"Zorunlu din dersi Alevilere eziyet"

.

Çocuklara din dersinin dayatılmasına karşılık Aleviler kampanya başlattı. Öğrenci velisi Murtaza Demir, “Torunlarım eziyet çekiyor” diyor. Eğitimci Zehra Kulalı Gezici ise şunları aktarıyor: “Çocuğun, soyut şeyleri anlamlandıramadığı yaşlarda bu çok daha kötü sonuçlar verebiliyor.”

Türkiye Milli Eğitim Şûrası’nda okul öncesi eğitim dönemindeki çocuklara din dersinin dayatılmasına karşı Aleviler imza kampanyası başlattı. Demokrasi Konferansı Alevi Bileşenleri öncülüğünde “Eşit yurttaşlık temelinde özgür bir toplum için laik ve bilimsel bir eğitim istiyoruz” denilerek başlatılan imza kampanyası 3 Mart’a kadar devam edecek.


Alevi ailelerin zorunlu din dersine karşı başvurduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bu durumu değerlendirdiği iki karar bulunuyor. 2007’de AİHM, Eylem Zengin kararı ile zorunlu din dersinin Sünni İslam inancı odaklı olduğuna karar vermişti. AİHM, benzer bir kararı 2014’te Mansur Yalçın ve diğerleri / Türkiye davasında yeniden verdi. Belli bir din anlayışının kavram ve uygulamalarının çocuklara dayatılmasının kabul edilemeyeceği Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerinde de yer alıyor.

SÜNNİ-HANEFİ DAYATMASI

Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Aydın Deniz, AİHM kararlarını hatırlatarak “Hükümet kararları yok sayıyor” diyor.


Aydın Deniz - Hubyar Sultan Alevi Derneği Başkanı


Deniz şunları söylüyor: “30 yıldır Alevi kurumların ana talepleri arasında zorunlu din dersinin kaldırılması esaslı bir şekilde var. Herhangi adım atılmadığı gibi üstüne Milli Eğitim Şûrası’nda zorunlu din dersi kararı alıyor. Bu sorun sadece Alevilerin değil, Türkiye’de yaşayan diğer farklı inançların da sorunu. Devasa bir kurum var: Diyanet İşleri Başkanlığı. 90 bin civarında camisi, binlerce kursu var. Türkiye’de Sünni Hanefi inancı dayatılıyor. Mesela Şafilerde, diğer mezheplerde ve protestonlar da bu durumdan rahatsız. Laik bir devlette Diyanet İşleri Başkanlığı, İmam Hatip, zorunlu din dersi olamaz.”

SAKLANARAK YAŞIYORLAR

Alevi bir aile olduklarını belirten Murtaza Demir ise meseleyi “Torunlarım akşamları bilmedikleri ve anlamadıkları bir dilde ezber yapmaya çalışıyorlar. Sureleri ezberlemek için kendilerini unutuyorlar” diyerek anlatıyor. Demir devamında ise şunları söylüyor: “Bu durumu gördüğümde bir Alevi olarak üzülüyorum. Şikâyet edecek merci yok, derdini anlatacak makam yok. Bir esaret durumu, bilmem anlatabiliyorum mu? Bir ülke işgal edilmiş, farklı kesimlere eziyet ediliyor gibi oluyor bu durum. Bizim kendi itikadımız var, din algımız var. Ulusal mahkemeler de bu yaptığınız doğru değil demiş. Bir dini taassup içinde, imam hatiplerden mezun öğretmen kılıklı insanlar tarafından verilen eğitimde diğer inançlar aşağılanıyor. Alevi misin diye sorguluyor çocuğu mesela. Değiliz demek zorunda kalıyor.”


Murtaza Demir - Öğrenci velisi


Anne, baba çalıştığı için torunlarına baktığını belirten Demir, torunları ile ilgili gözlemini şu sözlerle paylaşıyor: “Kafaları da karışıyor, psikolojileri de bozuluyor. Bu sistem çocuğun kişiliğinin çelişkili oluşmasına neden oluyor. Çocuk evdeki tepki nedeniyle, namaz kılmak, abdest almak gibi sünni islam ritüellerini okulda yaptığını evde gelip söylemiyor. Saklamak zorunda kalıyor. Tereddüt içinde kaldığını, yüzünün değiştiğini falan gözlemliyorum. Hangisi doğru diye düşünüyor. Birini devlet istiyor, diğerini ailesi… Bunun bir başka tezahürü daha var. Ortaokul ve liseye geldiklerinde devletin neyi zorladığını kavramaya başlıyor. Bir yandan yaşamı, bir yanda eğitimi, mesleği söz konusu. Saklanarak yaşamayı öğreniyorlar.”


Zehra Kulalı Gezici - Eğitim Sen Bolu Şube Başkanı


SONUÇLARI ÇOK KÖTÜ

Eğitim Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, dini eğitimin psikolojik etkilerine dikkat çekiyor: “Suç işlemiş gibi bir gizlenme olduğu için kendisi hakkında konuşmakta da temkinli olacaktır. Çocuk bunu tarif edemez ama yaşadığı his bu… Çok ciddi bir kafa karışıklığı çocuklar açısından. Yaş durumuna göre yaşanılan travma farklılaşıyor. Soyut şeyleri anlamlandıramadığı yaşlarda bu çok daha kötü sonuçlar verebiliyor. Din eğitimi Türkiye’de ezbere ve cezaya dayanıyor. Bir dogmadan bahsediyorsak burada öğrenme, anlama gibi bir şey söz konusu değil. Ben bunu fark ettim ama annem, babam için artık çok geç, onlar cezalandırılacak’ diyen bir öğrenci hatırlıyorum. Göçmenler, gayrimüslim çocuklar da aynı sıkıntıları yaşıyorlar. Siyasal İslam yok saymanın ötesinde diğer inançları sapkınlık olarak yorumluyor.”


Gözde Özdikmenli - Gelişim Psikoloğu



ZORUNLU OLMASI CEZADIR

Gelişim psikoloğu Gözde Özdikmenli, aynı zamanda çocuğunun zorunlu din eğitiminden muaf tutulması için Muğla İl İdare Mahkemesi’ne dava açan ailelerden biri. Özdikmenli müfredatı “Dindar ailelerin bir kısmı dahi o yazılanlardan irkilebilir” diyerek anlatıyor.

Özdikmenli “Çocuğun gelişimsel düzeyi düşünüldüğünde zorunlu din eğitiminin ceza olduğunu düşünüyorum. İlkokul yıllarında çocuklar somut işlemsel dönemde. Şimdi dini eğitim okul öncesinde bile düşünülüyor. Onlar için korkutucu, bilişsel seviyelerine uygun olmayan şeyleri dinleyecekler. Korkulu rüyalar görebilirler, obsesif kompulsif bazı davranışlar geliştirebilirler. Şunu yapmazsam başıma şu gelir diye batıl inançlar geliştirebilirler. Milli Eğitim’in hiçbir seviyesinde zorunlu din dersi olmaması gerekiyor.”

Filiz GAZİ / Birgün

SPOR Haberleri

Kürt kick boks sporcusu Almanya’da ses getirdi
Traore Amedspor için Diyarbakır'da
Amedstore arbane ve mızıka ekibinin gösterisi ile açıldı
WhatsApp, Zoom’a rakip oluyor
Bursa'da AmedSpor'a yönelik ırkçı saldırı