Yazar Nevin Reşan Güngör: Kürd’ün her şeyi gibi giysileri de yağma ve talanın konusu, Buna dur demek lazım

.

Rûpela Nû/ Yazar Nevin Reşan Güngör’ün “Geleneksel Kürt Kadın Kıyafetleri” kataloğu raflardaki yerini aldı. Kitap Kürt kamuoyunda büyük ilgi gördü ve yazarın deyişiyle “Bu Kürt Folkloru ve kültürü için daha başlangıç”.  Kitap üç dilde Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olarak Nûbihar Yayınları tarafından yayınlandı. Güngör çalışmasının en önemli amacının geleneksel Kürt kadın kıyafetlerinin kayıt altına almak ve  bu kültürü gelecek nesillere aktararak canlandırmak olduğunu söylüyor. 

 

Yaklaşık 20 yıllık bir çalışmanın ürünü olan bu eserdeki bütün çizimler, birçok arşiv, müze ve kaynağa dayalı olarak yeniden yorumlanmış. Birçok arşiv, müze ve yazarın yıllar süren çalışması sonucunda, 200 sayfalık renkli olarak basılmış kitap, okuru Kürt kültürü, tarihi ve coğrafyasında bir gezintiye çıkarıyor. 

 

Kürd’ün her şeyi gibi giyim kuşamı da bir yağma ve talanın konusu olduğunu dile getiren Güngör kitabı hakkında Rûpela Nû’ya konuştu. Güngör “ Giyim kuşam halkımın Folklorik ve kültürel değeriydiler. Bu yağma ve talana dur demek için kayıt altına alınması gerekiyordu. Bu çalışmanın rotasının da bu anlayış doğrultusunda oluştuğunu” söyledi. 


Kürt erkek kıyafetlerinin Kürt kadın kıyafetlerinden daha ihtişamlı olduğuna dikkat çeken Güngör “ Kürt erkek kıyafetleri farklı model ve tarzlardan oluşur. Kürt erkek kıyafetleri de imha ve talandan payına düşeni aldı. Kürt erkekleri şalvar giydikleri için Cumhuriyet dönemimde askerler şalvarının poturlarını keserlerdi. Yakın tarihimizde bile hepimiz tanığız ki, Pûşî ve êğaller toplatıldı, suç sayıldı, erkeklerin baş bağlamalarına müdahale edildi” dedi.

 

“Geleneksel Kürt Kadın Kıyafetleri” çalışmasının kendi alanında bir ilk olduğunu ifade eden Güngör “Bu daha başlangıç. Üstüne ilave edilecek çok şey var daha. Bu çalışmanın sınırlarını imkan ve olanaklarımız belirledi. Bu tür çalışmalar genellikle devlet desteklidir. Akademik alana girer” diyor. 

 

“Geleneksel Kürt Kadın Kıyafetleri” kitabı yazarı Nevin Reşan Güngör ile Kürt kadın giysileri ve takılarını hakkında merak edilenleri konuştuk. Aldığımız yanıtları siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz.

 

Rûpela Nû: Öncelikle Kürt Kütüphanesini böyle bir eserle zenginleştirdiğiniz için RN camiası olarak mutluyuz, teşekkür ediyor, sizi kutluyoruz. Sizi böyle bir çalışmaya iten, esin kaynağınızı nereden edindiniz? Daha önce böyle bir çalışmaya rastladınız mı?

Nevin Reşan Güngör: Moda tarihini okudukça, araştırdıkça, tanışıkça gördüm ki, modacılar dünya halklarına dair ne varsa küçük dokunuşlarla bunları yeniden giyim kültürüne katmışlar. Örneğin: Yunanlıların öteden beri kullandıkları ayakkabı (sandalet) küçük değişimlerle kendini bu güne taşımıştır. Halklar giyim kuşam kültürüne katkı sunarken, kadim Kürt halkının giyim kuşam kültürüne büyük katkı sağladığını düşünerek bu alanın mesleki formasyonundan ötürü araştırılmaya değer buldum. Fakat özcesi zor bir işe yönelmiştim, elimde önümü aydınlatacak ne bir çalışma nede uygun doküman vardı. Kürt kültürü üzerine araştırmaların kaderi bu olsa gerek. Her birimiz iğneyle kuyu kazıyoruz. Bu çalışma benzerleri gibi zor aşamalardan geçti. 25 yıl bu ve benzeri sorunlarla boğuştum. Bu çalışmayı yapmamız gerekiyordu, gerekliydi ve başarmam gerekiyordu.

