Türkiye yeni bir 10 yıla ağır bir bagajla giriyor

Kürtler ve Ankara Emniyet Müdürülüğü’nde ağır işkencelere maruz kalan Cemaat mensupları kaderlerine terk edilmiş durumda. İşkenceye de post-modern bir terim bulundu: Kötü muamele… CHP, Ankara Barosu’nu isyan ettiren bu tabloya sessiz.

Ergun Babahan

Kürtlerle içeride, Irak ve Suriye Kürdistanı’nda savaş tırmanarak devam ediyor. Kürtlerin bir statü kazanma ihtimali Ankara’nın en büyük kabusu. Balkanlarda olduğu gibi önce özerklik, ardından bağımsızlık ve sonunda Kürt Birliği’nin geleceği korkusu büyük. Bunu engellemenin tek yolu olarak da savaşı ve şiddeti görüyor.

Türk Devlet geleneği hukuka ve insan haklarına saygılı yapı değildi, hiçbir zaman olmadı. Ancak Tansu Çiller gibi Recep Tayyip Erdoğan da ağır yolsuzluk ithamlarıyla karşı karşıya kalınca kurtuluşu devlet içinde kiminin Ergenekon, kiminin derin devlet dediği mafyavari yapılarla anlaşma yolunu seçti. Sedat Peker gibi isimler yeniden “vatan için kurşun atan kahraman”a dönüştü.

Bir dönem Türkiye Kürdistanı’nda dehşet saçan Beyaz Toroslar’ın yerini “Siyah Minibüsler” aldı. Kürtler akın akın cezaevine yollanırken Cemaatçiler başkentin göbeğinde sokaklardan kaçırılıp insanlık dışı işkencelere maruz bırakıldı, bırakılmaya devam ediliyor.

Bu tabloya isyan eden, sesini yükselten birkaç isim var. “Devlet yapıyorsa bir bildiği vardır” mantığıyla hareket eden CHP, başta Selahattin Demirtaş olmak üzere tüm Kürt Siyasi Hareketi temsilcilerinin tutuklanmasında AKP-MHP Kliği’nin suç ortağı. Çünkü devlet kararı ve CHP devletin asli partisi. Ya da kendisini hâlâ öyle sanıyor.

Kürtler ve Ankara Emniyet Müdürülüğü’nde ağır işkencelere maruz kalan Cemaat mensupları kaderlerine terk edilmiş durumda. İşkenceye de post-modern bir terim bulundu: Kötü muamele… CHP, Ankara Barosu’nu isyan ettiren bu tabloya sessiz.

En kötüyü geride bıraktığı söylenilen ekonomi, kötüde demir atmış vaziyette. Yandaş sermaye her türlü hukuk dışı uygulamayla güçlendirilip desteklenmeye çalışılırken insanlar Türkiye tarihinde eşi benzeri görülmemiş şekilde gruplar halinde intihar ediyor. Devletin resmi rakamları artık kimseye güven vermiyor, manipülasyon olduğunu herkes biliyor ama onlara göre bile işsizlik tarihi zirvelerde… Özellikle genç işsizlik. Eğitimli ve nitelikli kesim dalgalar halinde ülkeyi terk ediyor ve kurtuluşu haklı olarak Batı’da arıyor. Türkiye’nin en önde gelen liselerinden mezun gençler üniversiteyi Türkiye’de okumayı düşünmüyor ve kapağı doğrudan Avrupa veya Kuzey Amerika’ya atıyor.

Yine de uzmanlara göre, en kolay toparlanacak kısım ekonomi. Güven veren bir yönetimle işlerin bir-iki yıl içinde toparlanabileceğini söyleyenler ağırlıkta. Ali Babacan bu işe biçilmiş kaftan olarak görünüyor. Ama sorun daha derinde…

Türkiye, Kürt meselesini demokratik bir biçimde çözemediği sürece devlet içindeki mafyatik yapı varlığını her zaman sürdürecek. Malatya Zirve Yayınevi, Hrant Dink cinayeti, Ankara ve Suruç bombalaması gibi eylemleri yapmaya devam edecek çünkü seçilmiş iktidarları AKP örneğinde olduğu gibi teslim alıp manipüle etme yeteneğine sahip.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi bu açıdan devlet için kurşun atıp hesap vermeyenlerin tarihidir. Kimsenin hesap vermediği bir toplumda hukuk düzeni ve dolayısıyla da sağlıklı bir ekonomi olmaz, olamaz…

Bu tabloda iktidar çareyi daha fazla dış politikada yeni maceralarda arıyor. Nasıl sonuçlanacağını, maliyetinin ne olacağını bilemediği dış politika maceralarında. Türkiye ekonomisi için en ucuz bedel, eğitimsiz insan. Şimdi bu gençleri İslamcı hayaller peşinde Libya’ya yollamaya hazırlanıyor.

Yılbaşı günü için karanlık bir tablo ama gerçek bu. Umutlu olmak için çok fazla gerekçe bulamıyor insan açıkçası. Yerli otomobil yalanları, emperyal hayallerle uyutulan toplum çürüyor. Çürüyen toplumların sonunu ise tarih bize açıkça gösteriyor. İttihat ve Terakki’ye ne olduysa, AKP-MHP’ye de o olacaktır...

Ahval

 

YAZARLAR Haberleri

Önemli Bir Portre: Numan Efendi
Aziz Özdemir yazdı: Irkçılık Ya Da Işıl Özgentürk
İrfan Aktan: Işıl Özgentürk’ün çukuru
Yeni Amedspor yönetimi ve transfer politikası
Binbaşı Kasım Ataç: Bir Ajanın Anatomisi