Acem halkları için farklar var. Acemler daha özgür, daha çok serbest alan olan, daha çok sosyal hak olan bir ülke için savaşıyor. Biz Kürtler ve Baluçlar ise temel insan haklarımızı istiyoruz, özerklik ve kendi kaderini tayin etme şansını, anadillerimize olan haklarımızı istiyoruz. Bu talepler Acemler için mevzubahis değil, aslen bunlar için savaşmıyorlar.
Toplu olarak hepimiz İslam rejimine karşı savaşıyoruz ama bunun içinde Kürtler bir de temel hakları için çabalıyor. Bu temel hakların bir kısmı halihazırda Acemlerde mevcut. Bizim için sadece zorunlu başörtüsü değil daha geniş bir özgürlük arayışı var.
NA: Protestolarda en önlerde hep kadınları görüyoruz ve hareketi başlatan, hareketin kilit taleplerini oluşturan meselelerin önemli bir kısmı kadın özgürleşmesiyle alakalı. İran genelinde hareketin kadın hakları odağıyla Kürdistan’daki protestolar arasında bir fark var mı?
GBJ: Kesinlikle evet. Bu rejim zorunlu başörtüsünü halkı ezmekte bir araç olarak kullanıyor. Belki Acem kadınlar için bu akıllarında birinci mesele ancak Kürtler için bu araç bizi üçüncü sınıf vatandaş yapan sistemde yalnız silahlardan biri.
Kürtler, Kürt kadınlar birkaç şekilde birden eziliyor. Hem Şii değiliz (Kürtler çoğunlukla Sünni), Acem değiliz ve İran devletine direnme konusunda uzun bir tarihimiz var. Kürdistan’da doğunca yalnızca Kürt olduğun için doğuştan suçlusun. Yani sadece sosyal hak talebi değil Kürt kadın hareketi, çok daha geniş bir vizyonu var.
NA: Protestoların asıl sloganı Jin, Jiyan, Azadi. Bu sözler Kürtlerin yaşadığı ülkelerde – Türkiye’de, İran’da, Suriye’de ve Irak’ta – Kürt hareketinin en ünlü sloganı. Bu Kürt slogan nasıl İran’da İslam rejimine karşı hareketin başlığı haline geldi? Kürt siyasi aktörler kendi sloganlarının geniş bir şekilde kullanmasını nasıl bulunuyor?
GBJ: Jina’nın öldürülmesinden kısa bir süre önce Kürdistan’daki Marivan kasabasında bir başka Kürt kadın öldürüldü. Cinsel tacize uğruyordu ve kendini bir binadan attı. 2015’te bir başka Kürt kadın kendini bir binadan attı. Bu kadın bir otelde çalışırken İranlı bir istihbarat ajanı tecavüz etmeye girişmişti. Kürt kadınların saldırıldığı benzer vakalar oldu. Ancak bunlardan farklı olarak Jina’nın katli zorunlu başörtüsüyle alakalıydı ve bu İran genelinde vakayı daha merkezi hala getirdi. Zorunlu başörtüsü meselesi İran kadın hareketinin asli konularından biri. Hem bu hem de ölümünün Tahran’da olması bu vakayı büyüttü.
Jin, Jiyan, Azadi sloganı cenazesinde ve milyonlarca Acem bunu görüp sloganı kullanmaya başladı. Böylece bu Kürt sloganı İran’ın merkezine yayıldı. Tabi Kürdistan’da yıllardır söylenen bir laf. Özellikle Rojava’da IŞİD’e karşı çok kullanıldı bu slogan.
İşin ironik kısmı, pek kısa bir zaman önce İran’da Kürtler bu sloganı kullanınca terörist olmakla suçlanırdı. Bizi terörist olmakla suçlayan Acemlerin birçoğu şimdi sokaklarda Jin, Jiyan, Azadi diyor. Benzer şekilde Türkiye’de de slogan suç teşkil edebilir. Hatta Avrupa’da bile sloganı söyleyen siyasetçiler bazen terörle bağlantılı olmakla suçlanıyor.