Rûpela Nû:  Aydın ve sanatçı olmanın elbette ki dünyaya ve topluma karşı yükümlülükleri, sorumlulukları var. Olmalı da. Kürdistanlı bir aydın sanatçının sorumluluk ve duyarlılıkları daha derin, daha özverili olmalı diye düşünüyoruz. Sizce de öyle olmalı mı? Kürdistanlı aydın bir sanatçı olarak ne diyorsunuz. Sanatçıların aydın olmak diye bir zorunlulukları var mı?

Nevin Reşan Güngör: Aydın olmak, sanatçı olmak size sorumluluklar yükler. Elini taşın altına koymak zorunda hissedersin. Hele mazlum bir halkın çocuğuysanız, halk olarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya iseniz, daha bir duyarlı davranmak zorunda hissedersiniz. Sanatçı estetik kaygıların yanı sıra bu günün de yarının da gelenekleri ve hikayelerin tanığıdır. Objektif olmak zorundadır. “İçinde renk yoksa, Gökkuşağı arama” Bundan ötürü Kürt sanatçıları payımal edilen Kürt dili, folkloru ve geleneklerini gün ışığına çıkarmak durumundalar. Bu zorlu bir yol ve zorlu bir süreç. Ülkemizi ve ulusumuzu hak ettiği yere taşımak gibi ağır bir yükümlülüğümüz var. Kimsenin bize hayrının dokunacağını kanısında değilim. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Olmazı başarmak payımıza düştüyse eğer başımız gözümüz üstüne.

Rûpela Nû: Bu çalışmanızda hem bir Kürt tarihi bilgisi, hem de Kürt tarihinde kostümün yeri konusunda derin bir araştırma ve bilgi birikimini de görüyoruz.Bize bu kitabı hazırlarken izlediğiniz yol ve yöntem konusunda biraz bilgi verir misiniz?

Nevin Reşan Güngör: Kürt olmak, Kürt olmanın derinliklerine doğru yolculuk benim için her zaman çekici olmuştur. Hem “Navdarên Kurd” hem de “Geleneksel Kürt Kadın Kostümleri” bizim olanı, bize ait olanı araştırma, sorgulama süreçlerinde oluştular. Kürt Kültürü, Coğrafyası ve Folkloru benim vazgeçilmezlerimdir. Mevcut olanla değil olmayanla ilgiliyim. Müzeler, kazılar eski ve antik dönemler her zaman ilgi alanıma girer. Kürdoloji Bilimi üzerine kafa yorarak kahırlı yolculuğu sürdürüyor yazılı ve sözlü kaynakları geniş ölçekte taradım.  Her iki çalışmada birbirini tetikledi. İkisi de tarihe yolculuktu. Navdarên Kurd’da resmi olmayan şahsiyetler vardı. Ailelerine ulaşarak genetik benzerlikler, yaşadığı Coğrafyayı ve toplumsal konumu hesaba katarak çizimleri yapıldı. El Ciziri bir bilim insanıdır Eliye Yunıs Sasun ayaklanmasının lideridir.  Haliyle giyim kuşam ve davranışları farklılaşacaktır.        

Rûpela Nû: Daha önce Kürt Büyükleri ile ilgili bir çalışmanız vardı ve büyük ilgi gördü. Bu kitabınızı hazırlarken daha önceki kitabınızın etkisi oldu mu?

Nevin Reşan Güngör: Navdarê Kurd yaklaşık 30 yıldır araştırdığım Geleneksel Kürt kadın Kıyafetlerinin ara istasyonlardan biriydi. Sergilerde gözlemlediğim gençler, Kürt tarihi, kültürü gelenekleri konusunda oldukça yetersizdiler. Onları kendileriyle buluşturmaya çalıştım. Kürt kültürü ve tarihinin zengin bir arka planı vardı. Bunun açığa çıkarılması gerekiyordu. Aslında sanat bir ağaca benzetilebilir. Her dal kendi gövdesine, toprağına, rüzgarına bağlıdır. Birbirinden etkilenir birbirini etkiler. Geleneksel Kürt Kadın Giysilerinin araştırılmasının Navdarên Kurd’a olumlu anlamda katkısı oldu. Bu iki çalışma puzzle parçaları gibiydi.

Rûpela Nû: Okurlarımıza stilistliği biraz anlatır mısınız? Stilizm nedir? Toplumsal yararları var mı? Toplum yaşamın hangi alanlarında stilizmden esinleniyor? Bunu neye göre işliyor?

Nevin Reşan Güngör: Stilistik, tekstil sektöründe, giyimde kuşamda, ayakkabıda, çanta, aksesuar vb. bir nesneyi bir deseni bir ürünü stilize ederek çizmek stilize bir şeklin özelliğini bozmadan, basitleştirerek ya da sadeleştirerek yapılan resim ya da desen veya muhafaza etmek Stilistler tasarlar, desen ve rengi uyumlu hale getirip çizer. Ardından o tasarım uygulanır. Sonrasında seri üretime geçilir. Deri kumaş vb. uygulanır.

