Tan: Erbil, CHP ile görüşerek rekabeti arttırdı bu durum Kürtlerin lehinedir

.

 

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP), Kürdistan Bölgesi ziyareti gerek Kürtler içinde gerekse Türkler içinde önemli bir gündem meselesi konumuna ulaştı. CHP’nin Kürdistan Bölgesine yaptığı ziyaret bir ilk iken; söz konusu görüşmenin yansımaları ise erken seçim gündemi ile çalkalanan Türkiye’de, öteki partileri etkileyecek faktörde.

HDP eski milletvekili Altan Tan, CHP’nin Erbil ziyaretini değerlendirdi. Tan, CHP’nin Erbil ziyaretinin Kürt yönetiminin elini güçlendireceğini ve Kürt sorununun çözümünü de kolaylaştıracağını söyledi. Tan ayrıca, “Türkiye’de AK Partinin yanında ana muhalefet partisinin de bu pazara –tabiri caizse- girip dükkan açması, çözüm anlamında rekabeti artırır. Bu da hem Kürtlerin hem de Kürdistan bölgesinin lehinedir” dedi.

CHP heyeti geçtiğimiz günlerde Kürdistan Bölgesini ziyaret etti. Sizce CHP’nin söz konusu ziyareti AKP sonrasına bir hazırlık mı?

İster AKP sonrası olsun ister AKP gitmesin, devam etsin; neticede Türkiye’de bir Kürt sorunu var. Bu en az yüz-yüz elli yıllık bir mesele. İkincisi de artık bu mesele Türkiye’yi de aştı. Birinci derecede Irak’ta, Kürtlerin resmi ve Suriye’de de fiili bir yönetimleri var. Onun için Türkiye’de iktidarda kim olursa olsun sonuçta Türkiye’nin Irak ve Suriye Kürtleriyle ilgili bir pozisyon belirlemek mecburiyeti var.

CHP de eğer iktidara gelirse zaten birinci dereceden bu konuyla muhatap olacak. Yok eğer muhalefette kalırsa yine bir şeyler söyleyecek. Mevcut iktidarı ya destekleyecek ya da eleştirecek. Onun için artık CHP bir Kürt politikası belirlemeye mecburdur. Hem Türkiye’nin içindeki Kürtler için hem de Irak ve Suriye Kürtleri için net bir koordinat belirlemesi gerekir.

CHP Kürdistan hükümetiyle yeni ilişkiler mi geliştirmek istiyor yoksa bu ziyaret CHP’nin Erbil ile bir temasın kaçınılmaz hale gelmesinden mi kaynaklandı?

Bu temas artık kaçınılmazdı. CHP buna mecburdur. Bir de devletlerarası ilişkilerin ötesinde işin politik ve siyasi yanı var. Siyasi partiler iktidara gelmek için kurulurlar ve seçimlere girerler. Kürtlerin de Türkiye’de %20-22 civarında hatırı sayılır bir oyu var. Öyle bir denklem-denge ortaya çıktı ki Türkiye’de Kürtlerin oyunu alamayacak olan biri cumhurbaşkanı olamıyor.

Yani önümüzdeki seçimde Türkiye’nin cumhurbaşkanını Kürtler seçecek dersek, çok da abartılı bir söz söylemiş olmayız. Çünkü belirleyici özelliği var. CHP de hiçbir şey için değilse bile oy için mecburdur.

Size göre CHP’nin bu ziyareti seçime yönelik taktiksel bir hamle midir? Ya da Kürdistan hükümetiyle kalıcı ilişkiler mi kurulmak isteniyor?

Politikada insanlar sürekli birbirlerini eleştirirler; doğru da yapsa yanlış da. Ben tabi o gözle bakmıyorum. CHP Türkiye’nin ana muhalefet partisidir. Türkiye Cumhuriyetini ilan eden kadronun partisidir ve Kürt sorununun bu kadar kangren hale gelmesinin de birinci dereceden sorumlusudur.

Yani cumhuriyetten sonra Kürt inkarıyla başlayan süreç ve hem kavim olarak Kürtlerin inkarı, sonra dilinin, kültürünün ve musikisinin yasaklanması… Uzun bir süreçtir bu. Şimdi CHP’nin kurumsal yapısıyla oraya bir heyet göndermesi önemlidir. Hangi sebeple olursa olsun bence çok önemlidir.

Geçmişte ikili bir temas yoktu. Bu ilk defa gerçekleşti. CHP, Kürt meselesinde çözümün bir parçası haline gelir mi? Yoksa sadece bir adım olarak mı görmek gerekiyor?

Evet ilk defa oldu. Ben televizyonlarda onları defalarca eleştirdim. Hatta bir keresinde Sezgin Tanrıkulu ile öyle bir polemik de yaşadık. “Siz daha Kürdistan bölgesine bir heyet bile yollayamadınız. Ama Tayyip Erdoğan, başbakanları ve bakanlarıyla defalarca ziyaret etti. Aynı zamanda Barzani’yi AK Parti kongresine davet etti, Diyarbakır’da Şivan Perwer’le beraber ağırladı, toplantılar yaptı. Siz daha bir heyet bile gönderemediniz” dedim.