Acem toplumunun protestoları anlatımında tamamen dürüst olmadığını söylemem gerek. Bir İran devriminden bahsederken Kürt özellikleri genelde görmezden geliyorlar. Hareket Kürt bir kadının öldürülmesiyle başladı. Protestolar ilk Kürdistan’da boy gösterdi. Hepsinde ünlü bir Kürt sloganı kullanıldı.
Bu gerçekler geniş bir İranlı ajandadan silindi. Büyük platformları olan Mesih Alinejad gibi Acem aktivistler devrimin Kürt kökenini tamamen göz ardı etti. Öncelikle Jina Amini’nin gerçek ismini görmezden geldiler. Mahsa ismini, zorla verilen koloni ismini kullandılar. Jina’nın resmi isminin Mahsa olmasının tek sebebi Kürtçe isimlerin yasak olmasıydı. Biz de bunu hatırlattık. Buna rağmen Acemlerden aldığımız tepki bu konuyu kapatıp birlik beraberliğe odaklanmak oldu. Onlar için birliktelik İran bayrağında birleşip azınlıkları boş vermek. Kanımca Acemler Kürt halkını hakiki olarak desteklemiyor. Hatta genelde Kürdistan kelimesini söylemeye bile hazır değiller.
NA: Rojhelat’ın dışında, İran’ın dışındakiler için sence alınması gereken dersler nedir?
GBJ: Dışardakilerin Kürt meselesini daha iyi anlaması gerek. Yakın zamanda bir sürü gazeteciyle konuştum ve Kürtleri silme eğilimi yaygın. Mesela New York Post gazetesinden biriyle söyleşi yaptım. Ben hep Jina Amini dememe rağmen yayında bunu Mahsa’ya çevirdiler. Sonrasında neden bunu yaptıklarını sorunca cevap ‘Geniş kabul gören ismi bu, Wikipedia’daki isim bu.’ Silinişimiz böyle. Bu devrim bize ait ama kendi adımızla bile çağrılamıyoruz. Hala Kürdistan yerine ‘Kuzeydoğu İran’ diyorlar.
Farsça medyada da durum bu – Kürdistan isminden kaçınma. Batıdakilerin gayemizi daha iyi anlaması gerek. Biz hayatta kalmak için, temel haklarımız için, Batılıların sahip olduğu haklar için direniyoruz. Kanada’da herkes istediği ismi seçebilir ama bu bizim için bir dert. Benim ismimi kaydettirmek ailem için bir kavgaydı. Bize zorla daha İslami veya Acem isimler vermek istediler. Kardeşlerim de aynı sorunu yaşadı. Küçük kardeşim 40 gün isimsiz kaldı. İran Azebaycanı’nda da aynı durum var. Tanıdığım bir çocuğun 7 yıl kimliği yoktu çünkü ailesi ona Atabay ismini koymak içim direndi. Ataman, Azerbaycan Türkçesi bir isim. Jina’nın öldürülmesinden 10 gün sonra Baluçistan’da birçok kişi öldürüldü ve kimse isimlerine ulaşamadı çünkü kimlikleri yoktu, aileleri gelip görüşten tanımaları gerekti.
Kürdistan’ın farklı yerlerinde durum aynı ama metotlar farklı. Rojava’da IŞİD gibi teröristlere karşı direniş var. Türkiye’de daha siyasi, meclis ve seçimler üzerinden. Başûrê’de, Irak Kürdistan’ında Saddam’ın halkımıza yaptıklarından sonra düzelmeler oldu. Ancak dört Kürt bölgesinde de çabalar ve talepler aynı. Biz temel insan haklarımızı talep ediyoruz.
Bu söyleşinin İngilizce orijinali Canadian Dimension’da yayınlanmıştır.