Bu süreçte ticari kaygılar öne çıkar. Halkların giyim kuşam havzası stilistlerin çalışma alanıdır. Dejenere etmek için her yolu denerler. Asimile ederler. Giysileri milli kodlarından soyutlarlar. Varsa yoksa kar dürtüsü. Moda çok çabuk eskidiği için yerine yenisini koymak tüketim toplumunu ana akışını oluşturur.

Rûpela Nû: Kostümler, giysiler bir toplumun sınıfsal, etnik, milli kültürel yaşam biçimini karekterize ediyor. Sizin çalışmalarınızda bu boyut nasıl işleniyor?

Nevin Reşan Güngör: Ben klasik modacı yada stilist gibi kar amaçlı davranışlarda bulunmadım. Benim derdim halkım, ülkem ve ulusumdu. Bugüne kadar üzerinde çalışılmamış yok sayılan bir halkın bir ulus ve ülkenin kadınlarının giyim kuşamını esas almıştım.  Bu çalışma tarihin derinliklerine inmeliydi. Bilimsel disiplini esas almalıydı. Kürd’ün her şeyi gibi giyim kuşamı da bir yağma ve talanın konusuydu.  Giyim kuşam halkımın Folklorik ve kültürel değerleriydiler. Bu yağma ve talana dur demek için kayıt altına almak gerekiyordu. Bu çalışmanın rotası bu anlayış doğrultusunda oluştu.

Rûpela Nû: Kitabınızda psikolojik ve sosyolojik bir belirlemede bulunarak diyorsunuz ki; şık ve bakımlı olmak psikolojik olarak insanın kendine daha çok güvenmesini sağlar. Bunu neye dayanarak sunuyorsunuz? Biraz açar mısınız?

Nevin Reşan Güngör: Giyim kuşam hakkında tarihe ve bilime bakıldığında savaşların olduğu dönemlerde koyu renkler siyah ve gri kullanılır. Yahudilere toplama kamplarında siyah ve gri giydirildi. Diyarbakır Cezaevi’nde 80’li yıllarda, işkencelerde tek tip gri giysiler giydirilmeye çalışıldı. Duvarlar, mekanlar komple griye boyandı. Bunun sebebi psikolojik baskıydı. Çünkü; bilimsel olarak renk kartelasında bütün renklerin karışımından gri elde edilir. Gri bozuk bir renktir. İnsan ruhuna olumsuz etkisi olan bir renktir. Karamsarlığı, umutsuzluğu hissettirir. Mutlu zamanlarda, özel günlerde şık, albenisi olan alımlı, gösterişli giysiler seçeriz. Bu neşenin, sevincin dışa vurumu dur. Düğünlerde, bayramlarda, ziyaretlerde bu duruma uygun giysi seçilir.

Rûpela Nû: Tarih boyunca giysiler ve kostümler toplumun sosyal ve ekonomik yaşam biçimini, yapısını karakterize etmiş, simgelemiş. Bu doğal olarak Kürdistan toplumunda da yaşamın her alanında öyle olmuş. Bu sosyal, hatta siyasal olgu bugün de öyle mi? 

Nevin Reşan Güngör: Giyim kuşam coğrafyayla yakından ilişkilidir. Bireyin mensubu olduğu toplumsal tabakayı belirlediği gibi, üretim araçları karşısındaki durumuyla ilgili verir. Bir çiftçinin giysileriyle bir Mir’in giysileri haliyle farklılaşır. Düğün kıyafetleriyle günlük kıyafetlerin farklılaştığı gibi. Toplumsal olaylar karşısında giysiler değişkenlik gösterir. Yaslarda siyah giyinmek gibi. Newrozlarda rengarenk giyinmek, baharda bereketlenen doğaya nazire yapmak gibi düşünülebilir. Savaşçı giysileri, savaşçının rahat hareket etmesini onu kamufle etmesini esas alacak şekilde tasarlanır.

Rûpela Nû: Yine kitabınızda diyorsunuz ki; ‘’Kürt erkek giysileri bir nebze kendisini koruyor. Fakat kadın kıyafetleri kaybolmak üzere. Onun içinde kadın kıyafetlerini korumak için daha çok onu işlemişim’’. Halbuki sosyal alanda Kürt kadınları  kendi ”milli” kıyafet denilen giysilerini  kullanmada daha görünürde, daha önde. Bir Botan, Serhed, Hewraman vb.  Erkek giysilerine sosyal alanda rastlamak hemen-hemen yok derecesinde. Siz bu belirlemenizi neye dayanarak söylüyorsunuz? 

