Katı İslami uygulamalarıyla dünyanın dikkatini üstüne çeken ve 11 Eylül saldırılarının ardından ABD'nin hedefi haline gelen Taliban, savaş beyleri, farklı aşiret, boy ve etnik gruplar arasında bölünmüş olan Afganistan'da 1994'te ortaya çıktı.
ABD, yirmi yıllık savaşın ardından, 11 Eylül'e kadar Afganistan'dan çekilmeyi tamamlamaya hazırlanırken, Taliban başkent Kabil'i de ele geçirdi.
2001 yılında ABD liderliğindeki güçler tarafından Afganistan'da iktidardan uzaklaştırılan Taliban, geçtiğimiz şubat ayında ABD'nin geri çekilmesini ve Taliban'ın ABD kuvvetlerine yönelik saldırıları önlemesini taahhüt eden bir barış anlaşması imzaladı.
Diğer vaatler arasında El Kaide veya diğer militanların kontrol ettiği bölgelerde faaliyet göstermesine izin verilmemesi ve ulusal barış görüşmelerine devam edilmesi yer aldı.
Peki, Afganistan'ın son 25 yılına damga vuran 60 bin kişilik Taliban ordusu nasıl ortaya çıktı, amacı nedir, lideri/liderleri kimdir?
Nasıl kuruldu: Arapça talib (öğrenci) kelimesinin çoğulu Taliban (öğrenciler) adını benimseyen örgüt, ülkenin güneyinde Molla Ömer Ahund liderliğinde yaklaşık 50 medrese öğrencisiyle birlikte 1994'te kuruldu.
Aslen Kandaharlı olan Molla Ömer, bir süre Pakistan'da ardından da Kandahar'ın kuzeyindeki Meyvend ilçesinde medrese eğitimi aldı. Sovyet işgaline karşı savaştı.
Molla Ömer
Kurulduktan birkaç ay sonra çoğunluğu medrese ve şeriat okulu öğrencileri olmak üzere savaşçı sayısı 20 bini buldu. Kısa süre sonra Pakistanlı Peştun etnik kökenden Mevlana Samiul Hak liderliğindeki Darul Ulum Hakkaniye medresesi öğrencilerinin önemli bir kesimi de yine örgüte dahil oldu.
Öğrenciler hareketinin mensuplarının çoğu ülkenin güneyindeki Peştun kökenli kişilerden ve Pakistan'daki medreselerde eğitim gören mülteci ailelerin çocuklarından oluştu.
Pakistan ve Afganistan arasındaki Peştun bölgelerindeki Taliban tarafından verilen söz, barış ve güvenliği yeniden tesis etmek ve iktidara geldikten sonra kendi katı Şeriat versiyonlarını veya İslam hukukunu uygulamaktı.
Taliban amacını, Sovyet savaşı ve akabinde patlak veren iç savaşlar sırasında ortaya çıkan savaş ağalarından kurtulmak olarak tanımlıyordu.
Neler yaptı: Kuruluşundan kısa süre sonra, Afganistan'ın ikinci büyük kenti Kandahar'a saldırdı. Talebeler örgütü 3 Kasım 1994'te ciddi bir direnişle karşılaşmadan Pakistan sınırındaki kentin kontrolünü ele geçirdi. Bu aynı zamanda zayıf durumdaki Kabil merkezi hükümetine de ilk darbe oldu.
Taliban, 1995 yılında ülke genelinde 12 kentte kontrolü sağladı. Yolsuzluklara ve rüşvete savaş açan grubun popülaritesi günden güne arttı. Ele geçirdiği şehirlerde kanunsuzluklar ortadan kaldırılmaya ve emniyet tesis edilmeye başlandı.
ABD'de tarafından terör olarak adlandırılan Taliban, Eylül 1995'te İran sınırındaki Herat eyaletini de ele geçirdi ve tam bir yıl sonra Afganistan'ın başkenti Kabil'i kontrol altına aldı. Daha sonra Sovyet işgaline direnen Afganistanlı mücahitlerin kurucularından biri olan Başkan Burhaneddin Rabbani'nin rejimini devirdi.
- Şeriat kanunlarını destekledi
1998 yılına gelindiğinde, Taliban Afganistan'ın neredeyse yüzde 90'ını kontrol ediyordu. Mücahidlerin aşırılıklarından ve Sovyetlerin sürülmesinden sonra iç çatışmalardan bıkmış Afganistanlılar, ilk zamanlar Taliban'ı memnuniyetle karşıladılar.
Fakat Taliban, alanını genişlettikçe, hüküm giymiş katillerin ve zina yapanların halka açık infazları ve hırsızlıktan suçlu bulunanların uzuvlarının kesilmesi gibi Şeriat kanunlarının katı kurallarını uygulamaya başladı.
