Cemal Abdülnasır Harp okulunda öğrenci iken askeri darbelere ilgi duymuştu. Ancak silah kullanılarak askeri darbenin gerçekleşmesine inanmıştı. Nasır ilk gizli örgütlenmesi Enver Sedat’la birlikte El Almayn’da kurdu. Bu örgütlenmeye Hür Subaylar adı verildi. Cemal Abdülnasır 1943’te askeri akedemi komutanlığına getirildi. Askeri akedemide iken çok sayıda subayları etrafında topladı.
Kral Faruk, İngiliz yanlısı bir politika izliyordu. Israil devletinin kurulması, Arap devletlerinde şok etkisi yarattı. 1952’nin ilk aylarında İskenderye de başlayan gösteriler ülkenin bütün şehirlerine yayıldı. Hür Subaylar içinde en yaşlı üye General Muhammed Necip başkanlığa getirildi. 23 Temmuz 1952’de Cemal Abdülnasır, Enver Sedat ve arkadaşlarıyla beraber Hür Subaylar ihtilalcı komuta konseyini kurdular. Yaptıkları askeri darbe sonunda Mısır da devlet yönetimini ellerine geçirdiler. Ingilizlerin devreye girmesiyle Kral Faruk özel yatıyla, Mısır dan çıkmasına izin verdiler.
1958 yılında, Suriye ile Mısır birleşerek Birleşik Arap Cumhuriyeti adı altında yeni bir devlet kurdular. Bu devletin kurulmasını, Suriyeli Baas yöneticileri içtenlikle istiyorlardı. Kısa bir dönem sonra aldandıklarını anladılar. Nasırın denetimi, Suriye’deki Baas Partisi hızlı bir şekilde zayıfladı. Askerlerin durumu kötüleşti. Içlerinde Hafız Esat’ın da bulunduğu bir gurup Baas kadrosu askeri darbeyle yönetimi ellerine geçirmeye çalışmaya başladılar.
1958 yılında Suriyeli Baasçıların ısrarlı girişimlerin sonucu Kurdukları birlik Baas kadrolarının beklentisinin tersin sonuçlandı. Üç yıl içinde Baas Parisi’nin ülkedeki durumunu iyice zayılatıldı.
O dönemde yüzbaşı olan Hafız Esat, gizli askeri komite’nin başkanı oldu. Kurulan komite, birlik süreciyle beraber Suriyeli askerlerin aleyhine işleyan durumu değiştirmek ve Suriye deki siyasi durumu tersine çevirmek için bir fırsat kolluyordu. Beklediği fırsatı 1961 yılının sonlarında yakaladı. 27 Eylül 1961 günü askeri darbe gerçekleştiren Suriyeli subaylar, ertesi gün Birleşik Arap Cumhuriyetinden çekilince, Hafız Esat için büyük bir fırsat doğdu. Yönetimi eline geçiren Hafız Esat ölene Kadar, Suriye’yi yönetti.
Bugün halen kimlik vermediği Kürtlere kan kusturan Beşar Esad’ın babası Hafız Esad’ın karyeri için bir başlangıç noktası oldu.
1946’da puşt İngilizler ve diktatör Stalin’nin ihaneti ile Mehabad Kürt Cumhuriyeti yıkıldıktan sonra, Merhum Melle Mustafa Barzan ve 514 Kürt savaşçılarıyla, Mayıs’ın ilk haftasında uzun yolculuğa çıkarak 58.ci günü, Sovetler Birliğine iltica etmek zorunda kaldılar.
14 Temmuz 1958’de Irak’ta General Abdülkerim Kasım tarafından askeri darbe yapıldı.
Irak Kralı II. Faysal ve Başbakan Nuri Said Paşa kurşuna dizilerek öldürüldüler.
Darbeden kısa bir süre sonra Melle Mustafa Barzani’nin abesi, Şeyh Ahmet Barzani, General Abdülkerim Kasım’ın yanına gitti ve görüştü. Yapılan görüşmeden sonra Melle Mustafa ve yanındaki Kürt savaşçıları, Güney Kürdistan’a döndüler.
