Siyaset yaşam tarzını belirler mi? Yaşadıklarım, tanık olduklarım ışığında buna verdiğim cevap Evet’tir. Siyasi hava, siyasilerin söylem ve uygulamaları direk yaşam tarzını etkilemektedir. Hatta suç oranları bile bununla ilintilidir. Giyim tarzımızdan tutun, her türlü alışkanlıklarımız yaşam tarzımızı oluşturuyor. Yaşam tarzımızı iklim, coğrafya, inancımız da belirliyor.
Yılın yaz aylarında yaylaya gitmek coğrafi ve iklime göre değişen yaşam tarzını gösteriyor bize. Avrupa ülkelerinde yere çöp atmıyor ancak Türkiye’de yere çöp atıyorsa bir insan, bu kesinlikle o ülkenin uygulamaları ile ilgilidir. Amerika’da soya sosu tüketmek veya bir Arap ülkesinde falafel yemek bir alışkanlık haline geliyorsa bu o ülke ile ilgilidir. Kürdistan’da cömert ve misafirperver olan bir Kürt, başka bir ülkede mülteci iken bunu yapmanın altyapısı yoksa bu içinde olduğun şartlarla alakalıdır. Alışkanlıklarımız, kişiliğe atfedilen özellikler, yaşadığımız coğrafya, iklim, siyasi hava, yaşam koşulları, kişinin psikolojik durumu, ekonomik durum, savaş, çatışma, belli bir azınlığa/dini inanışa/ırka ait olma gibi durumlar yaşam tarzında belirleyici olmaktadır.
Sosyal, siyasal, çalışma hayatı, ekonomik hayat bire bir etkiliyor yaşam tarzımızı ve alışkanlıklarımızı. Reina saldırısı ardından en çok konuşulan konulardan biri, bu saldırının yaşam tarzına yapılan bir saldırı olup olmadığı sorusu idi. Bunun üzerine siyasi söylemler de bu ülkede her türlü yaşam tarzının yaşanabilir olduğu idi. Peki pratik öyle mi? Tabii ki değil maalesef.
Van’da yaşayan biri olarak, kendi yaşadığım coğrafyadan örnek vererek devam edeyim. Kürt kültürü ve yaşamı coğrafyaya göre şekillenmektedir. Savaş süreci, Kürtleri kendi yaşam alanları olan köylerden, yaylalardan kopardı. Kürtler deyince aklımıza ilk gelen koyun sağan kadın figürü ile yayla hayatının yerinde yeller esiyor şimdilerde. Nerdeyse tüm köyler boşaltıldığı için tarım, hayvancılık, yaylacılık yapan Kürtlerin bu yönlü üretimine dayanan alışkanlıkları kayboldu. Peynir, tereyağı gibi süt ürünlerinin üretimi çok azaldı. Hayvancılık ve tarım ile uğraşan Kürtlerin sayısı oldukça azaldı. Şimdi Kürtlerin şehirlerde yapabildikleri işler doğrultusunda yaşam alışkanlıkları değişti.
Savaş kent merkezine taşındığından beri Van’da yaşayan halkın dolaştığı yerler değişti. Kentin yoğun olan yerlerine gidiş gelişler azaldı. Gece gezmeleri nerdeyse yok olmaya yüz tutmuş durumda. İnsanlar birbirlerinin evlerine bile giderken tedirgin olur hale geldiler. Çatışmanın her an olabileceği merkezlerin veya askeri araçların yakınından insanlar geçemez hale geldiler. Hatta Van’da bir düğün salonuna yakın bir yerde olan patlama sebebi ile Kürtler düğünlere bile gidemez oldular ki, OHAL ile Kürtlerin alışkanlığı haline gelen sokak düğünleri yasaklandı. Bu yasak ile bu kültürel özellik dönüşüm göstermeye başladı. Siyasi kutuplaşma taziyeye gitme kültürünü de değiştirdi. Mahallemizdeki hatta ilimizdeki tüm taziyelere gitmeye çalışan Van halkı artık kişinin neden dolayı öldüğüne ve hangi siyasi gelenekten geldiğine bakarak gitmeye başladı.
Global ekonomi de tabii ki yaşam tarzımızda belirleyici bir hale geldi. Yaşam alışkanlıklarımız franchising ile yayılan bu furyaya göre şekillenmeye başladı. Klasik kahvehanelerden kahve odaklı global cafelere yönelimler çoğaldı, semt pazarına gitme alışkanlığı AVM’ye dönüştü. Tüm bunların yanında siyasetin en çok belirgin olduğu mesele alkol ile giyim üzerinedir. Siyaset bu ülkede muhafazakâr yaşamı daha çok desteklediğinden dolayı içkili mekânlara gidenleri en basitinden içki ve sigaraya yaptığı zamlarla doğalında engelledi. İçkili mekânlara mülkünü kiraya vermeyenlerin (içkisiz yaşam tarzı siyaseten desteklendiğinden dolayı) sayısı çoğaldıkça bu mekânların sayıları azaldı. Bu da doğalında belli alışkanlıkları olanları kısıtladı. Reina saldırısı da yeni yıl kutlamayı alışkanlık hale getirenleri direk frenlemiş oldu.
Başörtülü kadının daha makbul olduğu bu süreçte başörtülü olmayanların da rahat olmadıkları bir dönemi aralamış bulunuyoruz. Maalesef kadınların giyim tarzı, medeni durumu, yaşı, ekonomik durumu, eşinin işi bile kadınların yaşam tarzlarında belirleyici unsurlar haline geldi. Hatta bağımsız yaşamayı seçen kadınların katledilmeleri, şort giyindiği için yenilen tekmenin bile bu unsurlarla bire bir alakalı olduğunu düşünüyorum. Hâkim siyasi söylemin de bu yönde olumsuzluk yaratması da kadınlar üzerinde ciddi bir etki oluşturmaktadır. Verilecek milyonlarca örnekle siyasi söylem ve uygulamalar, tepeden tırnağa hepimizin görüntüsünü ve yaşam alışkanlıklarını etkilemektedir. Siyaset öncelikle desteklemediği yaşam tarzının özgürleşmesi için çaba göstermelidir. Özgürce yaşamanız dileği ile….basnews