Sevda Kaplan/ BasNews - İnsan Hakları Aktivisti ve İnsan Hakları Derneğinin ilk kurucularından Mehmet Vural; Kürdistan Bölgesinde yaşanan gelişmeleri, Türkiye’nin Efrin operasyonunu, Kürt siyasetinin geldiği noktayı ve PKK’nin politikasını, ulusal kongre çağrılarını BasNews’e değerlendirdi.
Kürt siyasetinin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kürt siyasetin’de şu anda bir tıkanma var. Bunun böyle olması sadece bugünkü durumla ilgili değildir. Son 30 ila 40 yıldaki süreçle bağlantılıdır. Kürtler hedeflerine yaklaşmakta ve bulmakta ki rotayı kaybettiler. Amaca giden araçları yeterince kullanmayınca sıkıntılı durumlar ortaya çıktı. Siyaset de bizim kuşağın beklediği bir seviyede değil. Bunun bir çok nedeni var. Burada elbette ki sadece siyasetçileri suçlamak doğru değil, bütün siyasi güçler bu gidişatın müsebbibidir. Dolayısıyla bu gidişatı bir tarafa yüklemekte doğru değil. Hangi taraftan bakarsak bakalım Kürtler yeterince ulus olamadılar. Ulus olamadıktan sonra bireysel yada kurumsal davranmak, partisel davranmak bir halkı bir ulusu kurtarmıyor. Önce ulus olmak gerekiyor, daha sonra ulusun içinde partiler, siyasiler, güçler olur. Ulus olmadıktan sonra siyasiler yada partiler tek başına halkı kurtaramaz. Bizim bütün acımızın ana kaynağı da buradadır. Maalesef Ulus olamadık, ittifak kuramadık. Kürt siyasiler ortak bir diyalog kuramadılar. Sonuçta ne oldu Kürtler partilerini ulusun üstünde tuttular. Oysaki partiler, liderler, aileler hepsi bir ulusun parçalarıdırlar unsurlarıdırlar. Hal böyle olunca da Kürtlerin kaybetmesi kaçınılmazdı, ama bizler çok acı kaybettik. 20 yıldır Güney’de yarı devlet var. Bütün Kürtlerin gıptayla baktığı, gönülden alkışladığı bir oluşum var. Ancak Güney’de yeterince bir birlik sağlayamadılar. Bir ordu kuramadılar, tek bir bütçe oluşturamadılar. Bu böyle olmaz. Benim liderim senin liderin diye bir şey olmaz. Ortadoğu’da zaten yeterince, aşiretler, aileler, prenslikler var. Dünya’nın ihtiyaç duyduğu demokratik bir oluşumdur. Bu oluşum oluşmayınca kayıplar buradan başlayıp devam etti. Kürdistan coğrafya’sında tarihin en büyük kahramanlıkları olmuştur. Ancak siyasi hedef yok. 100 bine yakın ölümler oldu. Birileri çıkıp devlet istemiyorum diyor, peki ne istiyorsunuz? Demokratik Cumhuriyet diyor. Demokratik Cumhuriyet için bunlara gerek yoktu ki. Yani amaç ile araçların birbirine uyması gerekir. Silahlı bir güç devlet istemiyor. Peki devlet istemiyorsun? Buyur demokratik yollarla yap, yapabilinir, ancak bunu yapabilecek güç var mı?
Silahlı güçten kastınız PKK’mi?
Evet PKK’yi kastediyorum. Kuzey’de son 5 yılda demokratik yapı, sivil siyaset öne çıkınca onu törpülediler. Yani siyasi güç öne çıkınca silahlı güç onu törpüledi. Bizim bütün derdimiz elemimiz bu. Kürtler kendi içinde birbirini çekemiyor. Maalesef bu da Kürdistan’ın gerçeğidir.
Peki toplumsal barış nasıl sağlanabilir?