Baas Prtisi içinde iki ayrı görüş vardı. Demokrat olan gurp, Cemal Abdülnasır’ın siyasetini savunuyordu. Irkçı olan gurup, Kürtlere karşı düşmanca hareket ediyorlardı. Abdülkerim Kasım ve Melle Mustafa Barzani birbirileriyle savaşmak istemiyorlardı.
Irkçı Baasçıların baskılarına tehammülü kalmayan Merhum Melle Mustafa Barzani 11 Eylül 1961’de, Irak devletine savaşı başlamak zorunda kaldı ve başlattı. Devletle Kürtler arasında savaş başlayınca, ırkçı Baasçılar fırsatı degerlendirerek, yaptıkları askeri darbe ile Abdülkerim Kasım’ı devirerek aynı gün kurşuna dizerek öldürdüler. Saddam Hüseyin Baas Partisi içinde peşpeşe yaptığı iç darbelerle yönetimi eline geçirdi. Hepimiz Saddam’ın sonunu gördük.
227 Mayıs 1960’te Türkiye de ilk defa, Orgeneral Cemal Gürsel öncülüğünde askeri darbe yapıldı. 1924 anayasası yörürlükten kaldırıldı. Hukukçular tarafından 1961 anayasası hazırlandı. Hazırlanan yeni anayasa taslağı halkların oyuna sunuldu ve büyük bir çoğunlukla kabul edildi.
1968’de Fransa da üniversite öğrencileri demokratik haklarını almak için, başta Paris olmak üzere değişik şehirlerde öğrenci hareketleri başladiler.
Türkiye’deki üniversite gençliği, Fransadaki üniversite gençliğinden esinlenerek, İstanbul ve Ankara da öğrenci hareketlerini başlattılar. Deniz Gezmiş ve arkadaşları…
Öğrencilerin eylemleriyle beraber değişik isimler altında çok sayıda dernekler kuruldu. Durumu gören Genel Kurmay Başkanı, toplantıya çağırdığı kuvvet kumutanlarıya yaptığı toplantıda kaleme aldıkları bir bildiri ile, 12 Mart 1971 günü iki subayı TBMM’ne gönderdiler. Iki subay TBMM’in de okudukları Genel Kurmay Başkanlığının bildirisi ile askerlerin yönetime el koduklarını açıkladılar. Başbakan Süleyman Demirel aynı gün Başbakanlıktan istifa etti. Dünyanin hiç bir ülkesinde böyle bir askeri darbe görülmemiş.
Askerler yönetime el koydukları halde, üniversite gençliği eylemlerine devam ettiler.
Mahir Çayan ve arkadaşları Niksar’ın Kızıldere köyünde, devletin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüler. Bunlardan Ertuğrul Kürkçü öldürülmedi ve halen sağdır. Ertuğrul Kürkçü’nün niçin sağ kaldığını anlayamıyorum.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972’de idam edildiler.
Diyarbakır daki Sıkı Yönetim mahkemesi, Yumnu Budak, Fikret Şahin ve arkadaşlarına 16 şer yıl hapis cezası verdi. Türkiye deki diğer Sıkı Yönetim mahkemeleri, yargıladıkları kişilerden hiç birisine 16 yıl hapis cezasını vermediler. Darbeden sonra Süleyman Demirel diyordu bu anayasa bize bol geliyor.
12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbesinin detaylarına girmiyorum. Devletin resmi kayıtlarına göre Kuzey Kürdistan da faili meçhul cinayetleri adı konulan katliamda 17.500 Kürt insanları kimler tarafından nasıl öldürüldüğü açıklanmadı. Yüzün üzerinde kişiler, Diyarbakır askeri cezaevinde işkence ile öldürüldüler.