Nevin Reşan Güngör: Başka bir ajansa verdiğim demeç yanlış anlaşılmış olsa gerek. Kürt erkek giysileri de imha sürecinde payına düşeni aldılar. Halbuki oradaki kastım Kürt erkek giysileri Kürt kadın giysilerinden çok daha ihtişamlı. Farklı model ve tarzlardan modellerden oluşur. Şalvar giydikleri için cumhuriyetin kuruluş döneminde askerler şalvar poturlarını keserlerdi yakın tarihlerde bile hepimiz tanığız ki; puşi ve êğaler toplatıldı, suç sayıldı. Her kesimden insanların baş bağlamalarına müdahale edildi. Benim anlatmak istediğim halen Şırnak ve Hakkari’de şal û şepik kumaşları dokunup ,dikilip giysiye dönüştürülüyor. Bu çalışma kendisine geleneksel Kürt kadın kıyafetleri konu aldı. Erkek giyimi başka bir çalışmanın konusudur. Bu giyim kuşam kültürünün farklı bir kategorisidir. Altını çizerek ifade edeyim ki: hem Kürt kadın kıyafetleri, hem Kürt erkek kıyafetleri ciddi anlamda yok olma tehlikesiyle karşı karşıyalar.

Rûpela Nû: Bir stilist olarak giysi ve kostümleri stil olarak eski/tarihle birleştirmek mümkün mü? Nasıl? Kofî’yi, yedi fistanı üst üste giyme, ya da erkeklere Êğali başlarına giydirmek mümkün mü? 

Nevin Reşan Güngör: Geleneksel olan giysiler modernize edilip güncel olana uyarlandığı zaman kendi dönemine uygun tarz, model, üslup ve malzemeler (aksesuar) kendi tarz ve estetik kaygılarla yeniden yorumlanır. Günlük kıyafetlerin bir kısmı şov amaçlı kullanılır. Kimiler özel tasarımlarla kişiye özel olarak kullanılır.  Baş aksesuarları ayrı bir alan, elbise (fistan) kadınlarla ilgili farklı bir alandır. Ceket, etek, palto ve pardesü farklı başka bir alandır. İç giyim farklı bir alandır. Halkların giyim kuşamı çalışmalarını ya bilim ve sanat için yaparsınız ya da şov amaçlı, moda adına yenilikler katarak modernize edere yapar ya da kâr amaçlı güdersiniz. Kürt kadın giyiminde takı ve aksesuar önemli bir yer tutar. Bunların yeniden üretimi mümkün. Giysiler stilize edilerek çizgi ve motifleri kullanarak günlük yaşama uygun yeniden üretilebilir.

Rûpela Nû: Bu kitap çalışmanızı yeterli buluyor musunuz. Daha da derinleştirmeyi düşünüyor musunuz?

Nevin Reşan Güngör: Bu çalışma bir ilktir. İlk olmanın handikaplarını taşıyor. Bu daha başlangıç. Üstüne koyulacak çok şey var. Benden sonrakilerin buradan yürümesi gerekecek. Bu çalışmanın sınırlarını imkan ve olanaklarımız belirledi. Bu tip çalışmalar genellikle devlet desteklidir. Akademik alana girer.

 

Rûpela Nû: Bu konuşma fırsatını bize verdiğiniz için teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Nevin Reşan Güngör: Kürt giysileri gerek kadın, gerek erkek, gerekse çocuklarda takıyla ayrılmaz bir bütünlük oluşturur. Bunun yanı sıra aksesuarlar giysiyi tamamlayan unsurlardır. Kadın takılarında baş, saç, burun, ayak, kulak, el ve bel aksesuarları giysiyi tamamlayan öğelerdir. Erkeklerde belde kuşak, küpe, yüzük, teşbih köstekli saat sık rastladığımız aksesuarlar. Ondandır kuşak erkeklerin vazgeçilmezidir. Halen (Peşmergeler) hiyerarşi işareti olarak kuşak kullanmaktadırlar. Çocuklarda ber çav, küpe omuz aksesuarları sıkça ve günümüzde bile kullanılmaktadır.

 

Bende Rûpela Nû sitesi ve çalışanlarına teşekkür eder, başarılar dilerim.

 

SÖYLEŞİ Haberleri

Mustafa Aydoğan: Kürt nüfus çoğalıyor, Kürtçe konuşanlar azalıyor
30 yıl sonra tahliye olan Rojbin Perişan: Vazgeçmediğin sürece umut vardır
İstanbul Sözleşmesi, İngiltere’de yürürlüğe girdi
Mücahit Bilici: 'Kürt demokrasisinin de Kürt askeriyesine 'haddini bil' diyebilmesi lâzımdır'
Kürt korkusu Kürtlerle ilgili hak taleplerini güvenlik meselesine indirgiyor