Bir yıl önceki düşündüğümüz bazı şeylerin bir kısmını artık kaybettik. Emperyalistler 1920’de Kürdistan’ı bölünce, bugün farkındayız ki o amaca vardılar. Kürdistan’ın iç dinamiğini zedelediler. Bugün dört parça birbirini anlamaz hale geldi. Aynı hisleri yakalayamıyoruz. Aynı heyecanı, aynı acıyı,aynı dili konuşmayınca nasıl ulus olunacak. Bütün bunlar emperyalistlerin amaçladığı şeylerdi. Bugün Kürdistan paramparçadır. Bence her parçadaki Kürtler kendi yol yöntemlerini gözden geçirmelidirler. Kürtler için bugün en uygun model federasyondur. Çünkü bugün anlaşılıyor ki dünya devletleri bağımsız bir Kürdistan ‘dan uzaklar. Elbette ki bütün Kürtlerin gönlünden geçen bağımsız bir Kürdistan devletidir. Gerçekleri görmek gerekiyor. Kürtlerinde dünya devletleri gibi bir refaha kavuşması bir nefes alması lazım. Kürtler sürekli savaş halindeler. Kürtler bir türlü refaha kavuşamadı. Kürt evladı, anası ne yapsın artık. Malını verdi, canını verdi daha neyini verecek. Artık buna bir yol yöntem bulmak gerekiyor. Türklerle bir federasyon kurulduğunda bu Türklerin de faydasınadır. Bu yöntem diğer bütün parçalar için de geçerli olabilir. Her parça kendi yerinde federasyon olabilir. Çok nettir Kürtlerin bu coğrafyada dostu yoktur. Arplar, Farslar yada Türkler. Ancak Kürtlerin en büyük parçasının Türkiye de olması nedeniyle o iç düşmanlık henüz bir seviyeye gelmemiştir. Türkiye’de de Kürtlerin dostu yok. Eğer Kürdistan sınırları olmasaydı, Kürtler olmasaydı IŞİD altı ayda Konyadaydı. İran Trabzon’a varırdı. İran asla Türkiye’nin dostu olmadı ve olmaz da. Kürtler o sınır hattında halen bir kalkan görevi görüyorlar. Türklerin de bunu bilmesi gerekir. Türkler bir gün bütün bunları görecektir, Türklerin Kürtlerden başka dostları yoktur. Bu coğrafyada ne Türklerin nede Kürtlerin dostu yoktur.
Türkiye’nin Efrin operasyonunu nasıl okuyorsunuz?
Bana göre Türkiye bu operasyonla kinci davranıyor. Türkiye’de bir barış süreci vardı, bu süreç iki taraftan da akıbete uğratıldı. İki tarafında ne samimi niyetleri, nede cesaretleri vardı. Bu bozulunca birbirlerinden intikam almaya çalıştılar. Türkiye şimdi bir intikam duygusuyla bunu yapıyor. Ancak bu duygunun sonu yoktur. Yarın öbür gün biri çıkar kırmızı kart gösterir işin boyutu ve rengi değişir. Rusya büyük bir faktördür. Rusya uzun yıllar Türkiye’ye izin vermez. Evet Türkiye, bu saldırı sadece PKK’ye diyor, ancak hayır bence bu saldırı bütün Kürtleredir. PKK’nin de artık bunu görmesi lazım. Kürt evlatlarını sonsuza kadar öldürtemezsiniz. Sur’da, Nusaybin’de, Cizre’de yeterince Kürt evlatları öldü, yeterince acı çekildi.
Peki, sizce PKK barış istiyor muydu?
Hayır, istemiyordu, samimi değildi. Barış demek karşılıklı taviz demektir. Görüşmeler devam ederken silahlanma hat safhadaydı. Devlette aynısını yapıyordu, mekanizmasını çalıştırıyordu. Her iki tarafta bunu daha sonrasında itiraf etti. İnsanların ölümlerine alkış tutması asla kabul görmez. Kahramanlarla dünya kurtulmaz. Kürtlerinde bunu anlamaları gerekiyor. Doğru siyaset yürütmeleri gerekiyor. İŞİD’e karşı Kürtler kahramanlıklar gösterdiler. Ancak ne oldu, dünya devletleri önce sırtlarını sıvazladılar, sonrada sırtlarını döndüler. Irak’ta da gördük, günü gelince saldırdı. Kürtler halen ihanetlerden bahsediyorlar. Bir iki kişinin ihanetleriyle olanların üstü örtülemez. Bu yaşanılanlar biliniyordu. Bu yaşananlarda hepimiz, herkes suçludur. Yanlışa yanlış demek gerekir. Kürtler iç ittifakını sürdürebilselerdi bu hale gelinmezdi. Hatırlayalım Kobani sadece PKK’nin gücüyle mi kurtuldu? Tabiki hayır, kim inanır buna. Peşmerge güçleri gelmeseydi bugün Kobani elden gitmiş olabilirdi. Yani ittifak kurtardı. Bugün Rojava’da yaşanılanlarda da ortak akıl olsaydı bu kadar sahipsiz olunmazdı. Rusya, Amerika ve diğer devletler sırtını dönmüş durumda. Bizler de bas bas bağırıyoruz dünya bize neden yardım etmiyor. Etmez tabi, çünkü biz önce iç ittifakımızı sağlayamadık. Önce Kürt olacaksın, ulus olacaksın , Kürt ulusunun hak ve menfaatini partilerin, liderlerin üstünde tutacaksın Evet, liderler kıymetlidir, fedakar olmuşlardır. Ancak hiç bir lider ve hiçbir parti Kürt ve Kürdistan’dan daha kıymetli değildir.
Türkiye’nin Kürdistan Bölgesiyle ilişkileri Efrin operasyonuyla hangi ivmede devam eder, ne olur?
