Ulusal Bilinç Olmazsa…

Şaban Aslan

Üç örnekle giriş yapıyorum:

1. Brezilya devleti 7 Eylül 1822 de kuruldu.

2. Kanada devleti 1 Temmuz 1867 de kuruldu.

3. ABD devleti 4 Temmuz 1776 da kuruldu.

Ancak gelişen sanayi devrimiyle, Kuzey Amerika ile Güney Amerika arasında 1860’te iç savaş başladı. 1865’te Kuzey Amerika’nın galip gelmesiyle Amerika’da savaş bitti. ABD’nin güçlü devlet oluşu 1865’tır. Kısacası ABD’nin güçlü devlet oluşu 152 yıldır.*

Kürtlere bakıyoruz:

1-Büyük Loran devleti: MS: 922 de kuruldu. Kürt devletini kuranlar Fadleviye hanedanlığı.

2-Dilemiyen (Paveyan) Devleti: MS.942 Emevi Halifeliği yıkıldıktan sonra Muaz El Devle Paveyan devletini kurar. Muaz, Bağdat’ı aldıktan sonra halifeliğin hiçbir rolü kalmıyor. Halifeler yalnız hutbe okuyorlardı.

3-Hüsnevi Drvleti: Araplar Kürdistanı işgal ettiği zaman Şehrizor’un köklü ailelerinden Hüseyin oğlu Hasnevi öncülüğünde Kürtler, Araplara karşı özgürlük savaşına başladılar. Kahraman Kürt savaşçıları, Bağdat sultanlarına karşı MS. 981’de harekete geçerek Arapların. Bağdat’tan gönderdikleri bütün orduları yendiler. Dinuz ve Şehrizor’u alarak bağımsızlıklarını ilan ettiler. Hüsnevi devleti 141 yıllık hükümranlığı döneminde 11 hükümdar değiştirerek yönetimini devam ettirdi.

4. Mervani devleti: Mervan’ın oğlu Ahmet (Nasır El Devle MS. 1009’da Diyarbakır’da Mervani devletini kurar. Tam bağımsız olarak yönetimi 91 yıl devam eder. Mervani devletini Mervan’ın oğlu Ahmet, Ahmet’tin oğlu Nasır ve Nasır’ın oğlu Mansur-Mervan yönettiler.

5-Eyyubi Devleti: MS 1177 de Salahattin’i Eyyubi, Eyyubi devletini kurar. Haçlı seferlerinde büyük kahramanlıklar gösterir. Kürt Salahattin’in kurduğu devlet tam 305 sene, Ortadoğu’da büyük kahramanlıklar yaratmakla beraber büyük adalet bayrağını dalgalandırır. **

Kürtler devletsiz kaldıktan sonra ilk defa1806’da Süleymaniye’de Babanzade Abdürrahman Paşa öncülüğünde ayaklanmayı başlattılar. Yani bundan 212 sene önce. Abdurrahman Paşa hareketinden sonra, Kürtler belli aralıklarla birçok hareket başlattılar ve halen Kürdistan’ın dört parçasında Kürtler savaş halindedirler.

25 Eylül günü, Güney Kürdistan’da bağımsızlık için referandum yapıldı. Demokratik bir ortamda kullanılan oyların %92,73 evet yönünde çıktı. Referandum günü Hewler’deydim. Dünya medyası ve değişik ülkelerden gelen gözlemciler Kürt bölgesindeydiler. Oyların sonuçları açıklandığı gibi bir bayram şenliği başladı. Gece saat 24’ü gösterdiği zaman şenliğe katılan insanlar sakin bir şekilde dağılarak evlerine gittiler. Kalenin çok yakınında bir oteldeydim. Şenlikler kale ile kaldığım otelin arasındaki caddede yapılıyordu. Bunu yaşadım.

25 Eylül 2017’de, Güney Kürdistan’da yapılan bağımsızlık referandumu, bütün Kürtlerde büyük bir umut yarattı. ABD sesiz kalınca, İsrail devleti dışında bütün dünya devletleri sesiz kalmayı tercih ettiler. Dünya devletlerinin sessizliğini gören İran, Irak ve Türkiye bir bardak suda Kürtleri boğmak istediler. İranlı mollalar, dünya devletlerinin sessizliğinden faydalanarak, Bağdat hükümeti ile anlaşarak ve özel olarak yetiştirip eğittikleri Haşdi Şabi çetelerini de yanlarına alarak savaşa hazırlandılar. Bütün bu hazırlıklara rağmen, Kürtlerle savaşı göze alamayan Acemler, Kürdistan Yurtseverler Birliği içindeki bir kanatla iş birliği yapmanın bir yolunu buldular.

Mam Celal Talabani, Almanya’da tedavi gördüğü hastanede 3 Ekim günü vefat etti. İran Dışişleri Bakanı, Mam Celal’in taziyesine geldi. İranlı General Kasım Süleymani ve beraberindeki ekip Süleymaniye’ye geldiler. İran ve diğer işgalci güçlerle iş birliği içinde olanların başını çeken Mam Celal’ın eşi Hero Talabani, oğlu Pavel Talabani, Lahur Talabani, Şeyh Cengi ve adlarını yazmadığım bir grupla görüştüler.

Mesud Barzani savaşın çıkacağını biliyordu. Peşmergeler teyakkuz halinde düşmanın geleceğini bekliyorlardı. 16 Ekim gecesi Pavel Talabani, Lahur Talabani ve Şeyh Cengi, kendi milletine ihanet eden bu grup, tek kurşun sıkmadan emirlerindeki peşmergelerle beraber cepheden çekildiler. İnanıyorum ki kalenin kapısını açan bu işbirlikçi kesim cepheden çekilmeseydi, Kürt düşmanı dini lider Hamaney ve Irak Başbakanı Haydar Abadi ikisi beraber cephe komutanı olsalardı, Kerkük ve diğer Kürdistan bölgelerine giremeyeceklerdi.

Bu da yetmedi. İşbirlikçi kesim, yoğun oldukları Süleymaniye bölgesinde, İran ajanları tarafından hazırlanan ayrı bir senaryo ile ulusal bilinçten yoksun ve kişisel çıkar peşinde koşan kimi Kürtler bütün Kürt milleti adına sokaklara dökerek iç savaş çıkarmak istediler. Süleymaniye’de sokaklara dökülün Kürtler, yaşasın Haydar Abadi sloganları atıyorlardı. Ne iyi ki IKBY yönetimi, hazırlanan bu kirli tuzağa düşmedi.

Çok zaman geçmeden başkaları tarafından hazırlanan benzer bir senaryo ile 28 Aralık Perşembe günü İran’da halklar sokaklara dökülerek hayat pahalılığını ve yöneticilerini protesto etmeye başladılar. Bazı şehirlerde valilik binalarını elle geçirdiler. Bazı Belediye binalarını ateşe vererek yaktılar.

Orta çağda politikası ile mollalar kendilerini akıllı sanıyorlar. “İranlılar sana bal verdikleri zaman bil ki o balın içinde zehir var”. Her Kürdün bunu çok iyi bilmesi lazım

Kürt düşmanları Ortadoğu’da, Kürt milletini çembere alarak sıkıştırırken, Güney Kürdistan’da, Değişim Hareketi (Goran), İslami Topluluk Partisi (Komel) ile Demokrasi ve Adalet için Koalisyon partilerinin Irak Başbakanı Haydar Abadi’yi ziyaret ederek “IŞİD’le savaşın başarıyla sonuçlanmasından dolayı” kutlamaları tam bir zavallılığın göstergesidir.

Kürtlerin İŞİD’e karşı verdiği savaşı dünya devletleri takdir ederken, kendini bilmeyen kişi ve partilerin kendi düşmanlarının ayaklarına kadar giderek tebrik etmeleri hazin bir durumdur. Düşmanla anlaşmak için her türlü tavizi veren bu kesimlerin, kendilerine sunulan her türlü imkana rağmen kendi milletine sırt çevirmeleri, anlaşmak için sunulan hiçbir teklifi yeterli bulmamaları ancak ulusal bilincin eksikliğiyle izah edilebilir. Benim için dünyada en büyük acı budur. Yazıklar olsun demekten başka elden ne gelir ki…

Rojava Kürdistan’ında İŞİD’e karşı savaşı halen devam ediyor. Bu savaşta Kürtlerin kaç bin şehit verdiğini kesin olarak bilmiyorum. Güney Kürdistan’da İŞİD’e karşı Kürtlerin verdiği şehit sayısı bildiğim kadarıyla 1700’ün üzerindedir. Buna rağmen, kendi milletine mensup partilere el uzatmak yerine, daha dün bütün kuvvetleriyle Kerkük’ü işgal eden düşmanına boyun eğen, adeta kendilerini yönetmesi için boyun büken Değişim Hareketi (Goran), İslami Topluluk Partisi ( Komel) ile Demokrasi ve Adalet için Koalisyon Partisi’nin tutumunu ulusal bilince sığdıramıyorum.

Bir millet ulusal kurtuluş savaşını başarıyla tamamlamak için, önce kendi içindeki birlik oluşturmalıdır, bunu yapmadan, ne kadar uğraşırsa uğraşsın, çok ağır bedeller öder ama başarıya ulaşamaz. Bir millet düşmanına karşı başarı sağlamak istiyorsa, önce kendi içindeki ihanetçileri etkisizleştirmesi şarttır.08.01.2012

 

Kaynak:* İnternet

Kaynak:** Kürdistan’ın Kısa Tarihi, Ekrem Cemilpaşa, Doz yayınları İstanbul