Ana muhalefet partisinin ve sorunun bir numaralı partisinin doksan sekiz yıl sonra olsa bile halk tabiriyle bu topa girmesi olumludur. Çünkü CHP olmadan da sorunlar çözülemez. Mesela biz bunu çözüm sürecinde de yaşadık. CHP çözüm sürecine destek verseydi, bu işin çözümü daha kolay olurdu. Dolayısıyla niye gitti, kim gitti, başkan niye gitmedi, polemiğinin dışındayım ben. Yani ben üzüm yemek isteyenlerin tarafındayım, bağcıyı dövmek isteyenlerin yanında değilim. Bu olumlu ve ciddi bir adımdır ve bunu desteklemek lazımdır. CHP’yi de çözümün bir parçası haline getirmek lazımdır. Pekiyi ne için? Tabi ki Kürtlerin, Türklerin ve özellikle de Türkiye’nin menfaati için.

Erbil Hükümeti CHP’yle görüşerek AKP’ye bir mesaj vermiş olabilir mi? Çünkü Kürdistan hükümeti bu görüşmeyle Türkiye’deki ilişkiler ağını da genişletmiş oldu.

Kürdistan yönetimi görüşmek isteyen Türkiye’de CHP gibi önemli bir partiye, “Hayır gelme, ben seninle görüşmek istemiyorum” diyemez. Böyle bir şey demesi hem apolitik olur hem de geleceği için çok yanlış bir tavır olur. Dolayısıyla CHP görüşmek isterse Kürdistan Hükümeti de onu kabul etmek, ağırlamak gerekli izzet ve ikramı göstererek göndermek durumundadır.

Siyaseten bu bir kuraldır, bir gerekliliktir. Tabi ki bu Kürdistan hükümetinin de elini güçlendirir. Çünkü biliyorsunuz, ekonomide bir kural vardır. “Rekabet vatandaşın işine yarar.” Yani tek bir firmayla muhatapsanız, onun ürününü almaya mecbursunuz. İyi kötü başka bir şansınız yok.

Ama Türkiye’de AK Partinin yanında ana muhalefet partisinin de bu pazara –tabiri caizse- girip dükkan açması, çözüm anlamında rekabeti artırır. Bu da hem Kürtlerin hem de Kürdistan Bölgesinin lehinedir.

Sizce görüşmenin seçime yansımaları nasıl olacak? Sonuçta CHP’nin içinde olduğu ittifak bloğu belli. Bu görüşmeden sonra İYİ Parti de CHP’ye karşı açık bir tavır almadı. Sizce CHP arka planda İYİ Partiyi Kürtler konusunda ikna mı etti?

İkna edip etmediklerini bilmiyorum. Ama bu sorunun çözümü için hem AK Partinin hem de CHP’nin mecbur olduğu bir durum var. Nedir bunlar: AK Parti ortağı MHP’yi ikna etmek zorundadır. Artık Kürt meselesi, “Kürtler yoktur, Kürtlerin Irak ve Suriye’de bir statü elde etmeleri Türkiye’nin aleyhinedir” gibi tavırlar, düşünceler ve politikalar artık geçersizdir.

Hem hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur, sürdürülemez hem de AK Parti’ye seçim kaybettirir, kesin. Onun için AKP ve CHP iki şeye mecburdur derken, Birincisi AK Parti MHP’yi makul bir çizgiye getirmek mecburiyetindedir. Artık nasıl ikna ediyorsa. İkincisi ise CHP ortağı İyi Partiyi makul bir çizgiye getirmek mecburiyetindedir.

Kürdistan Hükümeti uluslararası resmi statüsü olan, birçok ülkenin resmi konsolosluk açtığı bir yapıdır. Yani “Ben Kürtleri tanımıyorum, Kürdistan’ı tanımıyorum, meşru görmüyorum, bunlarla ilişki geliştirmiyorum” demek AKP açısından da CHP açısından da intihardır. Aynı şekilde Suriye Kürtleri açısından da bu böyledir.

Suriye’de Kürtlerin bir statüsü olacak, ne şekilde olursa olsun. Yani eyalet olur, vilayet olur, büyükşehir olur, eşit vatandaşlık olur. Ama sonuçta eskisi gibi olmaz, olmamak zorunda, olamaz. Onun için Suriye’de de yine Kürtlerle ilgili bir projeyi hem AK Parti hem CHP ortaklarına kabul ettirmek mecburiyetindedir.

Bunu nasıl yapacakları da onlara kalmış. PKK’yle, şiddetle, terörle, savaşla Kürt meselesini birbirine karıştırmamak lazım. Bu partiler çok açık ve net bir şekilde İYİ Parti de MHP de PKK’ye karşı olduklarını söylüyor ve HDP ile bir diyalog geliştirmiyorlar. Bu tırnak içinde ayrı bir mevzu.

Ama Kürt sorununun çözümü demokrat, liberal, insani, İslami, vicdani çözümü başka bir şeydir. PKK veya HDP’ye endekslemeden de çözülebilecek bir mevzu.

Onun için hangi argümanlarla ortaklarını nasıl ikna ederler bu ayrı bir şey. Bunların geçişken olduğu noktalar var ama AKP’nin de CHP’nin de kendi yoğurt yiyişlerini ortaklarına kabul ettirmeleri lazım.

Kaynak- PeyamaKurd

Kurdistan Haberleri

Mesud Barzani: Her türlü barış girişimine destek veriyoruz
Mesud Barzani: Her türlü barış girişimine destek veriyoruz
İHD Batman: Gözaltına alınanlara ‘Ölürüm Türkiyem’ dinletildi
Harpagon'un Askeri Dehası ve Stratejik Vizyonu: Bir Yunan Milliyetçiliği Eleştirisi
Nüfus sayımında ikinci gün: 'Kerkük'te Kürtlerin katılımı umut verici'