1- İran Şahı Nasreddin’in Ölümü
İran Şahı Nasreddin, ömür boyu Şahlığını sürdürme hesaplarını yaparken, Fransız petrol şirketlerinin de, İran da devreye girmesiyle, Acem ülkesinde petrol peşinde koşan devletlerin sayısı dörde çıktı. Ruslar, İran’da çok kuvvetli bir şekilde örgütlenmişlerdi. İran Başbakanı Emin El Sultan Ali Esfer Han tamamen, Rusların denetimine girmişti. İran Başbakanın verdiği destekle, Ruslar askerleri, İran’ın birçok bölgelerine yerleşmişlerdi. Rus subayları, İran askerlerine eğitim veriyorlardı.
Aslında Kuzistan eyaletinde, siyah mayi pis kokulu petrol çamurlu su ile beraber derelerde akıyordu. Akan çamurlu suyun içine karışmış petrolden kimsenin haberi yokken, petrol uğursuz rolünü oynamaya başlamıştı. Kimsenin tahmin etmediği bu gelişmeler, İran da yaşayan halklara çok pahalıya mal oldu.
İngiliz ve Rus ajanların üstlendikleri görevi fazlasıyla yerine getiriyorlardı. Gün geçtikçe Şah Nsreddin ile Başbakan Ali Esfer Han’ın araları daha fazla açılıyordu. Başbakan bütün gücüyle, Rusları destekliyordu. İran’daki halkların, gelişmekte olan kirli senaryoların farkındaydılar. Kirli senaryolara karşı koyacak güçleri yoktu. Acem ülkesinde büyük çıkarları olan Ruslar ve İngilizler adata İran Şahını ve Başbakanını birbirine kırdırmak için ellerinden ne geldiyse yaptılar. İngilizler ve Ruslar için bundan daha büyük bir fırsat bulunmazdı. İngiliz Entelijans servisi petrolcülerin ajanları zaman kayıp etmeden harekete geçtiler. Şah ve Başbakan aleyhinde propaganda yapmaya başladılar.
Şahlık ülkesi olan İran’da halkların en çok saygı gösterdikleri Şeyh Cemalettin Efendi de bu hareketi destekliyordu. Adata harekete öncülük yapıyordu. Şah ve Başbakan aleyhinde mitingler tertipleniyordu ve gösteriler yapılıyordu. Yapılan mitinglere karşı Başbakan Ali Esfer Han adata şaşkına dönmüştü. Miting ve gösterilere tahammül edemeyen Başbakan, Şeyh Cemalettin’i İran dışına sürgüne gönderdi. Halklar üzerine sert bir baskı rejimini uygulamaya başladı. Şeyh Cemalettin’in sürgünü halkları daha fazla galeyana getirdi. Başbakan askeri darbenin geleceğini biliyordu. Ilımlı politika uygulamaya başladıysa da, başarılı olamadı. Artık ok yaydan çıkmıştı.
Mayıs 1894 yılında yapılacak cülûs (tahata çıkış yıldönümü) için şenlikler başlamıştı. Şah ve Başbakan beraber şenlikleri takip ediyorlardı. İkisi de meydana gelecek olaylardan korkuyorlardı. Belli bir dönem için halkı yatıştırmak için şenlikler yapılıyordu.
Pazar günü cülûs yapılacaktı. Cuma günü Şah, Başbakanla beraber sıkı güvenlik ünlemleri alınmıştı. Cuma namazını kılmak için Şah, Başbakanla beraber Abdülazim camii sine gider. Bütün yollar kapatılmıştı. Şah Nasreddini yakından görmek için insanlar camii’nın önünde toplanmıştı. Şah namaz kılıp camii den çıkarken aniden kalabalığın içinde bir kişi fırlayıp elindeki bıçakla Şahı kalbinden vurarak cansız yere yıktı. Şahı öldüren kişi olay yerinde yakalanarak ceza evine gönderildi.
Petrol için Şahı öldüren Molla Rıza adını tarihe yazdırdı. İran da petrol için ilk kurban Şah Nasreddin oldun. Şahın ölümünden sonra, Başbakan Ali Esfer Han sıkıyönetim ilan eder. İran askerlerine eğitim vermekle görevli olan Rus Albay Liyakoff’a büyük yetkiler tanır.
Albay Liyakoff aldığı yetkileri kullanarak, İran halklarına karşı resmen faşizan metotları uygulamaya başlayarak büyük baskıları uygular. Liyakoff, İran da kurduğu dikta rejimiyle istediği hedefe ulaşır. Şah Nasraddin’in cenazesi kaldırılmadan, İran Azerbaycan valisi olan Müzafereddin Han’ı, İran Şahlığının tarihi tahtına oturtur.
