Cumhuriyet’in ilk döneminden günümüze kadar her zaman diliminde, kadim bir halk olan Kürtler yok sayılmış ve Kürtler üzerine büyük bir inkar politikası uygulanmıştır. Gerek “Eski Türk ve Türkmen aşiretler, bugün Kurmancî ve Zaza dilleriyle söyleştikleri için bunlara Kürt denilmektedir. Gerçekten Türk soyundan olan bu dağlı Türkler...”(M. Şerif Fırat, Doğu İlleri ve Varto Tarihi) diyip yok sayılarak Türk olarak adlandırılmış, gerekse de “Dağların yüksek kısımlarında, tepelerde yaz ve kış aylarında erimeyen karlar vardır. Bu karların üzeri, güneş açınca hafif eriyerek buzlaşır, camsı parlak ve sert bir tabaka ile kaplanır. Üst kısmı sert, altı yumuşak kardır. Bu karın üzerinde yürüyünce, ayağın bastığı yer içeriye çöker ve Kart-Kurt diye bir ses çıkarır. İşte bu sese izafeten sıkışmış kara-yatkın kara Kürt kar veya Kürtün denmektedir.” (Ali Baransel, Türkiye’de Yıkıcı ve Bölücü Akımlar) diyerek akıl ve bilim dışı sözlerle Kürtler inkar edilmiştir.
Eminim ki bu trajikomik sözleri okuyan veya duyan herkesin aklına Mehmed Uzun’un şu sözü gelmiştir; “Ve bu bay Kürt yok diyordu. Kürt yok! Güneş yok dermiş gibi, ay yok, yıldız yok dermiş gibi. Bir halk nasıl inkar ediliyordu?”
Bu inkar politikalarına, onların ataları tarafından yazılan kaynaklar ile cevap vereceğiz. Kürtlerin kim olduğunu ve Kürdistan’ın neresi olduğunu Türk kaynaklarından dinleyeceğiz.
Türkçe’nin ilk sözlüğü, antoloji ve ansiklopedisi Divanu Lugati’t-Türk kitabıdır. Kitap XXI. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından kaleme alınmıştır. Bu eserin biz Kürtler için önemi ise şudur. Kitabın ilk sayfalarında bir dünya haritası yer alır ve bu dünya haritasında “Ardu’l-Ekrâd” yani “Kürtlerin Ülkesi” anlamına gelen bir ülke vardır ve bu ülkenin Suriye, Mısır ve Irak’a komşu olduğu görülmektedir.
Yani bilinen ilk Türk kaynağında bir Kürdistan yani bir Kürt Ülkesi haritası yer alır.
Örnek olarak göstereceğimiz bir diğer kaynak ise Seyyah Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’dir. XVII. yüzyılda yazılan eser toplam on cilttir. Seyahatname’nin özellikle dördüncü cildinde Kürtler’den ve Kürdistan’dan oldukça bahsederek Kürtlerin yaşadığı bölgeleri, gelenekleri, bayramları, giyim ve kuşamları, din ve mezhep gibi konular hakkında bilgi verir. Evliya Çelebi Kürtlerin yaşadığı toprakları ya “Kürdistan” ya da “Diyar-ı Kürdistan” diye adlandırarak şöyle tarif eder: “Büyük ülkedir. Bir ucu Erzurum, Van diyarlarından Hakkari, Cizre, İmadiye, Musul, Şehrizor, Harir, Erdelan, Derne, Derteng’i de içererek Basra Körfezi’ne kadar yetmiş konak mesafe sayılır.”
Öte yandan Seyahatname’de Kürtlerin genci ve yaşlısıyla cesur insanlar olduğunu, Kürtler arasında satrancın çok oynandığından ve Kürt kadınlarından da bahseder. Ayrıca “Kürt dili Hz. Nuh ümmetinden Melik Kürdim’den kalmıştır.” diyerek Kürtçe’nin tarihini insanlığın ikinci atası olan Hz. Nuh’a kadar dayandırır ve Türklerin Türk, Arapların Arap olarak kabul ettiği Selahaddin Eyyubi’nin de Kürt olduğunu belirtir.
1881-1882 yılları arasında yazılan Lugât-ı Tarihiyye ve Coğrafiye adlı ansiklopedinin birçok maddesinde Kürtler’den ve Kürdistan’dan bahseder. Ahmet Rıfat tarafından yazılan ansiklopedinin birkaç maddesi şöyledir:
Kürt: Asya’da bir kavim olup Dicle’nin doğusunda vâki dağlarda ve Van ve Urûmiye göllerinin güneyinde sâkindirler. Memleketlerine kendi namlarına nisbetle “Kürdistan” ismi verilir. Bunlar çabuk ve cesur olmakla beraber daima hür yaşarlar. Bugün Kürtlerin bir kısmı Osmanlı ve kısmı da Aceme tâbi olarak yaşar.
Kürdistan-ı Osmanî (Osmanlı Kürdistanı): Ermenistan, el-Cezîre, Irâk-ı Arab ve Acemistan arasındadır. Şehrizor ve Musul vilâyetleriyle Bağdat vilâyeti’nin bir kısmını teşkil eder.
Kürdistan-ı Acemî (İran Kürdistanı): Acemistan’da Azerbâycan, Irâk-ı Acem, Hûzistan ve Kürdistan-ı Osmânî ile sınırlı bir eyalettir. Dört yüz bin nüfusa sahip olup başkenti Kirmânşâh’dır.
Görüldüğü gibi Kürtler için “Dağ Türkleri” diyenlerin ataları tarafından yazılan birçok kitapta Kürtler’den ve Kürdistan’dan bahsedilmiştir. Geçmişte hiç bir sorun teşkil etmeden Kürdistan adını kullananların torunları, bugün Kürt yok diyerek Kürtler’den önce kendi atalarının yazdıklarını inkar etmektedirler. Bu nedenle onları atalarının yoluna davet ediyor ve Evliya Çelebi’nin sözüyle “Kürdistan büyük ülkedir” diyoruz.
Yücel Emrah
Kaynakça;
İlleri ve Varto Tarihi, M. Şerif Fırat
Türkiye’de Yıkıcı ve Bölücü Akımlar, Ali Baransel
Divanu Lugati’t-Türk, Kaşgarlı Mahmud
Seyahatname, Evliya Çelebi
Lugât-ı Tarihiyye ve Coğrafiye, Ahmet Rıfat