Türkiye, Güney’de gerçekleşen referanduma göstermiş olduğu tavrının yanlış olduğunun farkına vardı. Referandumdan dolayı Kürtlere düşmanlık yapıldı, düşmanlık ederseniz, Kerkük size kalmaz demiştik. Peki Kerkük ne oldu? Onlara mı kaldı? Kalmaz demiştik. Araplar 70 yıl Kerkük’ü postallarıyla çiğnedi neden karşı çıkmadılar. Orada neden Türkmenler yoktu? Konu Kürtler olunca kimin eline geçerse geçsin anlayışı oldu. Türkiye bu sonuçları gördü,yaptığı yanlışın farkında. Güney Kürdistan içinde evet bir nefes kapısı gerekiyor. Bunlar elbette devletler arası görüşmelerdir. Bundan kimsenin rahatsız olmaması gerekir. Referandum olması gereken bir adımdı ve bunu başardılar. Belki de Kürtlerin tarihten bu yana yaptıkları en büyük ve en önemli adımların başında geliyor. Sonucu henüz gelmiş olmayabilir. Türkler’inde Kürtler’inde birbirlerinden kazançları vardır. O yüzden çok bir şeyin değişeceğini sanmıyorum. Kürtlerin tamamının düşünmesi gereken bizler kendi insanımızdan nasıl bir ulus oluşturacağız olmalı. Bütün dört parça Kürt siyasilerin kendi iç kavgalarından vazgeçip diyalogla çözüm yolları aramaları gerekiyor. Silahları devre dışı bırakmaları gerekiyor. . Silah sadece bir tehdide karşı güvenlik aracı olarak kullanılmalıdır . Saldırıdan ziyade savunma olmalıdır. Bugüne kadar Kürtler kardeşlerinin katili olmuşlardır. Siyasi partilerin elinde kardeş kanı var. Bu çok acı bir durumdur. Bütün herkesin hoşgörüyle, diyalogla birbirini anlaması gerekiyor. Kürtler kendi iç dinamiğini sağlayabilirlerse dünyada onlara itibar edecektir.
Kürtler sizce dünyadaki süper güçlerden hangilerine, yada hangisine yakın durmalı?
Kürtlerin tek dayanağı vardır oda Medeni dünyadır. Kürtlerin her halükar da medeni ve modern dünyayla entegre olması gerekiyor. Bunun dışındaki, dinsel, tarikatçı,İran gibi devletlerle bir yere varamazlar. Kürtler zaman zaman Amerika’ya, Rusya’ya, Almanya’ya kızabilirler, ancak sonuçta Kürtler bu dünyaya muhtaçtır, bu dünyayla barışık olmak zorundadır. Demokratik bir siyaset yürütmeleri gerekiyor. İşleyen bir demokrasi lazım, parlementosu olmalı, siyasetçileri olmalıdır. Bu iş sadece tek liderle yada tek parti ile olmaz. Bütün Kürdistan tarihinin en fedakar ailesi Barzani ailesidir. Ancak ilelebet Kürtlerin başında kalamazlar. Bunu sayın Mesut Barzani’de söylüyor. PDK bir gün muhalefet durumunda olacaktır. Ancak bazı Kürtler bunu görmek istemiyor. Bunu sayın Barzani’de kabul ediyor. Bu demokrasinin gereğidir zaten. Bundan daha demokratik bir davranış olabilir mi? Yani demokratik işleyişin olması gerekiyor. Bu bir günde olacak bir şey değil, uzun vadede olacaktır. Kürtler bunu başarabilirler. Medeni dünyanın bir parçası olabilirler.
Ulusal Kongre’den uzun süredir bahsediliyor? Sizce o sürecin zamanı gelmiş midir?
Ulusal Kongre’den önce birbirimize sarf ettiğimiz o dilin düzelmesi gerekir. Düşmanca, baskıcı, saldırgan dilin ortadan kalkması lazım. Özelikle basın sektörünün patronları dillerini düzeltmeleri gerekir. Diğer yandan bizler henüz ulus olamadık. PKK’ye yakın basın organlarına bakın düşmanca bir dil kullanıyorlar. Bu dille nasıl bir araya geleceksin. Diğer yandan bu camia ulusu hedeflemiyor, ulusal kongre’den bahsediyor,ama cumhuriyeti hedefliyor. Bu böyle olmaz. Kuzey’de en ucuz şey insan hayatı olmamalıdır. Demokratik Cumhuriyet deniyor. Türkiye’deki Türk aydınları mı katılacak bu kongre ye, onlarla dost olmamız onların Kürt ulusal kongresinde yer alacakları anlamına gelmez. Diğer yandan Arap sosyalisti, Arap yurtseverimi katılacak. YıllarcaGüney’de Irak komünist partisi Barzani ve Talaba’nin dostu oldu ancak aralarına nifak sokmadı, ancak Türkiye’de bakalım Türkiye sol hareketi Kürtler arasına nifak soktu. Kürtler bütün bunları görmek zorunda. Kürt siyasilerinde bir mekanizma oluşması lazım.