Haber Merkezi - Suriye’nin İdlib kentinde Suriye ordusunun ilerlemesi ve Türkiye’nin de bölgedeki askerî varlığını artırması nedeniyle Ankara-Moskova-Şam arasında gerginlik yaşanıyor. Rusya’dan Ankara’ya gelen bir heyetle yapılan İdlib görüşmelerinden bir netice çıkmadığı bildirilirken, Şam yönetimi ile Suriyeli Kürtler arasında müzakere görüşmelerinin başladığı yönünde bölgeden haberler geliyor.
Bölgeyi yakından takip eden gazeteci Fehim Taştekin, İdlib’deki gelişmelerin Fırat’ın doğusundaki yansımalarını mercek altına alıyor. Kürtlerin sessizce olası senaryolara hazırlandığını belirten Taştekin, “İdlib’deki tırmanışa paralel olarak Türkiye destekli Suriye Ulusal Ordusu, Tel Abyad ve Rasulayn hattında saldırıya geçti. Bunları göğüslemekte zorlanmayan Kürtler, şimdi daha geniş çerçevede Rusya ile Türkiye arasındaki ortaklık sarsılırsa bunu nasıl avantaja çevireceklerinin hesabını yapıyor” diyor.
Taştekin, Türkiye’nin tam teşekküllü bir savaşa hazırlandığına dair yarattığı izlenimin Kürtleri Fırat’ın batısında Suriye ordusu ile birlikte Afrin’i kurtaracak bir harekâta katılma ihtimalini değerlendirmeye sevk ettiğine dikkat çekiyor.
Kürtlerin odak noktasının “Afrin” olduğunu belirten Taştekin, Suriyeli Kürt kaynaklardan gelen bilgilerde öne çıkan hususları şöyle sıralıyor:
“-Kürtler, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı ile Fırat’ın doğusuna girmesinden önemli dersler çıkardı. ABD’ye fazla güvenmenin hata olduğu, Rusya’nın ihmal edilmemesi gerektiği ve çözümün ancak Şam’la müzakerelerle mümkün olduğu kanaati daha da güçlendi.
-Suriye’nin kuzeydoğusunda Rimelan, Haseke ve Deyrizor hattında petrol bölgelerine odaklanan ABD ile bağları koparmadan Rusya’ya daha fazla alan açma yaklaşımı bir süreden beri pratikte de karşılık buluyor. ABD’den boşalan yerlere yerleşen Rusya’ya yeni bir üs verilmesi gündemde. Bu sayede Rusya’nın Şam üzerinde Kürtler lehine baskı kurmasının mümkün olabileceği öngörülüyor.
-İdlib’deki çatışmaların Rusya ile Türkiye arasındaki ortaklığı bitirme noktasına varması hâlinde Kürtler için yeni bir manevra alanı açılabilir. Dışlanmayan ihtimal şu: İdlib’deki çatışmalar Suriye ordusu ile Türkiye arasında bir savaşa dönüşürse, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) veya Halk Savunma Birlikleri (YPG) hükümet güçleriyle omuz omuza verebilir. Bu durumda, İdlib cephesine ilaveten Tel Rıfat ve Menbiç'ten Azez-Cerablus-El Bab üçgenini kontrol eden Fırat Kalkanı bölgesine yönelik yeni cepheler açılabilir. Fırat’ın doğusunda Türk ordusu ve Suriye Ulusal Ordusu’nun bulunduğu alanlarda da hareketliliğin tırmanması senaryo dâhilinde.
-Bütün bunların olması, Rusya’nın SDG ile Şam yönetimi arasında başlattığı ve sadece ordunun belli yerlerde Türkiye-Suriye sınırlarına dönmesini sağlayan diyalog sürecinin somut bir müzakereye dönüşmesine bağlı. Eğer beklenen savaş çıkmaz da Suriye ordusu Afrin’e ulaşırsa Kürtler o aşamada da operasyona ortak olabilir. Rusya zaten hâlihazırda Afrin’i kontrol eden Türkiye destekli gruplara yönelik Kürtlerin operasyonlarının önünü örtülü olarak açıyor.”
Taştekin, sahadaki kızışma Türk-Rus ilişkilerini gerilim hattına sokarsa Moskova’nın Türkiye’ye güvenli operasyon alanları açan stratejisinin sona erebileceğine dikkat çekiyor. Ancak Türkiye ve Rusya’nın M-4 ve M-5 otoyollarının açılması sonrasında yeni bir ateşkes hattı üzerinde uzlaşması durumunda Moskova’nın, Kürtler konusunda Ankara’nın hassasiyetlerini dikkate alan eski stratejisine dönebileceğini belirtiyor Taştekin.
Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz