Van’da STK’lar, mahpus Ramazan Turan'ın Van Yüksek Güvenlikli CİK’de yaşamını yitirmesini “şüpheli” bulduklarını kaydederek, hasta tutukluların serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUHAY-DER), Van Barosu, KESK Van Şubeler Platformu, Özgür Kadın Hareketi (TJA), Star Kadın Derneği ve Serhat Göç Araştırma Derneği, tutuklu bulunduğu Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 21 Ocak’ta yaşamını yitiren Ramazan Turan’a dair açıklama yaptı.
20 gün tek başına karantina hücresinde tutulan 70 yaşındaki Ramazan Turan’ın 3-4 gün devam eden göğüs ağrısı nedeniyle 20 Ocak gecesi fenalaştığı ve Dursun Odabaşı Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildiği ve yoğun bakıma alındıktan sonra ailesine kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdiği bilgisinin ulaştırıldığı belirtildi.
“Mahpusun ölümünün tarafımızca şüpheli olduğu değerlendirilmektedir”
Van Adli Tıp Kurumunda avukatsız olarak yapılan otopsi sonucunda kan ve kemik sıvısı gibi numuneler alınarak toksikolojik inceleme için Trabzon Adli Tıp Kurumuna gönderildiği ifade edilen açıklamada, “Hapishanelerde gerçekleşen ölümlerin doğal ölüm olmadığı gerçeği, şikayetleri artana kadar hastaneye sevkinin sağlanmadığı ve ilerlemiş yaşına rağmen tek başına bırakılmış olması da göz önünde bulundurulduğunda Ramazan Turan isimli mahpusun ölümünün tarafımızca şüpheli olduğu değerlendirilmektedir” sözlerine yer verildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“Ramazan Turan’ın ölümü ile sonuçlanan bu işkence, cenaze teslimi ve nakli sırasında da devam etmiş, kayyum yönetimindeki Van Büyükşehir Belediyesi adeta düşman ceza hukukunu uygulamış ve ölen mahpusun ailesine tabut ve cenaze nakil aracı verilmemiş, cenazeye gelecek olan imam Diyanet’ten izin alamadığı gerekçesiyle cenazeye katılmamıştır.
“Türkiye hapishanelerinde 1605 hasta mahpus var”
Türkiye geneli hapishanelerde Yaşam Hakkı, İşkence ve Kötü Muamele Yasağı, Sağlığa Erişim Hakkı gibi en temel haklar ihlal edilmektedir. Ölüm sınırına gelene kadar tahliye edilmeyen 70 yaşındaki ağır hasta tutsak Mehmet Ali Çelebi 4 Eylül’de, İskenderun T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu bulunan, midesinin ve bağırsaklarının yarısı olmayan tekerlekli sandalyede yaşamını sürdüren hasta mahpus Rojavalı Bangin Muhammed 12 Kasım’da, 29 yıldır hapishanede olup tahliyesine 14 ay kalan kanser hastası hasta mahpus Abdülrezzak Şuyur, 1993 yılından bu yana cezaevinde tutulan, tahliyesine 1 yıl kalan kemik kanseri olup yıllardır çok ağır ağrı kesicilerle yaşayabilen ve altı aydır karantina olan hasta mahpus Halil Güneş 15 Aralık’ta, Tutuklu bulunduğu Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesi’nde işkence ve cinsel saldırıya maruz kalan Garibe Gezer 9 Aralık’ta ve son olarak da Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanesinde tutuklu bulunan Ramazan Turan şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Son verilere göre Türkiye hapishanelerinde 604’ü ağır olmak üzere toplam 1605 hasta mahpus bulunmaktadır.
Her gün hak ihlallerinden dolayı mahpusların yaşamlarını yitirdiği haberleri demokratik kamuoyunda geniş yankılar uyandırmakta, ulusal ve uluslararası mevzuat hükümlerinden uzak uygulamalar tüm toplumun vicdanını yaralamaktadır. Hasta Mahpusların durumuna dikkat çekmek için ailelerinin başlattıkları Adalet Nöbeti Amed’de 70. Gününe, Van’da 45. Gününe girmiştir. Ancak yetkililer tarafından toplum vicdanına uygun bir çözüm için adım atılmamıştır.”
“Hapishanelerde yüzlercesi ağır, binlerce hasta mahpus bulunmaktadır” denilen açıklamada, “Türkiye’nin taraf olduğu Uluslararası Sözleşme hükümleri bu denli açık olmasına rağmen, sözleşme hükümlerine uyulmamakta ve hasta mahpusların Sağlık Hakları sistematik bir biçimde ihlal edilmektedir. Türkiye geneli birçok hapishanede ihtiyaçlarını tek başlarına karşılayamayan hasta mahpuslar pandemi tedbirleri adı altında aylar süren karantina sürecine ve tek başınalığa maruz bırakılmakta, birçok mahpusun tedavisi ve hastane sevkleri keyfi bir biçimde gerçekleştirilmemektedir. Yine birçok ağır hasta mahpus bakımından Adli Tıp Kurumları tarafından bilimsel ve tarafsız değerlendirmelerden çok uzak biçimde hapishanede kalabilir şeklinde raporlar düzenlenmekte ve hastanelerin mahpuslar hakkındaki görüş ve değerlendirmeleri savcılık makamları ve hapishane idarelerince dikkate alınmamaktadır. Devletler, mahpusların yasal durumları nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulmaksızın ülkedeki sağlık hizmetlerinden yararlanma imkanına sahip olmasını ve genel sağlık sisteminde mevcut olan tüm tıbbi, cerrahi ve psikiyatrik olanaklara ulaşma ve yararlanma olanağını eşit bir biçimde tahsis etmek, hapishanelerde gerçekleşen şüpheli ölümlere ilişkin ilgililer hakkında etkin soruşturmaları yürütmek ve bu şüpheli ölümleri aydınlatmakla yükümlüdür” ifadelerine yer verildi.
STK’lar, Ulusal ve uluslararası sözleşme hükümlerine aykırı biçimde, hasta mahpusların sağlık ve yaşam haklarını ihlal ederek ölüme sürüklenmesine sebep olan uygulamalara derhal son verilmesi ve geç olmadan tüm ağır hasta mahpusların derhal tahliye edilmesi çağrısında bulundu.