TÜRK’ E, ARAP’ A, ACEM’ E DOST OLAN PKK KÜRD’ E NEDEN DOST DEĞİL?

M. Hüseyin Taysun


PKK’ nin sömürgeci Türk Devletinin derin güçleri vasıtası ile siyaset piyasasına sürüldüğünden günümüze kadar aradan 40 yıl geçti. Kürdistan’ın bağımsızlığı ve Kürdlerin özgürlüğü adına bu zaman zarfında samimi bir tek eyleme ve elle tutulur bir Kürd kazanımına imza atmamış olan PKK Hareketi 40 bin Kürd gencinin şehadetine 4 bin Kürd köyünün yakılıp yıkılmasına 10 milyon civarında Kürd’ ün ülkeyi terk etmesine, milyonlarca kızlı erkekli gencimizin yozlaşmasına ve onlarca yurtsever siyasi kadronun katline sebep olmuştur.

Bütün bunlarla da yetinmeyen PKK Hareketi Güney Kürdistan’ da, Rojava’ da Doğu Kürdistan’ da binlerce Peşmerge’ nin ölümüne sebep olurken yine aynı alanlarda Kürdistani parti ve örgütlerin öncü kadrolarından yüzlercesini katletmiştir. Kuzey Kürdistan’ da ve Rojava’ da binlerce Kürd gencinin kanıyla kurtarmış olduğu köy, kasaba ve şehirleri bir dönem sonra anahtar teslimi düşmana bırakan PKK örgütü şimdi de Güney Kürdistan’ daki Kürd güçlerine saldırmakta ve sömürgeci Türkiye ve İran devlet güçlerinin Güneyde bazı bölgeleri işgal etmesine adeta bahaneler yaratmaktadır.

PEKİ BÜTÜN BUNLARI NEDEN VE HANGİ GÜÇLERLE YAPMAKTADIR?

A) PKK Hareketi Ankara’ da doğmuş, Şam’ da büyümüş ve Tahran’ dan beslenmektedir. Dolayısı ile PKK’ nin hem Kürdlere hizmet etmesi mümkün değil hem de bu örgütün gerçek yüzünü deşifre etmek oldukça zordur.

B) Özellikle Kuzey Kürdistan’ da kendilerine Kürdistaniyim diyen diğer Kürd parti ve örgütlerinin PKK’ ye karşı sürekli ikircikli davranışları net ve cesur bir tutum takınmamaları PKK’ ye büyük avantajlar sağlamaktadır.

C) PKK şiddete dayalı siyaseti ve kirli ekonomik kaynaklarıyla hem bir takım çevrelerin iştahını kabartmakta hem de diğer kesimler üzerinde korku imparatorluğu kurmasına büyük olanaklar sağlamaktadır.

D) PKK Hareketi muazzam bir medya gücüne sahip olması nedeniyle tüm yanlışlarını ve Kürdlere yönelik ihanetini rahatlıkla gizlemekte ve bu medya gücünü başkalarını karalamakta önemli bir enstrüman olarak kullanmaktadır.

İşte bütün bu imkân ve avantajların sahibi olan PKK’ nin yanlışları ve ihanetçi siyaseti birçok siyasetçi tarafından yüzlerce defa yazılıp söylendiği halde ve ayrıca Kürd Halkının önemli bir kesiminin ödedikleri ağır bedellere rağmen bu sekter yapıya sempati ile bakıyor olmaları çok da şaşırtıcı bir durum değildir. Dolayısı ile PKK Hareketini var eden sömürgeci güçlerin her aşamada destek sunduğu bu yapı Kürdistani kazanımlara yönelik haince stratejik hamlelerini bir takım taktik çıkışları ile rahatlıkla örtebilmekte ve bu pragmatik yaklaşımlarıyla da esaslı bir programa ve güçlü kadrolara sahip olmayan bazı Kürdistani yapıları da kendi tuzağına düşürerek kısa zamanda etkisiz hale getirebilmektedir.

Bu ve benzeri gerekçeleri bir türlü bilince çıkaramayan ve kendilerine Kürdistaniyim diyen bir takım Kürd siyasi çevreleri birbirinden çok da farklı düşüncelere sahip olmadıkları, bir türlü sağlam ve kolektif bir yapıyı ortaya çıkarmadıkları, zaman içinde herhangi bir elle

tutulan düzeye çıkamadıkları için yıpranarak eriyip gitmekte ve büyük umutlarla çıktıkları yolda ne yazık ki istenmeyen bir hüsranı yaşamaktadırlar.

OYSA ÇÖZÜM VE ÇARE BELLİDİR:

Sömürgeci devletlerin ve bir takım karanlık güçlerin sunduğu avantajlarla dinozorlaşarak büyük bir güce ulaşmış olan PKK’ nin Kürdistani kazanımlara ve yurtsever çevrelere yönelik yanlış ve hasmane saldırılarını durdurmanın yolu kendisine Kürdistaniyim diyen siyasi çevrelerin eteklerindeki taşları atarak mümkün olan en geniş çevrelerle kuracakları samimi ve sonuç alıcı bir program çerçevesinde bir araya gelerek mevcut parti ve örgütlerin yetmezliklerinden dolayı siyasete kırgın ve küskün deneyimli kadroların da desteğini alarak yeni bir hamle başlatmalarından geçmektedir. Bahsi geçen kadrolarla birlikte Kürdistan’ ı karış karış dolaşarak başta Kürdlerin kanaat önderleri olarak bilinen yurtsever, milli özelliklere sahip ağa, bey, şeyh, mela ve benzeri şahsiyetlerin de yardımlarını almak suretiyle mağdur edilmiş masum Kürdlerle birebir temasın şartlarını yaratmaları gerekmektedir.

Gerçekten sonuç almak isteniyor ve bu mazlum millete hizmet etmek isteniyorsa bütün bunları yapabilmek elbette ki büyük zorluklara göğüs germekle olacaktır. Esasen doğru bir siyaset yapmak ve sonuç almak da herkesin bildiği gibi samimiyetle, inançla, cesaretle ve büyük fedakârlıkları göze alarak, sabırla çalışmakla mümkün olacaktır. Bunun başka da bir yolu yoktur.