Artık erkeklerin sakal bırakması ve kadınların her yeri kaplayan burka giymesi gerekiyordu.
Yasakların devamı geldi. Televizyon, müzik ve sinemayı yasakladı ve 10 yaş ve üstü kızların okula gitmesini onaylamadı.
- Pakistan'ın rolü
Pakistan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile birlikte Afganistan'da iktidardayken Taliban'ı tanıyan üç ülkeden biriydi. Aynı zamanda grupla diplomatik bağları koparan son ülke oldu.
Taliban militanları Pakistan'da eğitildi ve silahlandırıldı. Taliban, Pakistan'ın askeri, Suudi Arabistan'ın mali desteğiyle 1996'da Kabil'i de ele geçirdi. Yerel kaynaklara göre 1996-2001 arasında Taliban saflarına 80-100 bin savaşçı katılmıştı. ABD Dışişleri'ne göre bunların yüzde 20-40'ı Pakistanlıydı.
ABD Dışişleri'nin gizli yazışmalarına göre Pakistan istihbaratı, 1996'da Kabil'de iktidarı ele geçirdikten sonra Taliban'a mühimmat, yakıt ve gıda malzemeleri göndermeye devam etti.
Pakistan 1997 ve 1998'de Taliban'ın memur maaşlarını ödemesine yardım etti.
- Malala Yousafzai'yi vurdular
Daha sonra Taliban Pakistan'ı kuzeybatıda kontrol ettikleri bölgelerden istikrarsızlaştırmakla tehdit etti. Pakistan'daki tüm Taliban saldırılarının en tepki çekeni, 2012 yılının ekim ayında yaşandı. Mingora kasabasında yaşayan kız öğrenci Malala Yousafzai Taliban tarafından evine giderken vuruldu.
Peşaver okul katliamından iki yıl sonra grubun Pakistan'daki etkisi büyük ölçüde azaldı. Taliban'ın en az üç kilit ismi Hakimullah Mehsud da dahil olmak üzere 2013 yılında ABD'nin insansız hava aracı saldırılarında öldürülmüştü.
11 Eylül saldırısı: 11 Eylül 2001'de New York'taki Dünya Ticaret Merkezi saldırılarının ardından dünyanın dikkati Afganistan'daki Taliban'a çevrildi. Taliban, baş şüpheliler Usame Bin Ladin ve onun El Kaide hareketi için bir sığınak sağlamakla suçlandı.
7 Ekim 2001'de ABD liderliğindeki bir askeri koalisyon Afganistan'da saldırılar başlattı ve aralık ayının ilk haftasında Taliban rejimi çöktü.
Grubun o zamanki lideri Molla Muhammed Omar ve Bin Ladin de dahil olmak üzere diğer üst düzey isimler, dünyanın en büyük insan avlarından birine rağmen yakalanmaktan kurtuldu.
Birçok üst düzey Taliban liderinin, Taliban'a rehberlik ettikleri Pakistan'ın Quetta kentine sığındığı bildirildi. Ancak "Quetta Shura" olarak adlandırılan şeyin varlığı İslamabad tarafından reddedildi.
Ülkedeki şiddet 2001'den beri görülmeyen seviyelere geri döndü.
- Kabil'e saldırılar düzenledi
Kabil'e çok sayıda Taliban saldırısı düzenlendi ve Eylül 2012'de grup NATO'nun Bastion Kampı üssüne yüksek profilli bir baskın düzenledi.
2013'te Taliban'ın Katar'da bir ofis açmayı planladığını açıklaması, müzakere edilmiş bir barış umutlarını artırdı. Ancak tüm taraflardaki güvensizlik yüksek kaldı ve şiddet devam etti.
Ağustos 2015'te Taliban, Molla Ömer'in Pakistan'daki bir hastanede sağlık sorunları nedeniyle ölümünü iki yıldan fazla bir süredir örtbas ettiklerini itiraf etti. Ertesi ay grup, haftalarca süren iç çatışmaları bir kenara bıraktığını ve Molla Ömer'in yardımcısı olan Molla Mansur şeklinde yeni bir lider etrafında toplandığını söyledi.
- Gazetecileri-kadınları hedef aldı
Aynı zamanda, Taliban 2001'deki yenilgisinden bu yana ilk kez bir eyalet başkentinin kontrolünü ele geçirerek stratejik açıdan önemli Kunduz kentinin kontrolünü ele geçirdi.
Molla Mansur Mayıs 2016'da bir ABD insansız hava aracı saldırısında öldürüldü ve yerine grubun kontrolünde kalan yardımcısı Mevlevi Hibatullah Ahundzade geçti.
Uzun bir doğrudan görüşmeler büyüsünün doruk noktası olan Şubat 2020'deki ABD-Taliban barış anlaşmasını takip eden yılda, Taliban taktiklerini şehirlerdeki ve askeri ileri karakollardaki karmaşık saldırılardan terör estiren bir hedefli suikast dalgasına kaydırdı.
Hedefler - gazeteciler, yargıçlar, barış aktivistleri, iktidardaki kadınlar - Taliban'ın aşırılıkçı ideolojilerini değiştirmediğini, sadece stratejilerini değiştirdiğini öne sürdü.
- ABD çekileceğini açıkladı
Afganistanlı yetkililerin hükümetin uluslararası destek olmadan Taliban'a karşı savunmasızlığı konusundaki ciddi endişelerine rağmen, yeni ABD başkanı Joe Biden Nisan 2021'de tüm ABD kuvvetlerinin 11 Eylül'e kadar ülkeyi terk edeceğini duyurdu.
Yirmi yıllık bir savaş boyunca bir süper gücü geride bırakan Taliban, çok geniş toprak parçalarını ele geçirmeye başladı ve bir yabancı gücün geri çekilmesinin ardından Kabil'deki bir hükümeti bir kez daha devirmekle tehdit etti.
Taliban'ın bazı uygulamaları
- Önceleri yumuşak bir görünüm veren örgüt Kabil'in ele geçirilmesinin ardından çok katı kurallar uygulamaya başladı.
- Şeriata dayalı anayasal sistem yürürlüğe girdi. Hanefi mezhebi ön planda tutuldu.
- Şeriatın gündelik hayatta uygulandığını takip etmek için Emr-i bil Maruf (iyiliği emretme) Bakanlığı oluşturuldu.
- Hayatın her alanından soyutlanan kadınların çalışması, kız çocuklarının okula gitmesi ve eğitim alması tamamen yasaklandı.
- Kadınlara peçe zorunluluğu erkeklere ise takke ve sakal mecburiyeti getirildi.
- Sakalını kesenler için 6 aydan başlamak üzere hapis cezası verildi. Yüzü görülen kadınlar kırbaçlandı.
- Afganistan Televizyonu'nun yayını durduruldu. Fotoğraf dahil her türlü görsel yayın ve müzik yasaklandı.
- Erkeklere, evine en yakın camide 5 vakit namaz kılma mecburiyeti getirildi.
- Emri bil Maruf görevlileri camilerde yoklama aldı.
- Mazeretsiz camiye gitmeyenlere ağır yaptırım uygulandı.
- Namaz surelerini bilmeyenler kırbaçlandı.
- Bütün okullar medreseye dönüştürüldü. Ders kitaplarındaki görseller yok edildi.
- 'Medreselerde' 3'üncü sınıftan itibaren tüm öğrencilere en az 3 metre olmak üzere sarık sarma mecburiyeti getirildi.
- Ele geçirilen tüm bilgisayarlar TV kabul edilerek kırıldı.
- 'İslam devletine karşı gelenler' hain ilan edilerek doğrudan idam edildi.
- Özellikle farklı mücahit gruplara mensup kişiler, yakalandıklarında şer ve fesat hükmü ile idam edildi.
- Çok sayıda kişinin çeşitli sebeplerle eli kesildi.
- İdamların ve el kesmelerin birçoğu cuma namazlarından sonra gerçekleştirildi ve halka izlettirildi.
- Kesilen eller, şehrin merkezinde sergilendi.
- Resmi kurumlarda Peştu dili mecbur edildi.
- Toplu taşıma araçlarındaki aynalar, kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle kaldırıldı.
20 yıllık savaş binlerce cana mal oldu: Bunun 47 bin 245'i sivil, 66-69 bini polis ve asker, 51 bini muhalif savaşçı. ABD tarafında 2 bin 442 asker ölürken 20 bin 666 asker yaralandı.
NATO'daki diğer müttefiklerin kayıpları bin 144. Tahminlere göre savaş ve yeni bir düzen için 2 trilyon dolar harcandı. 978 milyar doları Amerikalıların payına düşüyor. İzi sürülemeyen paralar da var. ABD Kongre raporuna göre 2009-2019 arasında yeniden inşaya ayrılan bütçenin 19 milyar doları kayıp.
Ülkenin mülteci tablosu hala ağır. BM'ye göre Taliban devrildikten sonra 5.7 milyon mülteci dönerken 2.7 milyon mülteci Pakistan ve İran gibi ülkelerde kalmaya devam ediyor. 4 milyon iç göçmen henüz evlerinden uzakta.
Kaynak: Bianet