Ayetullah Hummeyni, Şahlık rejimini yıkmak için, İran da bulunan Acemleri, Kürtleri, Belucileri, Azerileri ve Türkmenleri hepsini bir aaya getirerek halklar hareketini başlattı. Hummeyni yakalanmamak için, Türkiye’ye gelerek Bursa’ya yerleşti. Daha sonra Türkiye’den Fransa’ya gitti. Paris’e yerleşen Hummeyni uzaktan kumanda ile yönettiği grevler, mitingler ve yürüyüşler, 1978’de İran’ın geneline yayıldı. Güngeçtikçe eylemlere katılanların sayısı artıyordu. Bu arada eylemlere katılanlardan bazıları öldürüldüler. Durumu gören askerler, Şah Mhmmet Rıza Pehlevi’ye karşı eylemcileri desteklemeye başladı.
Hummeyni 1 Şubat 1979 günü Paris’ten özel bir uçakla yanındaki arkadaşlarıyla beraber Tahran’a geldi. Her ne Kadar bu şahıslar 1979’da devrimin zafer kazananları olsalarda, bir süre sonra iç politikanın kurbanları oldular. Ikisi suikat kurbanı oldu. Biri idam edildi. Biride gizemli bir şekilde hayatını kayıp etti, biri de sürgüne gönderildi. Hummeyni öleceği sırada vasiyetnamesinde demiş Kürtleri öldürmek vaciptir. Humeyni’nin getirdiği mollalar rejimi, şimdi de her gün Kürt gençlerini idam ediyorlar.
ABD ile İran devleti arasında çıkacak bir savaşta, Kürt önderleri az zarar görmek için bin kere düşünüp bir kere karar vermeleri gerekiyor.
Bu Yaz Çok Sıcak Geçecek
2018 ve 2019 da kış mevsimi çok uzun sürdü. Tam altı ay devam etti. İlkbaharı görmeden, yaz sıcakları başladı. Her halde sonbaharı da görmeyeceğiz. Yaz sıcakları bitince kış soğukları yeniden başlayacak.
Ortadoğu’daki dalgalanmalar bunu gösteriyor. Yakın tarihimizde, Ortadoğu’da meydana gelen çalkantılarda insanların kanı çok aktı.
1967’de başlayan İsrail – Arap 6 günlük savaşından bugüne Kadar, Ortadoğu da silahlar patlıyor ve insanlar ölüyor.
Ağustos 1980’de İran - Irak savaşı başladı ve 8 yıl sürdü. Bir milyondan fazla insan öldü.
Savaşlar, darbeler, işgallar, iç savaşlar, petrol ve doğalgaz vurgunlar halen devam ediyor. Bu olaylar hep ortadoğu coğrafyasında oldu. Önce Arap Baharı, sonra DAİŞ’ın ortaya çıkışı. Hiç birisi tesadüf eseri olamaz. Kısacası, anladığım kadariyle ABD ve (Boz Ayı) Rusya; Ortadoğu’daki ganimetleri anlaşarak paylaşmışlar. Rusların en büyük amacı sıcak denizlere inmekti ve indiler. Bugünden sonra hiç bir kuvvet, Rusları, Akdenizin sıcak sularından çıkaramazi.
ABD’nin ortaya koyduğu Büyük Ortadoğu projesi. Arkasında gelen Arap Baharı. Takip eden DAİŞ olayı. Bunlar hepsi birbirine bağlı olan olaylardır. Şimdi ABD ve İran gerilimi. Gördüğüm kadariyle bu yaz sıcağında, Ortadoğu coğrafyasında yakılacak ateşte çok sayıda insanlar yanarak ölecekler.
Rusya ve ABD adata Suriye’yi paylaşmışlar. Hem Rusya, hem ABD kendi ülkelerinde askeri üsler kurduları gibi, Suriye’nin topraklarında askeri üsler kurmuşlar.
Çıkacak savaş hangi ülkenin topraklarında başlasa, en çok o ülkenin insanları ölecekler. Dünyadaki belli ükelerin yöneticileri, savaştan sonra elde edilecek ganimetin kırıntılarını koparmak için sesizce bekliyorlar.