1908 yılı Haziran ayında, Albay Liyakoff komutasındaki İran Kazak alayı Tahran’a girer. Kazak alayı Tahranda büyük yağma ve tahribat yapar. Tahran, Albay Liyakoff’un, Kazaklarının demir ökçeli çizmeleri altında darmadağın olur. Tahran da büyük bir katliam gerçekleşir.
2-Amerikan Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanı Dr. Mr. Harding’ın ölümü
ABD Cumhurbaşkanı Dr. Harding, dünya siyasetini iyi bilen bir siyasetçiydi. Kendi milletin sorunlarını da iyi biliyordu. Seçim döneminde Cumhuriyetçi Parti’sinden aday olmuştu. Seçim masrafların çoğunu Rockfeller’in kurduğu petrol şirketi Standart Oil’in karşıladığını herkes tarafından biliniyordu. Standart Oil’in ABD’nin iç ve dış siyasetinde büyük ağırlığı olan bir dev şirketti. İktidarda olan Cumhuriyetçi Partisi kuvvetli devlet olma politikasını güdüyordu. Standart Oil şirketin yöneticileri, iktidar partisini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmakla uğraşıyorlardı. Harding Cumhurbaşkanı seçildiği zaman, şirketin yöneticilerinde ve geniş yetkilerle donatılan Hugheus’u Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığına getirilir. O yıllarda Amerikan, Beyaz Saray’dan değil, Standart Oil Genel Merkezi Empire Bullding’de oturanların yönettiğini söyleniyordu. Şirket bütün ağırlığını Beyaz Saraya vermişti. Birinci Dünya Savaşından sonra ABD Cumhurbaşkanı dünya siyasetinde güçlü olma devlet politikasını güdüyordu. Bu politika dış siyasette Standart Oil şirketini zayıflattı.
Daha fazla tahammül edemeyen Dr. Harding büyük şirkete karşı restini çekti. Bu restin hayatına mal olacağını hiç düşünmemişti. Dr. Harding, Avrupa ülkeleriyle dostane ilişkilerini geliştirmek istiyordu. Standart Oil, dünya petrol piyasasının hâkimiyetini kayıp edeceğini anlayınca, Cumhurbaşkanı’na karşı gizli ve çok sert bir mücadeleye başlar. Dünya medyasını satın alan, Standart Oil şirketi her konuda insafsızca Cumhurbaşkanı’na karşı halkı kışkırtmaya başladı. Şirket yöneticileri, Dr. Hardig’i adata çembere aldılar. Her geçen gün dostları azalıyordu. Dünya medyasının baskılarına dayanamayan. Dr. Harding adata bunalıma girer. Dinlenmek için tatil yapmaya karar verir. Birkaç yakının dışında kimse tatil yerini bilmiyordu. Tatil yerini bilenlerden bir tanesi de senatör Daughtery idi. Senatör şirketin yöneticilerinden biriydi. Tatil yerini de senatör belirlemişti. Cumhurbaşkanın tatil yaptığı yer bazıları tarafından öğrenilince bir iki gün sonra, dünya medyası ve bütün haber ajansları uğursuz haberi yıldırım hızıyla yaymaya başladılar. Ölüm haberin duyulmasıyla o günkü bütün gazeteler zehirli bir böceğin ısırmasıyla, Cumhurbaşkanı Dr. Harding’in öldüğünü yazdılar.
Cumhurbaşkan’ın eşi Mrs. Harding’in yaptığı basın toplantısında, birileri tarafından kocasının zehirlenerek öldürüldüğünü söylüyordu.
Eşinin bütün ısrarlarına rağmen, resmi makamlar, zehirli bir böcek tarafından ısırılarak öldüğünü iddia ediyorlardı. Cumhuriyetçi Parti’si iktidarda olduğu halde, ne İçişleri Bakanı ne de Adalet Bakanı hiç kimsenin hakkında soruşturma açmadılar.
3- Irak Kralı Faysal’ın ölümü
Petrol Paylaşım Savaş başladığı zaman, Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’in sadık dostu olan (Mekke Şerif’i) Şerif Hüseyin, İngilizlerle anlaşarak, Arapları, Osmanlıya karşı, İngilizler yanında savaşa soktu. Bunu gören Cemal Paşa bir gönde 100 tane Arap Şeyhlerini idam etti.
