İlk ve en önemli mesajın dünya kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik olduğu, bölgesel talepler ve füzelerin kabiliyetinin göstermeye çalışıldığı vurgulandı.
Saldırının “ince ayarlanmış ve hassas bir dönemde” istihbarat bilgisiyle yapıldığı belirtilerek, dünya basınında yer alan İran’ın Irak ve Suriye’ye balistik füzelerini aktardığı haberlerine de atıfta bulunuldu ve Tahran’ın ABD, İsrail ve Körfez ülkelerinin çıkarlarını tehdit ettiği kaydedildi.
İkinci mesajın, “vatandaşların ve son dönemlerde İran karşıtı çıkışlar yapan bazı Iraklı siyasetçilerin korkutulması, Erbil ve Bağdat’a, Irak’ın yeni başbakanının belirlenmesi sürecinde İran’ın çıkarlarının gözardı edilemeyeceğini anlatmak” olduğu değerlendirildi.
Üçüncü mesajın ise gücünü arttırarak Pasdaran Ordusu üzerinde nüfuz sahibi olmak isteyen İran’daki muhalif gruplara yönelik olduğu belirtildi. Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle içerdeki durumun kontrolden çıkmak üzere olduğuna atıfta bulunuldu.
Enstitünün raporunda, İran’ın bu “cüretkar” girişiminin ters tepebileceğine de işaret edildi. Özellikle de Tahran ve Ankara’nın Irak’taki muhalif grupları vurmayla ilgili yakınlaşmasından sonra Irak ve Kürdistan’daki bu grupların İran topraklarına geçebileceği tahminine yer verildi.
Son olarak ülkede derin ekonomik kriz sürerken İran’ın sınırları dışında yaptığı saldırıların Kürtlere yeni üyelere kazanma ve daha geniş alan kontrol etme imkanı verebileceği değerlendirildi.
İran’ın 8 Eylül Cumartesi günü Erbil’in Koye ilçesinde Rojhılatlı Kürdistan Demokrat Partisi (HDK) ile İran Kürdistan Demokrat Partisi (KDP-İ) karargahlarına düzenlediği füze saldırısında 18 kişi şehit düşmüş, 40 kişi de yaralanmıştı.
Tahran en son 1996 yılında benzer bir saldırı düzenlemişti.
(Kaynak: Bağdat Post/ K24)