İngilizler savaşın bitiminden sonra, Osmanlı devletinden aldığı, Arap çöllerinde 22.5 Arap devletlerini kurdular. 0.5 Filistin’i kast ediyorum. 1916’da Lawrrens’in keşif ettiği Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’ı 1921’de Irak Krallığın tahtına oturttular. 1932’de Irak’a bağımsızlığını verdiler. İngilizler yine de Irak’ı sömürüyordu. Kral Faysal ayakları yere basınca, Güney Kürdistan’da, Kürtlerin bütün haklarını gasp etti. Ağustos 1921 yılında, Irak’ta siyasi istikrarsızlık başladı. Kürtler gasp edilen haklarını almak için, belli aralıklarla, Irak ordularına karşı savaştılar. Kral Faysal, 1933’te ölümünden kısa bir süre, Kürtlere karşı, Musul ve Kerkük’te büyük bir katliama girdi. Kral Faysal ellerine bulaştırdığı Kürt kanı kurumadan, beklediği özel davet, Londra’dan geldi. Gelen özel davet üzerine, Kral Faysal zaman geçirmeden Londra’ya gitti.
Gelen davet İngiliz hükümeti ve İngiliz Kralı Georg’un daveti değildi. Kral Faysal’ı heyecanlandıran davet, Irak petrolüyle beraber, Ortadoğu’daki bütün petrol sahalarının hâkimi Sir Henry Deterdig hazırlayıp göndermişti. İngiliz Kralı Georg paravan olarak kullanılmıştı. Haziran 1933 yılında, Londra da bir bayram havsı yaratılmıştı. Londra’nın meşhur Viktorya garı donatılmakla beraber çok sıkı güvenlik önlemleri alınmıştı. Britanya Kralı beşinci Georg sırtında süvari Tuğgeneral üniforması ile Viktorya garında yerini almıştı. Kral Faysal’ı getiren teren gara girer.
Kral Faysal giyindiği özel kıyafetle trenden iner. Ev sahipliği yapan Britanya Kralıyla kucaklaşır. İngilizlerin devlet katında yer alan en seçkin kişilerin ve Kral ailesinin bütün bireyleri, meşhur Viktorya garında hazır bekliyorlardı. İngilizlerin bütün asilzadeleri prensler, kontlar, lordlar ve dükler (bazı devletlerde en üst kademelerinde olan kişiler) resmen merasime davetliydiler.
Bunların tümü gösteriyor ki, petrol Britanya İmparatorluğunu Georg’u henüz çiçeği burnunda Kral Faysal’ın önünde eğmeye mecbur etmişti. Kral Faysal belli bir zaman Londra da kaldı. Bütün zamanını petrolcülerle geçiriyordu. Yani Sir Henry Deterding’ın adamları ve bizzat Deterding’le yaptığı pazarlıklarla geçiriyordu.
İngilizler, Irak’a bağımsızlık verirken petrol gelirinin %25’i Irak’a vermişti %75’i kendilerine almışlardı. Kral Faysal’ın amacı petrol hissesini petrol hissesini %50’ye çıkarmaktı. Sonuç itibariyle, Irak hissesini %40’a çıkardı. Sir Henry Deterding %40 için kesin söz veriyor. Bütün görüşmeler sözlü olarak geçerlidir. Yazılı belge yoktur. Kıral Faysal pazarlıktan memnundu. Bir süre Londra da kalmak istiyordu. “The Irak petrolüm Company”nin davetlisi olarak Cenevre’ye gitti. Kral Faysal, Cenevre’ye gittiği zaman, Sir Henry Deterding’in kendisine hediye ettiği son model bir otomobil bekliyordu. Uzun bir süre bu otomobille, Cenevre de dolaşıyordu.
7 Eylül 1933 gününe kadar neşe dolu bir hayat yaşadı. Otelde kendisine ayrılan odaya gider. Otelin gece Müdürü Eggyeman’a ve yanındakilere der çok gezdim. Sabahleyin kimse beni kaldırmasın. Sabah oluyor, Kral Faysal odasından çıkmıyor. Zaman ilerliyor, Kraldan ses yok. Otel müdürü merak ediyor. Telefonla Kral odasını arıyor, telefon çalıyor cevap yok. Otelin gece müdürü merak ediyor. Gidiyor odanın kapısını açıyor,, Kral Faysal 1.80 yere uzanmış. Otellin gece müdürü telefonla Cenevre Emniyet Müdürlüğünü arayarak, Kral Faysal’in ölüm haberini veriyor.
Kral Faysal’in ölüm haberi Federal Devlet Başkanına bildiriliyor. Doktorlar, Kralın ölüm raporunu iki gün sonra yazıyorlar. İsviçre Devletinin Resmi makamları yaptıkları tahkikat sonunda Kral Faysal’in süratli araba kullanmaktan kalbinde meydana gelen tazikli kan basıncından öldüğünü açıklıyorlar.
Olayın açığa çıkmaması için otelin gece müdürü de öldürülüyor.
İngiltere Başbakanı Churchil, 1926 yılında Avam kamerasında yaptığı bir konuşmada diyor bir damla petrol bir damla kandan daha kıymetlidir.
KAYNAK: Raif Kardağ Petrol Fırtınası Divan Yayınları beşinci baskı 1969 İstanbul